Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Ekim '16

 
Kategori
Sosyoloji
 

Rusya ABD'yi nasıl alt eder?

Rusya ABD'yi nasıl alt eder?
 

Bugün Ortadoğu'da açıkça görmekteyiz ki ABD insanların kendisini farklı tanımlamalarını sağlamak yoluyla devletleri paramparça etme yoluna gidiyor. Her bir minik parça ise çok daha kolay yutulabilecek bir lokmaya dönüşüyor. Bu sırada bölgede bir süper güç olan Rusya dahil kimseye de yiyecek hiçbir şey bırakmıyor.

Bu işin sonu eğer Amerika ve yandaşı İngiltere'nin planladığı gibi giderse önce Suriye, sonra Irak, sonra Türkiye ve sonrasında da İran'ın ortadan kaldırılmasıyla birlikte Rusya'nın sınırlarına dayanmış yüzlerce ABD üssü ve tamamı ABD kontrolünde Ortadoğu petrolleri anlamına gelecektir.

En nihayetinde ABD ve İngiltere'de sıklıkla gündeme gelen ve her geçen gün daha da yaklaşan Armageddon; yani son savaş yaklaştığında Rusya'nın kurtulma şansı olmayacaktır. 

Günümüzde Rusya ABD'nin bölgedeki insanları etnik kökenlerine göre ayrıştırıp parçalama stratejisine karşı sadece savunma üretmektedir. Kendisini savunmak dışında bir şey yapmamaktadır. Oysa ABD'nin eli aslında düşünüldüğü kadar güçlü değil. Rusya'nın elinde çok daha büyük bir silah var. ÜStelik ABD planlarını tamamen darmadağın edecek bir plan...

RUSYA'NIN KARŞI TEZ STRATEJİSİ

Bugün ABD Rusya'nın elini kolunu bağlamış gibi görünebilir. PKK'lıların ABD'nin tetikçiliğini yapıyor olmalarından dolayı Kürtler ABD'nin tarafında gibi görünebilir. Ancak kazın ayağı öyle değildir. Türkiye ve Irak'taki Kürtlerin önemli kısmı Sünnidir. Yani kendilerini Türklere yakın hissetmektedirler.

Geri kalan kısmı da Şiidir. Onlar da kendilerini İran'a yakın hissetmektedir. Şu durumda Türklerin %86'sı Amerika'lılardan bu hainliklerin peşinde olmasından, ülkesini bölmeye çalışmasından, müslümanları öldürmesinden ötürü ileri düzey nefret etmektedir. Aynı nefret oranı Rusya'ya karşı yoktur...

Ayrıca İran'ın kontrolü de büyük ölçüde Rusya'nın elindedir. Bu da Rusya'nın elini güçlendiren ikinci olgudur. Yani aslında Rusya sünni ve şii dünyasının liderlerine karşı ABD'den fersah fersah daha yakındır. ABD ise kesinlikle değildir.

O halde ABD'nin planladığının tam tersini yaparak hem ABD planlarına müthiş bir çomak sokabilir, hem de bölgede çok güçlü bir stratejik ortak kazanabilir. Yani Şiileri tek bir bayrak altında birleştirmeye çalışabilir. Aynı şeyi sünniler için de destekleyebilir. Bu durumda ABD'nin bölgenin kanını emmesi süper güçleşir. 

Üstelik bununla da yetinmez, tek bayrak altında toplanan bu güçleri bir üst çatıda birleştirmeyi de deneyebilir. Buna hem Türkiye hem de İran halkları büyük bir memnuniyetle hazır olacaklardır. Dev bir konfederasyon; İran-Türkiye konfederasyonu. Bir üst isimlendirmesiyle "Ortadoğu Cumhuriyeti"

ORTADOĞU ETNİK HARİTASINA BAKMAK

Konuyla ilgili haritalara bakmak için TIKLAYIN

ABD Colorado üniversitesinde Ortadoğu'nun etnik haritası çıkarılmış ve büyük bir keyifle bölgenin bölünebileceği fikrine destek verilmiştir. Söz konusu insanların kendilerini tanımlamasıysa eğer binlerce parçaya bölünebilir bu koca coğrafya.

