- Kategori
- Kitap
Sadakat

*“Aşk kendi kendini yaratıp sürdürüyor.
Yaşamadan yatışmıyor, susmuyor...”
...
Onu yeterince tanımasa da, kendini öyle iyi tanıyordur ki, tutkularının zamanla kronik bir bağımlılığa dönüşeceğini bilir.
Yine de ruhunu, aşkın harlı ateşine gönlüyle atar…
Gençtir, geçmişteki hata ve başarısızlıklarıyla yorgun, yalnız ve mutsuzdur…
Tam da kendini yeni baştan yaratmanın, hayata yeni baştan başlamanın zor ama imkânsız olmadığına inandığı bir zaman diliminde, onu doğrularmışçasına çıkar karşısına adam...
Ve adam, parlak bir yıldızdan düşen göktaşı gibidir kadın için, göz kamaştırıcı, büyüleyicidir…
...
*"Herkesin AŞKı başka, kendi düzeyine, kendi iklimine göredir…"
Kadın aşkın gerçekliğine ve devamlılığına yürekten inanırken, adam, aşkın her yolculuk gibi varıldığı yerde bittiğine inanır. Adama göre aşk, kadınların arayıp bulmaya çalıştığı, erkeğinse yoluna çıkan, karşı karşıya kaldığı bir durumdur, boş bir hayaldir…
“Bana da güvenme!” der…
Kadın, kırılır, gücenir, onun uğraşılmaya değmeyeceğini düşünür. Düşünür de; ya tutkuları, bağımlılıkları, (gerçekliğine inandığı) büyük aşkı (?!)
Evlenirler. Bir süre mutlu gibidirler ama görmezden gelinen ve yolunda gitmeyen pek çok şey vardır.
*“Aşk ve mutluluk; Oysa bu ikisini yan yana koymak ne büyük hamlıktır. Aşkın ancak mutsuzluğa sıkıca tutunarak ayakta kalabileceğine, mutsuzluğun, mutluluktan daha yoğun bir duygu olduğuna inanır zamanla. Aşk içinde mutluluk, bir sürçmedir…”
O yüzden direnir, aşkını ısrarla korumaya alır, adamın da zamanla, kendisini tutkuyla seveceğini umar. Hem âşık, hem de mutlu olabilmenin, olmayan gizini keşfetmeye çalışır, başaramaz(!)
Mutsuz ama âşıktır…
*“Mutsuz aşk yoktur; sahip olmadığımıza sahibizdir yalnız.
Mutlu aşk yoktur; sahip olduğumuza sahip değilizdir artık”
Ya sadakat?
Sadakat yalnızca iyimserlik ve umuttan ibarettir. Öğrenir, öğrenir de kanatlarını ateşe tutarak zorla öğretirler ona ve o bir şey daha öğrenir ki,*“İhanet, asla bağışlanmaz, iğrenç yüzü belleğe o kadar derin çizgilerle kazınır ki unutmak için ÖLMEK gerekir” .
...
Turkuvaz Kitapçılık tarafından Şubat 2010 da yayımlanmış bir İnci ARAL romanı "SADAKAT".
Yazar bu defa ihaneti sanık sandalyesine oturtmuş. Beraberinde aşk/ evlilik, aşk/ mutluluk, aşk/ cinsellik, sadakat/ ihanet ikilemlerini sorgulamış.
Kadın erkek ilişkilerini yine en ince detayına kadar irdelerken ruhsal çözümlemelere, akıl okumalara ağırlık vermiş.. .
Kadın erkek ilişkilerindeki kuralların günümüzdeki geçersizliğini vurgulamış.
Sadakatin mi, ihanetin mi zor olduğunu düşündürtmüş…
Suçüstüler, itiraflar, inkârlar, af dilemeler, gidişler, geri dönüşler, saplantılar ve tutkularla girift olmuş üçlü bir aşk ilişkisi, aşk ve nefretin kıskacında yalnızlaşan bir kadın ve diğerlerinin romanı, SADAKAT.
Bazen kızarak, bazen şaşarak, bazen acıyarak ama en çok düşünerek okuyacaksınız ve ilginç finaliyle uzun süre hafızanızdan çıkaramayacaksınız.
*Kitaptan alıntı