Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Ekim '07

 
Kategori
Haber
 

Referandum neye yarar? -2

Bu pazar günü yapılacak rerefandum içerik, öz, amaç-araç tümelliği, tutarlılık, mantık, saydamlık, belirginlik ve güven duygusu gibi unsurlar açısından ağır yaralıdır. Yasal çevreni zorlayan şekilde baştan koşul sakatlıklarla yaralıdır. İktidar Partisinin "biz ve ötekiler" denklemine koşut olarak halkı şimdiden ikiye bölen bu haliyle de demokrasiye katkı yapma noktasından giderek uzaklaşan, içeriği boşaltılmış mekanik bir oylama haline dönüşen bir uygulamaya konu olacak gibidir. Parti siyaseti ekseninden bağışık olması arzu edilir bir olgu tam anlamıyla kaba propaganda malzemesi kılınmıştır.

1. Vatandaşlarımıza birden fazla soru sorulmaktadır. "Cumhurbaşkanını halk seçsin mi?"... "CB'nının görev süresi beş yıl olsun mu?"... "Seçimler dört yılda bir mi yapılsın?"... ve diğer sorular... İlk bakışta birbiriyle ilişkili gibi görülen bu sorularda aranan iradenin gerçekte ve uygulamada bir diğeriyle çok ilgili olmayan konuları onaması ya da reddi aranmaktadır. Bu haliyle bütünsel tutarlılıktan yoksun bir soru yumağıdır. Dağınıktır, bu, bir...

2. Teknik olarak olarak bir maddeyi olumlayan herhangi bir yurttaşımız, diğer maddeleri olumlamak istemeyebilir. O zaman bu noktada iradesini nasıl belirleyecektir. En beğendiğine göre tüm maddeleri onaması ya da en karşı olduğu madde nedeniyle tümünü redetmesi mi sitenmektedir. O zaman yurttaşın iradesi bölünmüş ya da zorlanmış olmayacak mıdır? Teknik olarak hatalıdır, bu, iki...

3. Bir önceki TBMM döneminde Sayın Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkalığına aday olduğu oyalamanın usul koşullarına ilişkin tartışmalar sonucunda, Meclis toplantı yeter sayısı konusundaki yasal içtihad engeli, o Meclis'e (Meclis çoğunluğuna) referanduma gidilmesi ve bundan böyle Cumhurbaşkanlarını halkın seçmesi yönetimi için halk oyunun aranması yönelimine sürüklemiştir. Bu amaçla bir yasal düzenleme de yapılmıştır. Aradan geçen sürede 22 Temmuz ile yenilenen Meclis'te o yasal düzenlemye öncülük eden anlayış daha da önemli bir sayısal çokluk sağlamıştır. Ve bu sayısal çokluğuna dayanarak (seçimlerde oydaşma sözverimine karşın) kendi Grubundan bir üyeyi; Sayın Abdullah Gül'ü, Cumhurbaşkanı olarak seçen süreci gerçekleştirmiştir. O arada yine kendilerinin öncülüğünde alınan referandum kararı öz itibariyle adeta havada kalmıştır. Yine de eski dönemde çıkarılan yasa hükmü ikmal edilecektir ve referanduma gidilecektir. Sayın Abdullah Gül'ü değiştirmek için mi, halka onaylatmak için mi, o, belli değildir. Bu anlamda referandum, boşunalık duygusu yaratmaktadır. Bu, üç...

4. Referandum kararını temellendiren düzenlemede "11. Cumhurbaşkanı'nı halkın seçmesi"nin aranacağı madde yazım tekniğini zorlayarak yeni dönemde alınan bir kararla değiştirilmiştir. Bu da süreç işlerken kurallarda bir değişiklik yapılması anlamına gelmektedir. Yasal düzenlemin bütünselliği icra edilmeden ve yasa ikmal edilmeden bütünselliği adeta bozulmuştur. Yerine "12. Cumhurbaşkanı..." anlatımı konulmuştur. O arada gümrük kapılarında oylama çoktan başlatılmıştır. Gümrük kapılarında oy kullananlar da bu Pazar günü oy kullanacak ülkemizin diğer vatandaşları kadar haklara sahiplerse, bu durum, aynı konuda iki farklı metin üzerinde oylama yapılması gibi garabet bir surumu getirmektedir. Adeta "karşılaşma başlamışken kurallar değiştirilmiş" gibi bir izlenim uyandırılmıştır. Bu nedenle referandum usul yönünden de hatalıdır. Bu, dört...