Ancak konuya din temelli bakılınca aslında büyük ölçüde iki parçalı bir yapı olduğu görülüyor. Batı sünni, doğu şii... Haritaya bu gözle bakınca İran'ın çok büyük bir hatanın peşinden gittiği görülüyor. Eğer İran gerçekten tamamen ABD hesabına çalışan insanlardan oluşmuyorsa Ortadoğu'da ABD'nin gelecekte kendisini yok etmesini sağlayacak bu kadar büyük bir hatayı yapmıyor olmalıdır.

Bugün İran ABD'nin desteklemesiyle büyük çoğunluğu sünni olan yerleşimleri şiileştirmek için büyük çaba harcamakta, aslında ABD'nin etnik ayrıştırma planına destek vermektedir. ABD ise babasının hayrına bu duruma sessiz kalmamaktadır.

İran enerjisini bu havuca vermişken birliği bozulan topraklarda planlarını hayata geçirmekte ve nihayetinde şimdiden İran'ı imha stratejilerinin temellerini oluşturmaktadır. Oysa haritaya dikkatli bakılsa İran'ın bu enerjisini Irak yerine Afganistan'a aktarması çok daha mantıklıdır. Zira Afganistan'da şiiler azımsanamayacak miktardadır. Yani gelecekte kendi bayrağı altında birleşebilir durumdadır. 

Kısacası ABD'nin etnik kökenli ayrıştırma tezinin tersine, aynı haritaya bakarak dini ve mezhebi temelli birleştirmeye gitmek Amerika'nın bütün planlarını berbat etmek anlamına gelecektir. Bu noktada Rusya'nın çok ciddi bir zeka ve politikayı devreye sokması gerekmektedir. Elindeki konjonktürel silahı iyi kullanabilmelidir.

YENİ DEVLETİN YAPISI VE SINIRLARI

Bugün Türkiye yönetiminde bulunan Erdoğan Rusya'nın en ciddi şansıdır aslında. Zira ABD'ye bugüne kadar sesini yükseltebilen tek idarecidir. Bugün Suriye'lilere Türkiye ile birleşmeyi istiyor musunuz diye sorulsa çok büyük kısmı "Evet" diyecektir.

Aynı şey diğer Arap ülkeleri için de şüphesiz geçerlidir. Üstelik bu birleşmeden kimse bir egemenliğinden ödün vermeyecektir. Bu devleti kendi içinde bağımsız devletler şeklinde bir yapıyla yönetmek mümkündür. Tıpkı ABD gibi... Yani Suudi Arabistan, Ürdün, Suriye yine kendi iç yönetimlerini sağlayacaklardır. Sadece dışarıda bir çatı devlet bulunacaktır. 

Aynı şey bu konfederasyonun doğu kanadı olan İran için de geçerlidir. Orada da Afganistan ve İran olarak iki devlet varlığını yine devam ettirecektir. Ancak çatı devlet İran olacaktır. Bölgede güçlü bir İran ordusunun Afganistan'da bulunmasıyla ABD kafası estikçe Afganistan kaynaklarını emip kan dökmeye o kadar vakıf olamayacaktır.

SINIRLAR...

ABD'nin ve İngiltere'nin bölge gerçeklerine uymayan, etnik kıyım yapma mantalitesine dayalı saçma sapan sınırları yerine doğal ve mantıklı sınırların getirilmesi ile bölgede ABD çıkarlarına uygun krizlerin meydana gelmesi engellenmelidir.

Konuyu birkaç örnekle destekleyelim. Önce Türkiye'den başlayalım. Türkiye'nin güney sınırları tamamen İngiltere ve Fransa terörünün neticesinde saçma sapan şekilde çizilmiştir. İki tarafı kardeş olan topluluklar sırf İngiliz ayrıştırıcılığından ötürü dağların zirvelerinden geçen mantıksız sınırlarla ayrılmış durumdadırlar.

Oysa doğal sınırlar başkadır. Bunu bugün bile görmekteyiz. Söz gelimi Cerablus'a gittiğinizde ve hatta az daha aşağılara indiğinizde zaten buralarda Türkçe konuşulduğunu, Türklerin yaşadığını görürsünüz. Yani sınır hikayedir. Al-Bab civarına inene kadar oralar zaten buralardan farklı değildir. 

