Solcu Rijkaard

Geçen sezonun devre arasında hem Avrupa kupalarında hem de ligde oynama özgürlüğüne sahip tek forvet olan Nonda göderilip takıma sol açık olarak oynayabilme özelliğine sahip sekizinci futbolcu olarak Dos Santos transfer edildiğinde Hollandalının sol kanat takıntısı ile ilgili bir yazı yazmıştım. Ne yazık ki Galatasaray rakiplerinin sağ kanadını çökertemedi. Diğer taraftan takımın sol kanadının defansif yarısı Hakan Balta’nın maharetli ayaklarına bakmaktaydı. Zira o bölgenin alternatifi olan Caner de aslında öndeki ofansif sekizliden birisiydi. Buna rağmen Hakan Balta sezonu 2 farklı pozisyonun vazgeçilmezi rolünü stoperde oynayarak tamamladı. Yıllardır bir çoğu genç olan sol bek alternatifleri takaslarda bazen ikişer ikişer dağıtılırken (bakınız Hakan’ı alırken Manisaspor’a verilen Ferhat ve Anıl) bir türlü Hakan Balta yedeklenememişti. Bu transfer sezonunun nadir başarılı hamlelerinden birisi yapılarak milli takımın 3 tane sol bekinden birisi daha kadroya katılmış ve bunun diyeti de dört genç oyuncu olmuştu. Üste de hatırı sayılır bir para sayılarak. Çağlar Birinci’nin sakatlığı ne kadar sürer bilmiyorum ama durumu Mehmet Batdal’dan çok daha vahim olmalı ki Victoria’dan beri ilk defa sol beke yabancı bir futbolcu alındı. Hakan Balta’nın formsuzluğunun ve Çağlar’ın sakatlığının aylarca sürmeyeceğini varsayarsak Galatasaray’ın transfere ihtiyaç duymadığı sadece iki mevkiden birisi olan sol beke (diğeri tabi ki sol açık ama Rijkaard oraya bir tane daha alternatif için takımın yarısını feda edebilir.) bir yabancı oyuncu almak bana hiç de mantıklı gelmiyor. Bu değerlendirmeyi biraz daha genişletecek olursam Galatasaray ihtiyaca göre değil anlaştığı isimlere göre bir transfer stratejisi uyguluyor. Emana veya Annan transferleri gerçekleşmiş olsa orta sahanın defansif yönüne, Ledesma alınmış olsa iki yönüne, Baptista gelmiş olsa forvete, Stoch Galatasaray’ı tercih etmiş olsa sol açığa hatta Marquez talebi doğru ise stoper mevkisine takviye yapılmış olacaktı. Şimdi benim anlamadığım bu bölgelere takviye ihtiyacı var mıydı yok muydu?

Kafama takılan son soru ise geçen seneden asılı kaldı ve askıdan inemedi maalesef. Çünkü bu endişem çok geçmeden gerçekleşti. Mesela haftaya milli maçta Baros’un çapraz bağları kopacak olursa Arda’yı ve Elano’yu takımda tutup, Misimoviç’i (iş işten geçtikten sonra) ciddi maddi fedakarlık ile almış olmak neye yarayacak? Geçen sene sorduğum ve Galatasaray’ın tarihindeki en pahalı kadrosu ile fiyasko yaşamasına sebep olan soruyu tekrarlayacak olursam; topu kaleye kim dürtecek?