Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Ocak '12

 
Kategori
Güncel
 

Resimdekiler ve daha niceleri

Resimdekiler ve daha niceleri
 

  • “Acı Ninni” şarkısını dinledim bu gün! Ahmet Kaya’nın…
  • Eski günlere takıldı zihnim. Eski günlerin İstanbul’una…  
  • “Atatürk Bulvarı’n da rüyalar büyüsün”!
  • Karlı bir İstanbul gününün gecesinde, kıyı kenar bir semtin, izbe kahvehanesinde dinlemiştim ilk kez bu şarkıyı. Nede çok sevmiştim. İçimde hafif hafif kabaran bir duygu fırtınası kopmuştu. Tıpkı şimdi olduğu gibi!
  • “Atatürk Bulvarı”
  • Henüz daha ilk ergenlik dönemlerime adım attığım zamanlarda çalışmıştım Atatürk Bulvarında. Pertevniyal Lisesi’nin karşı köşesinde, bir kargo şirketinde kuryeydim. Ve yıllar sonra bu gün yine o şarkıyı dinlediğimde, Atatürk Bulvarı anılarım canlandı zihnimde. Hafif bir hüzün kapladı yüreğimi.
  • Ahmet Kaya!
  • Zamanın birisinde, bir arkadaşım sormuştu Ahmet Kaya şarkılarını nasıl bulduğumu? Her zaman beğendim Ahmet Kaya şarkılarını. Hem şarkılarını hem de sesini beğenirim Ahmet Kaya’nın.
  • Ahmet Kaya da acılı gitti öbür tarafa. Tıpkı diğer acılı gidenler gibi… Memleketinden uzakta, memleket özlemiyle dolu dolu…
  • O uğursuz günde Ahmet Kaya’ya yapılanları hatırladım. Belki yanlıştı Ahmet Kaya’nın yaptığı. Hayır, yanlış değildi aslında. Doğruydu. Yanlış olan, o doğrunun yerinin orası olmadığıydı. Ahmet Kaya doğruyu, yanlış yerde söylediği için memleketini terke zorlandı bir anlamda. Yanlıştı o yer. Birkaç zirzopun arasında söylenecek laf değildi.
  • Ama ya sonrası…
  • Devrisi gün memleket sathına yayılan medya gurularının söylemleri… Ne o fırlatılan çatallar, ne o fırlatılan bıçaklar… Hepsi bir yana. En fecisi medya gurularımızın yaptıklarıydı Ahmet Kaya’ya. Her birinin köşesinden kan damladı Ahmet Kaya’nın üzerine. Her biri köşesinden zehir akıttı Ahmet Kaya’ya.
  • Aradan geçen onca yılın ardından, o medya gurularının şahı olanlar, sanki o gecenin devrisi gününde Ahmet Kaya’ya, en feci hançeri saplamamışlar gibi, mezarının başında, tapulu malı olan köşelerinde bir bir günah çıkarttılar. Hem de hiç utanmadan.
  • Sadece Ahmet Kaya değildi tabi hedefe konan. Cumhuriyet tarihi boyunca, onca aydını hedefe koydular. Onca aydın, devrimci, demokrat insan, bu ikiyüzlü medya gurularının hedefine oturdu. Zekeriya Sertel’den, Nazım Hikmet’e, Hikmet Kıvılcımlı’dan, Kemal Tahir’e, Aziz Nesin’den, Yaşar Kemal’e,  Akın Birdal’dan, Hrant Dink’e, Yılmaz Güney’den, Orhan Pamuk’a kadar, birçok insana karşı toplumda nefret tohumları ektiler. Ve o nefret tohumlarını ekenler, sanki hiçbir şeyin günahı kendilerinde değilmişçesine, hümanizma kokan açıklamalar yapıyorlar şimdilerde.
  • Dün Hrant Dink’in katledilişinin beşinci yılıydı. On binlerce insan Hrant’ı anmak için toplanmıştı Taksim’de. Hüzünle izledim o kalabalığı. İstanbul’da olsaydım kesinlikle o kalabalığın içerisinde olurdum. Ve ben de herkes gibi, o sloganları gurur duyarak atardım.
  • Bu ülke, siyasal iktidarları, devleti ve basın-medya ayağıyla birlikte, insanlarına kan kusturdu. Düzmece suç isnatları eşliğinde ve yargı marifetiyle insanlarını demir parmaklıkların ardında süründürdü. Yetmedi, memleketini terke zorladı. Yetmedi, öldürdü.
  • Ve bu katliamların, yok etmelerin, seneler sonra hesabı sorulduğunda, “Hayır, biz öyle şeyler yapmadık” diyebilecek kadar inkâra ve pişkinliğe yatmayı da mübah saydı.
  • İşte Hrant Dink Davası.
  • Daha kararın mürekkebi dahi kurumadı. Bakalım, bir elli yılın sonunda, hangi çamura yatacak, hangi pişkin rolleri oynayacaklar?  
 
Toplam blog
: 1509
: 1145
Kayıt tarihi
: 07.08.07
 
 

Yazarım... Okurum... Öğrencilik yıllarımda çok yazdım... Kompozisyon derslerinde yazdım... Duvar ..