Konuya coğrafi olarak da bakalım. Hakkari'nin dağların zirvelerinden geçen sınırları saçmalıktır. O bölgenin doğal sınırı dağları ve Dicle nehrini takip ederek Basra körfezine kadar inmektedir. Arada çizeceğiniz her türlü sınır saçmalıktır.

KÜRTLER

Ve ABD'nin yıllardır üzerinde çalıştığı Kürt kartı. Bir türlü tutmuyor olmasının sebebi İslamdır. Zaten bu yüzden bunu ortadan kaldırmak için atmadıkları takla kalmamaktadır. Önce İslam'ı kötü ve vahşi, hatta Kürt düşmanı gösterecek bir IŞİD yaratıp başına da "Shimon Elliot" isimli (BAĞDADİ OLARAK BİLİNİYOR) bir CIA ajanını yerleştirdiler. 

IŞİD'in içiyse ağzına kadar İngiliz subayı kaynamaktadır. Bunu hem videolarından, hem medyada çıkan haberlerden, hem kullandıkları silahlardan, hem aldıkları istihbaratlardan hem de kontrol ettikleri petrol coğrafyasından rahatlıkla görebilirsiniz.

ABD'nin yıllardır Kuzey Irak'ta oluşturmaya çalıştığı Kürtler Türk düşmanı mı? Hayır! Bugün dev bir Kürt şehri olan Erbil'de Türk'üm dediğinizde size ayrı bir sempatiyle bakılmaktadır. Birlikte aynı camiide namazınızı kılabilirsiniz. Kürdistan olarak bilinen topraklarda bugün Türk askerleri bulunmaktadır. Hem de Kürt askeri birliği olan Peşmergeleri orada eğitmek üzere bulunmaktadırlar.

Bugün ABD kiralık katilleri PKK'nın Kürt peşmergeleri öldürmeleri boşuna değildir. Peşmergeler, namazında niyazında müslümanlardır ve sizin benim gibi insanlardır. Kaderlerinin bin yıldır olduğu gibi Türklerle birlikte yazıldığını bilen insanlardır. İşte ABD'nin çözemediği sorun tam olarak budur.

Gelecekte birleşik bir devlet kurulduğunda Türkçe bilen Erbil'li Kürtler hızlı trenlerine atlayıp Van'dan hediyelik eşyalar almaya geleceklerdir. Bizim Kürtçe bilen ve hatta bilmese de bölgeyi görüp bu barışçıl insanlarla bir arada olmayı isteyen insanlarımız da Erbil'de bir haftasonu geçirmeyi ve bunu sosyal medya hesaplarından yayınladıkları fotoğraflarla paylaşmayı isteyeceklerdir.

Zira bugün Erbil'e giderseniz aslında bir Anadolu şehrinden tek farkının tabelalar olduğunu görürsünüz. Onların bile bugün birçoğu Türkçe'dir bu arada. Bugün nasıl ki doğu illerimizde Türkçe-Kürtçe tabelalar bulunmaktaysa aynısı Erbil'de de vardır. Yani ABD'nin etnik ayrıştırması din kardeşliğine takılmaktadır.

RUSYA'NIN KAZANIMLARI NELERDİR?

Bugün Rusya'ya Halep'te yaptıklarından ötürü hepimiz kızıyoruz. Doğrudur. Rusya burada hata etmektedir. Bir rejimi korumanın yolu sivilleri öldürmekten değil onları yaşatmaktan geçmektedir. Ancak buna rağmen doğu milletlerinin tamamının Amerikan kıyımına karşı tek umudu yine Rusya'dır.

Çünkü Rusya ile ABD hasımdır ve Rusya bir süper güçtür. Birileri bizi ABD'den kurtaracaksa eğer Rusya'dan başka bir şansımız bulunmamaktadır. Bu durumda Rusya'nın bu birleştirme stratejisini hayata geçirmesinin çok ciddi artıları olacaktır.

En başında ABD'nin kiralık katilleri olan PKK'lılar ayağıyla petrolü sömürme operasyonudur. Bağımsız ve arkasına Rusya'yı almış böyle bir devlet sizce petrol kaymağını ABD'ye mi verir Rusya'ya mı? Tabi ki Rusya.

