RABITA Merkez Bankası Başkanı’nın Türkiye ziyareti

Dünkü gazetelerde, yedi uçakla şımarık bir biçimde Ankara’ya gelen ve havaalanında şereflendirilen! Rabıta Cumhuriyeti Merkez Bankası Başkanının Ankara’daki ofisinde Türkiye’deki Şube Müdürleriyle çekilmiş fotoğrafını görünce, inanın aklıma ilk olarak Uğur Mumcu geldi…

Hemen arkasından da şunu mırıldandım kendi kendime: “Anadolu coğrafyasında binlerce, on binlerce, yüz binlerce, milyonlarca Uğur, milyonlarca Mustafa Kemal var… Bizler, size şarkılarımızla, türkülerimizle mesajlar vermiştik ama sizler bizi bir türlü anlamaya çalışmamıştınız… Uğurlar ölmezdi, bir giderdik bin gelirdik… Mustafa Kemaller de tükenmezdi”.

Ne kadar vahim bir görüntüydü yarabbi o; Şımarık Suudi Kralı ortada, koskoca şanlı Cumhurbaşkanı ve Başbakan her iki yanında… Kimse bana bunu yakın dostlukla ya da ekonomik kaynak yaratmak için yapılan çaba olarak anlatmaya çalışmasın…

Sayın Cumhurbaşkanı ve Sayın Başbakan, Siyasi faaliyetlerini desteklemek amacıyla, aynen Erbakan Hocalarının izlediği yol gibi, maddi kaynak bulmak için bu tür davranışlarda bulunabilirler (aslında bulunamazlar da bulunabilirler diyelim). Ancak Türkiye Cumhuriyeti temsil eden kişiler olarak, bizler ülkemizi emperyalizmden korumaya çalışıp, kendi iç dinamiklerimizi harekete geçirme çabasındayken, sırf para için nezaketten, alçak gönüllülükten nasibini almamış Suudi şımarıklığı ile beslenen bir emperyalizmin kucağına düşmemize yol açacak vahim hatalardan uzak durmalılardır.

Haklı olabilirler, Siyasi hareketleri yıllardır, Uğur Mumcu’nun aynı isimli kitabında aktarmaya çalıştığı gibi RABITA isimli örgüt tarafından dolayısıyla da şımarık Suudi Krallığı tarafından beslenmiş olduğundan bir şükran duygusu taşıyor olabilirler. Ama bunu laik, demokratik Cumhuriyetimizin ve üniter, hukuk devletimizin Cumhurbaşkanı ve Başbakanı olarak yapamazlar…

Böyle yaptıkları anda, Türkiye Cumhuriyeti’nin onurunu, gururunu ayaklar altına aldıklarını düşünmek zorundalar…

Sayın Cumhurbaşkanı, 10 Kasım 2007 tarihinde yaptığı konuşmada şu anlamlı ifadeleri kullanmış: ”Mustafa Kemal Atatürk, faşizme de, komünizme de geçit vermemiştir”. Doğrudur, haklıdır ama Mustafa Kemal Atatürk’ün geçit vermediği en önemli şeylerden bir tanesini hep atlıyorlar. O da; bu coğrafyanın insanlarının yaşadığı İslamiyet’in ve kendisine ait kültürünün Araplaştırılması çabalarına karşı da hep direnç göstermiş, o çabaları hep bir tarafa elinin tersiyle itmiştir…

O Mustafa Kemal ki Birleşmiş Milletler üyeliğimizi, “ancak davet gelirse kabul ederiz” diyerek, onurlu duruşunu hiç bozmamıştır. Buna karşın ya siz ne yapıyorsunuz? İşgal ettiğiniz O’nun makamını, şımarık Suudilerle yakın dost olmak için ayaklar altına aldırabiliyorsunuz…

Hele bir de bu şımarık Suudi’nin Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve temel taşı olan Mustafa Kemal Atatürk’ün ölüm yıl dönümünde ziyaret ettiği ülkemizde, O’nun değerini tüm Dünya anlamaya başlamışken ziyaret etmemesi düşünüldüğünde, durumun vahameti daha da belirginleşiyor.

Yahudi olan Şimon Perez dahi ziyaret ederken, İslamiyet’in onurunu, şerefini kurtaran, gittiği uçurumu dolduran büyük adamın mezarını kendisine Müslüman diyen ve ABD’ye yıllardır, üzerinden para kazandıkları kutsal toprakları açan Şımarık Suudi ziyaret etmiyor.

Aman etmesin, çünkü oraya sadece kendisinin ve halkının insan olduğuna inanan insanlar çıkabilir.

Bu vesileyle, Uğur Mumcu’yu bir defa daha şükran ve özlemle anıyor, sözlerimi şöyle noktalıyorum; UĞURLAR ÖLMEZ, MUSTAFA KEMALLER TÜKENMEZ!!!!