- Kategori
- Güncel
Robin Wlliams üzerine güzelleme
Robin Williams… Hayatımı değiştiren aktör. Neden mi? O bana yaşama gücü aşıladı. Eğitimciliğin alternatif yollarını gösterdi. İki filmi olaylara bakış açımı tamamen etkiledi. Bu filmlerin biri Ölü Ozanlar Derneği, diğeri Can Dostum’du. Ölü Ozanlar Derneği’nde çok farklı bir edebiyat öğretmeni portresi çizdi. İlk geldiği gün yaptığı şey, öğrencilere ders kitaplarını yırttırmaktı. Çünkü o kitapta yazılanlardan daha önemli şeyler öğretecekti öğrencilere. Bu, bir öğretmen için çok cesurca bir davranıştı. Zira çoğu öğretmen kitaptan, sistemden şikayet eder ama öğrencilere kitaplarını çöp tenekesine attırmaya cesaret edemez. Tayin olduğu okuldaki öğrenciler özellikle velileri tarafından mühendis veya doktor olmaya yönlendirilmiş, sadece Fen Bilimleri’ne önem veren gençlerdi. Kitap sayfalarını yırtma sahnesinde Williams’a en çok zorluk çıkaracak öğrencinin kitabını cetvelle düzgün bir şekilde yırtması müthiş bir mesajdı.
Film, sanki bize bir Türkiye tablosu sunuyordu. Bilimi fen bilimlerinden ibaret sanan, sosyal bilimlere ve edebiyata değer vermeyen cetvel kafalıların, şabloncuların bulunduğu bir yer. Williams değişik öğretim metoduyla edebiyatı sevdirdi, kendine ”hoca” değil, “kaptan” dedirtti. Şiire, tiyatroya merak yarattı. Velisinin tiyatroyu bırakması ve derslerine sarılması için baskı yaptığı bir öğrencinin intihar etmesi öğretmenin şikayet edilmesine ve okuldan kovulmasına sebep oldu. Son sahnede Williams okuldan giderken öğrencilerin onun öğrettiği gibi masaya çıkmaları ve gitmesini istememeleri müthiştir.
Ben bir İngilizce öğretmeniyim. Yıllardır şikayetim sosyal bilimlerin ve edebiyatın küçümsenmesi, çalışkan öğrencilerin fen bilimlerini tercih ettiği düşüncesidir. Beni çok beğenen ve seven ortaokuldaki “Türkçe” öğretmenim bile edebiyatçı değil, doktor olmamı istemişti. Çünkü doktorluk Türkiye’de en prestijli meslekti. Williams’ın bana öğrettiğiyse bir öğretmenin azimle, sabırla, direnerek edebiyatın değerini öğrencilerine öğretmesiydi. Sonu acı bile olsa. “Sen yanmazsan / Ben yanmazsam / Nasıl çıkar bu ülke aydınlığa” şiirinde olduğu gibi. Edebiyat ve tiyatro hayattı, dünya görüşüydü. “Carpe Diem” felsefesini öğreten ana bilimdi, evet bilimdi. Hem de çok pozitif bir bilimdi. Ama şabloncu ve 2x2 = 4’çü değildi. Kişisel verilerin çözümleri ve sonuçları etkileyeceği öngörüsüydü. Bu film sayesinde edebiyatın küçümsemesine üzülmekten vazgeçtim. Var gücümle dilin, edebiyatın önemini anlatmaya, başarının yolunun sadece fen bilimlerinden geçmediğini öğretmeye çalıştım. Bu konuda öğrencilere ve herkese rol model olmaya çalıştım.
Hayatımı ve bakış açımı değiştiren Williams’ın ikinci filmiyse Can Dostum’du. Burada bir okulda hademe olarak çalışan ama kafası bir dahi kadar matematiğe yatan bir gence bir psikiyatristin, yani Williams’ın kendi değerini öğretmesiydi. Gence üç kere tekrarlattığı “senin suçun değil” sözünü unutamıyorum. Yaşananlar, talihsizliklerimiz bizim suçumuz değil. Hatta dünyaya gelmemiz ve yaşamamız bile… Kendi değerimi sorguladığım bir dönemde birey olarak kendi önemimi keşfetmeme yardımcı olan bir filmdi.
Ama insanlara umut aşılayan, hayat veren biri nasıl olur da depresyondan intihar eder, anlayamadım. Kendi filmlerini tekrar izlese çıkış yolunu bulabilirdi gibi geliyor bana. Kızının Küçük Prens’teki dizelerle yani bir edebiyat klasiğiyle andığı biri oldu. O filmlerinde her mesleğin adam gibi olanını, düzene başkaldıranını oynadı. Doktor olduğu filmde bile (Patch Adams) hastalara moral veren bir palyaço oldu.
Anlaşılan terzi kendi söküğünü dikemiyor. Örneğin ben insanlara umut verebiliyorum ama kendime veremiyorum. Bazen depresyonun en ağırını kendim yaşayabiliyorum. Robin Williams, sen çok iyi bir komedyen, bunun yanında da müthiş bir dram oyuncusuydun güldürerek üzen ve sorgulatan. Buna rağmen kendi değerini bilemediğin, umutsuzluktan, depresyondan kurtulamadığın ve intihar ettiğin için sana çok çok kızıyorum. İntiharının sebebi her ne olursa olsun, sana hak veremiyorum. Ama seni çok seviyorum. Allah sana rahmet eylesin. Bunu inancına bakmadan can-ı gönülden diliyorum. Çünkü filmlerinle bir misyon yüklendin, umut aşıladın ve nice insanı hayata döndürdün. Carpe diem…