Ayrıca askeri olarak da büyük kazanımlar kapıdadır. Eğer bu birleşme sağlanabilirse gelecekte bölgedeki ABD üslerinin kapanması söz konusu olacaktır. Zira gereksizdirler. Sadece savaş çıkarma dertleri vardır. Buna karşın stratejik anlaşmalarla bazı Rus üslerinin bölgede kurulması çok daha makuldür ve aslında da gereklidir.

Ayrıca askeri açıdan kendi içinde bir gücü olan böyle bir devletin her ufak sıkıntıda savaşlara sürüklenmesi daha güçtür. Ticari açıdan da bu böyledir. Bu devletin Rusya'nın küçülen ve batıyla ipleri kopma noktasına gelen ekonomisini uçuracağı kesindir. 

BİRLİKTELİK NASIL SAĞLANACAK?

Bu birlikteliğin ilk adımı Rusya'nın çok hayati bir hamle yapmasına ve bunu yönetmesine bağlıdır. Rusya bugün Erdoğan ve Esad ile bunca yaşanan acıya ve anlaşmazlığa rağmen bir anlaşma zemini hazırlamalı ve derhal birleşme planını hayata geçirmelidir.

Size mantıksız gelse de siyasette her türlü dönüş bir günde kabul edilebilir. Yani Rusya ve Esad yönetimi hızla Erdoğan ile bir araya gelmeli ve ortak açıklama yapılarak "Türkiye ve Suriye topraklarının bir konfederasyon çatısı altında birleşmesi için referandum kararı aldık" demesi gerekmektedir.

SURİYE'NİN KURTULUŞU

Referandum için hızla bir ateşkes yapılır. Eğer bunun yapılması bu ortamda müsait değilse Esat ve Rusya bu kararı egemen devlet hakkına dayanarak aldıklarını ilan eder ve Türk ordusunu teröristleri temizlemesi için Suriye topraklarına davet eder. Türk ordusu zaten halihazırda Suriyede'dir... Bu sadece bir politik çağrı ve destek olacaktır.

Halep bölgesindeki tüm güvenliği sağlama işi Türk ordusuna bırakılır ve operasyonlar Rus ordusu tarafından desteklenir. Bu sırada Rus destekli Suriye ordusu tüm enerjisini şu an İngiliz işgali altında bulunan IŞİD üzerine yoğunlaştırmaya başlar ve İngiltere'den bu topraklar geri alınır. Rusya ve Türkiye sağlı sollu olarak bölgedeki tüm terörist organizasyonları temizlemeye başlar.

Rusya'nın burada biraz ince bir siyasetle bütün muhalif grupları terörist olarak tanımlamaması gerekmektedir. En azından sözel ifade seviyesinde. Ancak tamamı ABD kontrolündeki El Nusra gibi grupların süratle imhasına özel bir emek verilmelidir. 

Amerikan kontrolü yerine Türkiye'ye kendisini yakın hisseden tüm muhaliflerin aradaki geçiş hatlarından kontrollü şekilde kuzeye kaydırılması ve kuzeydeki birliklerle birlşemesinin sağlanması gerekmektedir. Bu birleşmeyle de kuzeydeki teröristlerin temizlenmesi sağlanmalıdır. 

Sonuç olarak Suriye tam anlamıyla temizlenmelidir. 

IRAK'IN BİRLEŞMESİ

Bugün Bağdat yönetimi tamamen ABD etkisindedir. Ancak ABD ülkenin halkı üzerinde bir tesire sahip değildir. Dediğim gibi ne yapılırsa yapılsın Kuzey Irak geleceklerini Türkiye'yle bir gören insanlardan kuruludur. Ülkenin geri kalan bölgelerindeki şiiler İran ve sünniler de Türkiye'ye sempatiyle bakmaktadır.

Bu durumda Kuzey'den güneye doğru, Basra'da biten bir hattın Türkiye'yle birleşmesi için halk oylamaları ve yerel önder girişimleri desteklenmelidir. Bunun zemini zaten vardır. Yani ikinci katılım Irak'tan olmalıdır. 

