- Kategori
- Kültür - Sanat
Resimleri mi seversiniz garları mı?
Tercih yapılsın diye değil, ikisini birarada bulabileceğinizi haber vermek için başlık böyle…
Bugünlerde Ankara Tren Garı’nda bir sanat sergisi açılıyor. İsmi ‘’Yol Sergisi’’ olan aktivite, 16 Nisanda açılıp 30’ unda toplanacak. 16 sanatçının katılacağı bu karma plastik sanatlar sergisi, ‘’Sanat’’la ‘’Demiryolları’’nı biraraya getirerek her ikisi için de farkındalığı arttırmak hedefini koymuş.
Garlar, istasyonlar! Nasıl da yaşamışlık hissi verir bu ‘’art-istik'' mekanlar değil mi! Üstelik dünyanın her yerinde, her zaman böyle olmuş. Demiryolları sanatın içinde çok yer almıştır. Anna Karenina’nın en trajik anları ‘’Gar’’ da geçer, sevgilisini ilk defa orada görür, hikayesi de orada sona erer. Empresyonizmin en bilinen eserlerinden biri Monet’nin ‘’St. Lazare Tren Garı’’dır. (Başlıktaki görüntü). Müzikte de ne çok örneği vardır. Sinemada ise haddi hesabı yoktur, istasyonlu, trenli sahnelerin…
İstasyonda :
‘’Hareket’’ vardır. Yoğun bir gidiş-geliş yaşanır. Hele buharların arasından gelmekte olan eski zaman lokomotifi, adeta dumanlar içinde sahneye çıkan günümüz rockçıları gibidir.
‘’Duygu’’ vardır. Ayrılmanın hüznü, kavuşmanın sevinci tam o anda billurlaşır. Geçtiğimiz yüzyılın yaşanmış büyük acılarını en yoğun tren sahnelerinde yaşarız. Nazi toplama kamplarına trenlerle gidilir. ‘’Sophie’nin Seçimi’’ni yaptığı yer de bir tren garıydı.
‘’Lüks’’ vardır. ‘’Şark Ekspresinde Cinayet’’, çok konforlu bir tren seyahatinde gerçekleşir.
‘’Fantezi’’ vardır. ‘’Wild Wild West’’ gibi filmlerde tren ve garlar fantastikleşir.
‘’Sefalet’’ vardır. Savaşmaya giden askerler, ‘’Dr. Jivago’’nun Sibirya yolculukları…çekilenleri trenler katmerlendirir.
Kovboy filminde de, çağdaş Japon filminde de trenler ve istasyonları muhakkak görürüz.
İstasyon ve trenler sanatçının vermek istediği olguların altını iyice çizer. Günümüzün en popüler ulaşım aracı uçak ve havaalanları ya da otobüs terminalleri, tren ve garlar kadar sanatta yer bulamamıştır.
Tren İşletmelerimizin 150. kuruluş yıldönümü’nde ulaşımda hakettiği yerde olmaması, üzücü bir gerçeğimiz. Oysa hepimiz garları ve tren yolculuklarını da severiz. İş, seyahat aracı seçmeye geldiğinde en son aklımıza gelir. Pek çok nedenle bu böyledir. Maalesef demiryollarımız, 10.Yıl Marşı’nda geçtiği yerde kalakalmıştır! Birtakım yanlış siyasetler, sonuçta bizi bugün bulunduğumuz noktaya getirmiş. Çok daha iyi durumda olması gereken demiryolları sistemimizi sırf talep artışıyla güçlendirmek mümkün mü? Sanmıyorum çünkü gördüğüm kadarıyla yeterince talep var zaten…Ama kamuoyunda farkındalığı artırmak belki arzı da güçlendirip geliştirebilecek. Aslında ‘’Plastik Sanatlarımız’’ için de aynı şeyler söylenebilir.
Benim çok uzaklarda olmam dolayısıyla katılamayacağım bu sergi, Ankara’da olsam kaçırmayacağım bir aktivite olacaktı. ‘’Sanat’’ın içinde hep rastgeldiğimiz ‘’Gar’’ın içinde bu defa ‘’Sanat’’ yer alacak. Üstelik Ankara’nın en güzel tarihi mimarilerinden birinde… Müzikli açılış kokteylinde bulunmak isteyen Ankara’lı ‘’Sanatseverdemiryolcu’’lara 16 Nisan, saat 18.10 randevusunu vereyim.