Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Eylül '07

 
Kategori
Güncel
 

Sadece biz miyiz? 1

Sadece biz miyiz? 1
 

1.
Bir insanın her şeyi bilmesi, her şeyi görmesi ve her şeyi anlaması mümkün değildir. Ben de her şeyi bilemediğimden, konuları soru haline getirip, soruyorum. Acaba, bir şeyi önce bozup, sonra da tamir etmek için zaman tüketen, başka bir ülke var mıdır? Varsa, bu ülkelerde de henüz bütünüyle ortaya çıkmamış yeni bir anayasa tasarısını, daha görmeden yerden yere vuran elit kesimler bulunur mu?

Sırf normal akışı durdurma ve sistemi akamete uğratma sevdamızdan ötürü, cumhurbaşkanı seçimini dört ay geciktirdik. Yapılan işin adına da muhalefet dedik. Geçerli hukuki ve ahlaki değerler açısından, her türlü yeterliğe sahip bir insanın adaylığına hangi mantıkla direnildiğini gördüğümüzde ve aynı şahsın cumhurbaşkanı seçildiğine şahit olduğumuzda, bu direnişin makul bir muhalefet değil, bir inatlaşma olduğu anladık.

Kazancımız ne oldu? Kavgayla geçen dört ay. İyi ki MHP, barajı aşıp meclise girdi. Eğer girmeseydi bu kabusun biteceği de yoktu. CHP, seçimden hiç ders almamış gibi eski havasını sürdürdü. Şimdilik, iktidara yüklenmek için bir sebep bulamadığından, boş durmamak için kendisiyle kavga ediyor.

22 temmuzdan önce meciste, akla hayale gelmedik engelleme taktiklerine karşı, akla hayale gelmedik çıkış yolları denendiğini gördük. Mesela; " 11. cumhurbaşkanını halk seçer" biçiminde, ek bir geçici maddeye veya referandum süresini 120 den 60 güne indiren değişikliğe gerek var mıydı? Bence yoktu ama muhalefetin engelleme taktikleriye, cumhurbaşkanının iradesinin örtüşmesi, hükümet tarafını çareler aramaya yöneltti ve karşımıza böyle bir sonuç çıktı.

Şimdi önümüzde, yeni tartışmaların zeminini oluşturacak bir referandum süreci var. Referandum yapılır da karar, "hayır" çıkarsa mesele yok. Olay kapanır. Ya "evet" çıkarsa, meclisin seçtiği 11. Cumhurbaşkanı seçilmiş mi kabul edilecek, yoksa halkoyu ile yeniden seçilmesi mi gerekecektir? Buradan, yazan ve çizenlere, hukuk adamlarına epey malzeme çıkacaktır. Belki bu tartışmalar günlerce sürecektir. Bu durum, Ak partililerin kendi kalelerine gol atması olarak bile değerlendirilebilecektir. O güne varmadan bu meseleye makul bir çözüm bulunmalıdır.

Biz bunları tartışırken, Avrupa'nın uçak şirketi Airbus, belki de yeni bir uçak modeline uçuş sertifikası alabilmek için, hava sıcaklığı, eksi otuz derece olan bir bölgede yeni deneyler yapıyor olacaktır. Kendileri, 850 kişilik A380 modelinin bütün denemelerini; aksiliklere, hayal kırıklıklarına, arızalara, sipariş iptallerine rağmen tamamlayıp, bir kaç yıl içinde projeyi, taleplere cevap verecek hale getirmişler de biz, 87 yıldır hala sistemimizi rayına oturtamamışız. Daha marşa basmadan ya laikliği ateş alıyor veya cumhuriyet çatısı tehlikeli şekilde sallanmaya başlıyor. Hadi bakalım uçabilirsen uç!

Her on senede bir onarım, bakım yapılıyor, aralarda; m-muhtıralar, e- muhtıralar (1) veriliyor ama bu tamiratlar hiç işe yaramıyor. Ele gelen, güven veren bir yanı yok. Sürekli sorun çıkarıyor, sürekli hassasiyet istiyor. Bildim bileli, "birlik ve beraberliğe en çok muhtaç olduğumuz zaman" ın olmadığı bir an bulunmuyor ve vadesi hiç dolmuyor. Sürekli uyanık olmamız gerekiyor. Sanki bu cumhuriyeti, huzur içinde yaşayalım diye değil, sürekli teyakkuz halinde olalım diye kurmuşuz ! Demokrasi sevdamız bitmeyen bir kabusa dönüşmüş, bizi sıktıkça sıkıyor. Böyle giderse sistemimiz, deney pistinin daimi üyesi olarak kalacak gibi görünüyor. Bu durumda da asla uçuş sertifikası alamayacaktır.

Bu yüzden meri vaziyet sürekli kafamı karıştırıyor ve bana, "bir sistem, bu kadar kırılgan, bu kadar zayıf temeller üzerine bina edilmiş olamaz." dedirtiyor. Birileri, kendi çıkarları yara almasın diye bizi bu taktiklerle kandırıyor olmasın ! Uzun yıllardır dönüşümlü olarak kullanılan komünizm ve irtica tehdidi, artık sadece irtica olarak tescillenmiştir. Bunun, "laiklik tehdit altında ve şeriat tehlikesi" gibi versiyorları da vardır. Sonuçta ise, hepsi aynı kapıya çıkıyor. Demek ki bu sistemi, titretip yerinden oynatan irticadan daha büyük bir tehlike yok. Somut terör hareketlerinin bile, bazı önemli bildirilerde, tehdit değerlendirmesi bakımından, irticanın gerisine düşmesi beni daha da şaşırtıyor. Bana kalırsa, Amerika'nın Bin Ladin takıntısı, bizdeki irtica takıntısından mülhemdir. Gözlemlerim doğruyu yansıtıyorsa, bu hastalık saridir ve şifası da yoktur.

 
Toplam blog
: 462
: 707
Kayıt tarihi
: 28.04.07
 
 

Emekliyim. Herkes gibi benim de bir dünya görüşüm var. İnsanların farklı fikir ve inançlara sahip..