İRAN'IN ZORLU YOLU

Güçlü İran'ın üçüncü ülke olacağını belirtmeliyim. Ancak burada iki büyük düşmanla mücadele etmek zorundadır. Birincisi o güne kadar kendi idaresinde görünen ancak kendisini Türkiye'ye bağlı hisseden coğrafya'nın kontrolünü Türkiye kısmına bırakmak. Bu İran'ın Farsçılıktan ödün vererek büyük resme odaklanmasını gerektirmektedir. İkincisi kendisine daha yakın olan Afganistan coğrafyasında birliği ve kontrolü sağlamak...

Yani İran bu yeni konseptte batıdan bir miktar çekilip doğuda bayağı geniş bir alana yayılmaktadır. Buradaki tek mesele İran'ın kendi mezhebinden olmayanlara karşı da birleştirici bir üslup kullanması ve sertlikten uzak bir birleştiriciliği tesis etmesi gerekmektedir. Yani toprak kontrolü ve sert bir yayılmacılıktan uzaklaşıp “Pers imparatorluğu” düşüncesi yerine “Din kardeşliği” üzerine bir devlet anlayışına evrilmelidir. Bunun karşılığı olarak batıda bıraktığının kat ve kat fazlasını Afganistan’dan almalı ve oraları bayındır kılmalıdır. Yani hem tarihi hem de doğal olarak mantıklı tercihler yapılmalıdır.

Ayrıca iki devletli konfederasyona ulaşıldığında alınacak her karar ve atılacak her adımda mutlak bir ağız birliği olmalıdır. İran’lıların Fars damarını kabartarak Türk mevkidaşlarına dayılanan tipte gereksiz açıklamalar yapmaları kesinlikle önlenmeli, sürekli ılımlı ve birlikteliğe dayalı bir açıklama dili geliştirilmelidir.

DİN BİRLİĞİ

Son aşamada ise ABD’nin konuyu daha fazla kaşımasının önlenebilmesi için din birliği konusuna özel bir önem verilmelidir. Birlik sağlandıktan sonra her iki devletten kim hangisinde yaşamak istiyorsa o tarafa geçişine ve orada yerleşimine izin verilmelidir. Bu şartları sağlamak da o devletlerin sorumluluğunda olmalıdır. Aynı şey belirlenen sınırlar içerisinde kalan tüm vatandaşlara verilmelidir. İsteyen kendisini ait hissettiği topraklara geçebilmeli ve orada yaşayabilmelidir. Böylece yabancılık hissi ortadan kaldırılmalıdır.

Bunun basit bir becayiş operasyonuyla karşılıklı anlayış çerçevesinde çözülebileceği gerçektir. Yeter ki İran desteklesin. İran, Irak’ta olan şiileri kendi sınırları içerisinde yerleştirmek üzere almalı, kendi sınırları içerisinde bulunan Sünnileri de vermelidir. Aynı şekilde Afganistan’da da merkezde bulunan şiileri kendi sınırlarına kaydırmalı ve birleştirmelidir. Bu durumda mezhep çatışması ve anlaşmazlığını kaldırmak mümkündür. Durduk yere olmayacak fantezilerle zorlayıp kan akıtmak yüzyıllardır kimseye bir şey kazandırmadı.

Burada Rusya’nın alt etmesi gereken duygu ise Hıristiyan damarıdır. Bu konuya çok değinmesek de “Şeytan azapta gerek” diyerek ABD’nin Müslümanları parçalama fikrini lezzetli bulması en çok kendi çıkarlarına aykırı olacak ve kendi yok oluşuna zemin hazırlayacaktır. Oysa birleşik bir Müslüman devlet Rusya’ya düşmanlık etmeyecektir. Bunun için mantıklı bir gerekçe yoktur ortada.

ABD’nin içindeki İllüminaticilerin tek dünya devleti kurmak için binlerce parçaya ayrılmış Müslüman devletçikler fikrine karşı birleştirilmiş bir Müslüman devleti Rusya’nın çok daha işine gelir. Üstelik bu sayede ABD güdümünün yayılmakta olduğu bölgelerde bu güdüm ortadan hızla kalkar.

 

 
Toplam blog
: 352
: 2915
Kayıt tarihi
: 05.06.10
 
 

Jack Amca, düşünsel dünyasındaki gelişmeleri dışa vurmak niyetiyle başladığı yazı yazma sevdasına..