Ruh ve profesyonellik

Ruha profesyonellik katmak. Ya da profesyonelliğe ruh katmak. Futbolda başarı sağlamanın olmazsa olmazı hangisi acaba? Yakın geçmişteki başarılarını baz alarak Galatasaray ve Fenerbahçeyi bu soru ışığında değerlendirmeye alalım. Her dönemde bazı futbolcuları yeterli ruha sahip olmamakla bazı futbolcular ise profesyonel olmamakla şuçlandılar. Ruh kelimesinin futbol oyunundaki karşılığına bakacak olursak kendisini takımına adamak ve gerekirse kendinden fedakarlıkta bulunmak, takım menfaati ve başarısını kendi bireysel önceliklerinin önünde tutmak olarak tarifleyebiliriz. Bu minvalde aklımıza gelen isimleri birçırpıda sayacak olursak Metin Oktay’dan başlayıp Bülent Korkmaz’a uzanan yelpazede Hagi gibi bir yabancı futbolcuyu Galatasaray adına Can Bartu, Rıdvan Dilmen gibi isimleri Fenerbahçe adına sayabiliriz. Hasan Şaş ve Hakan Şükür’ün Galatasaray adına Tuncay Şanlı’nın da Fenerbahçe adına sahneden çekilmesi ile tarifmizin karşılığı iki takım adına da boşta kalmıştır ve başarısız dönemin başlangıcı için milat olmuştur. Alex, Arda, Semih gibi isimleri düşündüğümüzde ya yeteri kadar kendi menfaatlerini arka plana atamadıklarını ya da aidiyet bağları ile aralarına çeşitli engeller girdiğini görmekteyiz. Bu isimlerden özellikle Arda Turan yeni neslin ruh başkanı olma doğrultusunda parlamış ancak David Beckham ruhuna doğru yol almayı daha tatminkar bulmuştur. Konumuzla eşleştirirsek ne tam anlamıyla ruh temsilcisi olabilmiş ne de profesyonel. Galatasaray ve Fenerbahçe’nin başarılı olduğu her dönemde ruh temsilcilerinin baskın olduğunu uzun vadeli başarı veya ülke dışına çıkan başarılarda ise ruhuna profesyonellik katma oranını artırmış olduğunu görüyoruz. Örnekleyecek olursak Hakan’a Popescu’yu, Bülent’e Taffarel’i katmakla kalmamış iki kavramı Hagi’nin bünyesinde kombine etmiştir.

Kişisel özellikler ve aidiyet yoğunluğu olan oyuncuları bünyesinde bulunduramayan Galatasaray veya Fenerbahçe’nin değil Rijkaard gibi bir profesyonellik abidesi ile Mourinho piyangosuyla bile başarı sağlaması zor gözüküyor. Karar alıcıların bu parametreleri göz önünde bulundurması şart diye düşünüyorum.