Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Şubat '10

 
Kategori
Sinema
 

Recep İvedik 4.filmi ile Berlin Altın Ayı ödülüne aday olabilir mi?

Recep İvedik 4.filmi ile Berlin Altın Ayı ödülüne aday olabilir mi?
 

BAL FİLMİ-RECEP İVEDİK


"Susuz Yaz" filminin 1964 yılında kazandığı Altın ayı ödülünden tam 46 yıl sonra, Semih Kaplanoğlu'nun ''Bal'' adlı filmi ile bir kez daha Altın Ayıödülü ülkemize geldi.

Üçlemenin diğer iki filmi 'Süt' ve 'Yumurta'’nın ardından çekilen “Bal” filminin bu başarısı bizi çok gururlandırdı.

Oscar ve Bafta ödülleri bir anlamda Amerikan Film endüstrisine ticari fayda kazandırmaya amaçlasa da Berlin ve Venedik film festivalleri farklı dilde konuşan ülkelerin özgün yapımlarına daima ilgi göstermiştir.

Türk Sineması, “Susuz Yaz” filminin kazandığı ödülün ardından kısıtlı imkanlar ile yurt dışındaki festivallerde boy göstermiştir.

"Susuz Yaz" filminin çekilmesinin üzerinden bir kaç sene geçmişti ki, tüm dünyada olduğu gibi seks filmleri furyası, Türk sinemasını da pençesine almış ve aile filmlerinin seyirci bulamadığı salonlar, içi seks kokan filmlerden dolayı para basar olmuştu.

Bir çok sinema sanatçımız işsiz kalmamak için bu tarz filmlerde rol almış, tatminsiz izleyicilere daha fazlasını vermek isteyen yapımcılar filmlerine her geçen gün daha açık sahneler eklemişti.

Öyle Bir Kadın Ki (Naki Yurter) adlı film ile pornografinin sınırlarının aşıldığı Türk Sinema Tarihinde yerini almıştır.

1970’lerin sonuna gelindiğinde çevrilen filmlerin % 70’i seks komedileri idi. 1979 yılında bu türde tam 131 film çekilmiş , Zerrin Egeliler bir yıllık süre içinde çevirdiği 37 filmle dünya rekoru kırmıştı.

Hababam Sınıfı ve Kemal Sunal filmleri her nasıl olduysa gene bu dönemde çekilmiş ve sinema salonlarından kaçan nitelikli kitleyi bir nebze olsun geri kazanmıştır. Bu komedi filmleri “cinselliğe” ve pornografiye bulaşmadan izleyini güldürmeyi başarmıştı.

1980 askeri darbesi ile seks filmleri furyası da sona erdi...

1980-1990 yılları özellikle tiyatro yapan sanatçılarımızın belden aşağıya vurmaya başladığı döneme denk gelmektedir. İnsanları düşündürmek yerine , belden aşağı espriler ile güldürmek her zaman daha ucuz olduğu için tiyatroların koltukları hiç boş kalmamıştı.

2004 yılına geldiğimizde amacı gülmek ve bir o kadar da düşündürmek olan bir uzay filmi GORA gönlümüzde taht kurmuştu.

Sevgilisine ilanı aşk yaparken gaz kaçıran adam, filmin magandalık sınırını zorlasa da, o sahneyi şirin, eğlenceli ve bir o kadar da masum bulmuştuk.Gora’nın iyi iş yapması, benzer filmlerin de hızlı bir şekilde çekilmesini tetiklemiştir.

Yaratıcı Türk evladına, her zamankinden daha komik ve yüksek hasılat getirecek bir film yapma misyonu verilmişti...

Ve O da Recep İvedik’i yarattı...

Bu film ile daha önce yapılandan daha fazla güldürmek ve izleyici sayısını arttırmak adına güldürünün “"pornografik" sınırları aşılmıştır.

Recep İvedik'in Kamyon Şöförleri ile girdiği iddia da .suruk gazı ile bira şişesini düşürebilme sahnesi ile ortaya konulan abartı, aklımıza "kitsch" terimini getirmiştir..

Recep İvedik filmi, 2006 yılında tüm dünya’da gösterilen ve bir kitsch baş yapıtı olarak adlandırılan “ Borat” filminin de önüne geçen bir çok değersiz sahneleri ile malesef , Türk sinema tarihinin en çok izlenen filmi unvanını almıştır

Sadece sinema salonlarında 4 milyon izleyiciye ulaşan başlangıç filmi sayesinde içimizde yaşattığımız Recep İvedik’ i de kucaklamış olduk.

Şimdi gelelim ilerde çevrilme olasılığı çok yüksek olan "Recep İvedik 4" ’filminin Berlin Altın Ayı ödülüne aday olup, olamayacağı...

Semih Kaplanoğlu, bir üçlemenin son filmi ile Altın Ayı’yı alabilmiş ise Recep İvedik, serisinin 4. filminde Altın Ayı ödülünü neden almasın?

Almasın! ...

Evet, Almasın!

Hatta 4. film hiç çekilmesin!

Recep İvedik, Türk sinema tarihi için doğru bir misyona koşsun. 4. filmi için kullanacağı bütçeyi, “Bal” gibi özgün filmler yapabilecek saygın genç yönetmenlere bağışlasın.

Böylelikle Recep İvedik 4 sayesinde Türk Sinemamız küçük bir sıçrama yaşasın.

Yaşasın "Recep İvedik 4"

* Kitsch :Almanca kökenli bir kelime olup abartı, iğreti duran, göze batıp ucuz görünen, kötü zevk ve duyguları yansıtan, düşük artistik değer taşıyan ( bazen de seri olarak üretilen) sanat ürünleri için "kaba" veya "değersiz", "niteliksiz"anlamında kullanılan negatif yorumların temsilidir.Yıllar önce okuduğum “Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği” Romanı ile bize “kitsch”* tanımını öğreten Milan Kundera’ya teşekkür etmek istiyorum.

 
Toplam blog
: 62
: 2308
Kayıt tarihi
: 10.12.09
 
 

Üniversite yıllarında başladığım fotoğraf sanatını iş hayatına atıldığım dönemde geliştirdim. Bir..