5. Referandumun temel sorgusuna koşut olarak; yani, "Cumhurbaşkanlarını halk seçsin mi?" sorusuna uygun olarak, etkin ve saydan bir bilgilendirme ortamı yaratılmasına özen gösterildiği kuşkuludur. Medya ve akademik yaşam bu süreçte yeterli katkıyı serdedememişlerdir. Bunda da ne medyanın ne de akademik yaşamın değil olsa olsa iktidar çevrelerinin kusuru ve ihmali aranmalıdır. Referanduma koşut olarak kimi çevereler tarafından yeni Cumhurbaşkanı'nın yetkilerinin azaltılacağı söyleminde bulunulmuştur. İktidarın etkili isimlerinin tekzip etmek bir yana arkaladığı bu yönelim gerçekleşirse, bu, Cumhurbaşkanının halka seçtirilmesindeki mantıkla baştan aşağıya çelişen bir gelişme olacaktır. Nasıl olurda, "seçilen" birisi, aynı orunun eski konumuna göre daha az yetkiyle donatılabilir? O zaman seçim yapmanın gereği nedir? Bu halka en yalın anlatımıyla bir saygısızlık değil midir?
O arada neredeyse tümüyle "siyasallaşan" refenadum sürecinin izleğinde gerçekten yeni Cumhurbaşkanının yetkileri azaltılırsa, yürütme-yasama dengesi içinde güç Başbakana kayacaktır. Bu halde Pazar günü halkımız referandumda "onay" verir ve AKP çevrelerinin dilediği gibi "evet" derse, gerçekte Sayın Abdullah Gül'ü mü, Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı mı, fiilen devlet başkanı yetkilierine yaraşır bir süreçle onurlandıracak yolu açmış olacaktır? Bu anlamda referandum, mantık dışıdır. Bu, beş...

6. Bilindiği gibi sayın Abdullah Gül, yedi yıllığına Cumhurbaşkanı seçilmişlerdir. Oysa şimdi getirilen referandumda "Cumhurbaşkanlarının görev süresinin beş yıl olması" da sorulmaktadır. Eğer "evet" oyu belirirse o zaman bu durum şimdiki Sayın Cumhurbaşkanı'nı bağlayacak mıdır? Bağlamalıdır diyenlere göre, halk iradesi her şeyin üzerindeyse çıkan sonucun ortaya konulan iradeinin yasaya ve yönetmeliğe üstünlüğü esasıyla hemen ve gecikmeden yaşama aktarılması gerekmektedir. Tıpke eğer refenadumun içeriğindeki "11. Cumhurbaşkanı'nı halk seçer" doğrultusundaki düzenleme "12. Cumhurbaşaknı'nı..." diye tanzim edilmek durumunda kalındıysa, aynı çerçevede, halkın, "beş yıllık bir görev dönemi"nde karar kılması halihazır durumda mevcudun görev süresini de etkilemelidir ve o andan itibaren artık Sayın Gül için beş takvim yapraklık bir dönemin ikamli esas olamlıdır diyen anlayış ihmal edilesi değildir. Bunun karşı tezi de ve yeni esasların yeni görev dönemi için geçerli sayılmasını savunanlar da vardır. Sonuçta tam anlamıyla karmaşık bir durumdur. Referandum bu haliyle belirsidir... Bu, altı...

7. Ve gelelim en önemli ayraca: Bir ülkede ve ülkemizde Cumhurbaşkanı'nın halkın seçmesi demek er ya da ırak Yarı yada Tam Başkanlık Sistemi'ni getirebilir. Türkiye'nin geleneği Başkanlık'a değil güçler ayırımı konvansiyonunda Parlamenter demokrasi arayışına dayanır. Anadolu devriminin sultanlıktan kopuşunda "halk eğemenliği" kavramının Meclis'le, yerel-merkezi idarenin uyumuyla yaşama aktarılmak istenen arayışı vardır. Demokrasi güçlenmeden, ekonmide ve kültürel yaşamda serpilmeden yapılacak böyle bir düzenleme, Latin Amerika benzeri diktatörlüğü de yansıtır ama daha çok bizdeki skolastik Padişahlığı çağrıştırır. Bu açıdan refernadum, tarihsel, ekonomik temelli, sosyolojik ve kültürel açıdan olası sonuçlarıyla tartışılmadan vaaz edilmiştir. Özündeki asal sorgusuyla bu, onu, herhangi bir hak oylaması olmaktan almakta sisteme dünük bir tasarıma adeta bağlamaktadır. Bu anlamda referandum, "amaç mıdır araç mıdır?" tartışmasına teşnedir. Referandum, amaç bakımından tartışmalı sayılsa gerektir.

İşte bu noktalarda Pazar günü refenaduma gidilmektedir. Türkiye'de gerçek anlamda sivil bir inisyatif odağı olamayan ve olamayacağı bellli olan anamuhaleftin yokluğunun seçim yenilgilerinde öte artık adeta sistem başkalaşması arayışlarına katkı vermekte olduğu acı gerçeğinden kalkarak, herşeyin yakın gelecekte ulusumuzun gönlünce olmasını düşlemekte ve dilemekteyim.

 
Toplam blog
: 374
: 491
Kayıt tarihi
: 16.08.06
 
 

Merhaba! Toplumsal, siyasal, ekonomik ve kültürel olgularla ulusal ve evrensel düzlemde ilgilenme..