Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Temmuz '06

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Resimgeçen

Resimgeçen
 

Genelde öykü kitaplarından pek haz etmem. Öykülerden birinin damakta bıraktığı tadın hatırına kitabın geri kalan tatsız tuzsuz öyküleri de okunur.

“Duvargeçen” de farklı değildi. Kitaba adını veren öyküde Parisli incecik, dikiş iğnesini andıran bir kahraman vardır. Sıradan bir muhasebecidir. Çevresindekilerce dikkate alınmaz, naifliği alay konusu olur. İçe kapanık dünyasındaki sıkıntılı akşamlarından birinde duvarlardan geçebildigini farkeder ve öykü gelişir.

Çay aldığımız kat arasında eskiden dışa açılan bir pencere vardı. Duvar ördüler, pencerenin baktığı yol manzarası kapandı. Duvarın, duvarsı soğukluğunu ılıtmak için olsa gerek pencerenin eskiden bulunduğu yere büyük bir tablo astılar. Ağaçlar, rengarenk çiçekler, taş döşenmiş bir patikanın sonunda sıcak bir ev var. Duvargeçen Parisli adam geldi aklıma. Minik bir adım atıp, tablonun içine girmek geldi içimden. Kuş sesleri eşliğinde resmin sol köşesindeki sarı eve yürümeyi, boyası dökülmüş tahta pencere panjurunu aralayıp içeriye "ben geldim" diye seslenmeyi hayal ettim. Ayakkabılarımı çıkarıp, çıplak ayakla çimene basmanın hazzını yaşadım tabloya dalmışken.

"Çok mu beğendin?" sorusu tahta panjurlu evden değil arkamdan geliyordu.

Önce ayakkabılarımı hissettim ayağımda. Tablo hala duvardaydı. Sesin sahibi sorarken yanıtını önemsemediği şeyi, sessiz kaldığım için merak eder olmuştu.

"Resimgeçen değilmişim" demek istedim, "evet, güzel" diyebildim.

Duvargeçen olmak cazip gelmiyor ama resimgeçen olmak isterdim. İstediğim zaman çiçeklere, tarlalara, gökyüzüne, mavi denizlere dalabilir, beni bekleyen kır evlerinde soluklanabilirdim. Tablo gibi bir yaşam böyle olsa gerek.

 
Toplam blog
: 33
: 2040
Kayıt tarihi
: 07.07.06
 
 

Evli. Baba. Ailesine düşkün. Mühendis. Fenerbahçeli. Suya yazar.   ..