Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Aralık '10

 
Kategori
Eğitim
 

Sadece sen değilsin!

Sadece sen değilsin!
 

yarım klamış iş


Oy Baharım Baharım. İşi Bırakma Yarım!

Ebü’l-Haccac Aksurî’ye:
- Maneviyatta rehberin kim? diye sorduklarında:
- Bir böcek, dedi.
Alay ediyor sandılar. İzah etti:
- Dışarıda gezerken, fener direğine çıkmak isteyen küçük bir böcek gördüm. Kaygan olduğu için yarı yoldan düşüyor, fakat hiç yılmıyordu. Yüzlerce defa aynı hareketi tekrarladı. Onu o halde bırakıp mescide gittim. Çıktığımda bir de ne göreyim, direği tırmanmış, fenerin yanında duruyor. O hayvan engellerden yılmama ve sebat etme konusunda rehberim oldu. Temel ile Dursun karadeniz sahilinde oturuyorlarmış. Temel Dursuna demiş ki:
-Gel beraber Amerika'ya yüzelim...
İki kafadar Karadenizden başlamışlar yüzmeye.
Marmara, Ege, Akdeniz falan derken okyanusları da aşıp Amerika'ya yaklaşmışlar. Hatta özgürlük anıtını görmüşler. Tam bu sırada bizim Temel Dursun’a dönüp:
-"Dursun ben kesildum geri döneyrum" demiş. Sadece sen değilsin! İstediği oyuncağı aldırmak için bin bir türlü akrobasi yapan, aynı oyuncağı, sahip olduktan sonra bir kenara atıp yenisini isteyen çocukların sayısı hiç de az değildir. Okulun açılmasını iple çeken, okul başlarken birbirinden güzel ciltlerle defterlerini kaplayan, ilk günlerde özenle, çeşitli renklerdeki kalemlerle not tutmaya başlayan, kenarlarını süslediği defterleri birkaç ay sonra tek renge indiren, karman çorman yazılara yelken açan çocuklarımız hiç de az değil. Telefon alırken mp3’ünden tutun, kamerası şusu busu milyon tane özelliğinden dolayı dünya kadar para verip de hiçbir özelliğinden faydalanmayan insanlar hiç de az değildir ülkemizde. Büyük bir heyecanla birbirinden güzel spor malzemeleri, eşofmanlar alarak bir spor salonuna üye olan, birkaç ay devam ettikten sonra sıkılıp da gitmeyenler çoktur bu ülkede. Hâlbuki hemen pes etmese, birkaç ay sabretse hem sağlıklı bir bünyeye kavuşacak hem de moralmen çok üst seviyeye ulaşacak. Her gün yeni bir şeylere başlıyor ama bir türlü bitiremiyoruz. Bir kitap alıyor başlıyoruz, daha bitmeden bir yenisi, sonra bir yenisi daha…

Başlayıp da bitiremediklerimiz bitirdiklerimizin neredeyse on misline eşittir. Yabancı dil kursuna başlayıp da tamamlayabilmiş olanların sayısı, başlayıp da bitiremeyenlerin sayının kat kat üstünde… Diyete başlayanlar da aynı… Namaza başlayıp da sürdüremeyenler… Bitirenler ve amacına ulaşanlar o kadar az ki… Sigara paketlerini yırtıp üç beş gün sonra yeniden tüttürenler… Benzer şekilde büyük bir aşkla(!) evlenip de evliliği sürdüremeyenler gün geçtikçe artmakta, sonunda boşanma moda haline gelmektedir. Ülkemiz yarım bırakma konusunda dünya lideri olma yolunda adım adım ilerlemektedir. Huzurlu bir hayatla aramızdaki en büyük engellerden birisi bitirilmemiş işlerden oluşturduğumuz ve her geçen gün yenirlini doldurduğumuz kardoroplarımızdır. Başladığımız ama bitiremediğimiz her iş, zihnimize bir başarısızlık olarak kaydedilmektedir. Kendimize duyduğumuz güven her bitiremediğimiz iş sonrasında daha da azalmakta, öğrenilmiş çaresizliğin kollarında bitkin düşmekteyiz. Yapamadıklarımızdan oluşan moloz yığını yolumuzu tıkamakta, yolda ilerleyebileceğimize olan inancız tükenmekte. Sonunda, iç konuşmalarımız; “Sen zaten neyi bitirip sonuçlandırabilirsin ki?”, “Senin elinden iş çıkmaz, sen en iyisi hiçbir işe başlama.” Şeklinde gelişir. İşlerini bitirebilenlere gıpta etmeye başlanır. “Bu sabrı nereden buluyorlar?” diye şaşırırız. Bu durumda işleri bitirememekle kendimizi bitirmiş oluruz. Yapılması gereken "başlanan işi yarım bırakmamak" ya da "bir işi bitirmeden diğerine başlamamak" olmalı. Olmalı ki, bitirdiğimiz işler bizi rahatlatsın, bekleyen işlerimizi gerçekçi bir planla sıraya koyma motivasyonumuz artsın. İç dünyamıza şöyle seslenmeliyiz. İşlerimi bitirmem gerektiğine dair inancımı kuvvetlendirmeli ve yeni bir sürecin hareket plânını hazırlamalıyım. Bu durumda “Bismillâh” deyip harekete geçmeliyim.

Başladığı işi bitirmenin faydaları sırlanamayacak kadar çoktur: Başladığı işi bitirmek; o işin sonucunu önemsemek anlamına gelir. Başladığı işi bitirme; başarısını sürekli canlı tutmak anlamına gelir. Başladığı işi bitirme; o işin meyvelerinden mahrum kalmamak demektir. Başladığı işi bitirme; yeni başlayacağı bir işe, elde ettiği tecrübeleri aktarma şansı demektir. Başladığı işi bitirme olumlu imaj demektir. “Ben başarabilirim, bunun örnekleri var” gibi algılar her yeni iş için bir motivayon kaynağı olur. Başladığı işi bitirme; çevremizin güvenini kazandırır ve imajımızı güçlendirir. İnsanları bizimle iş birliği yapmaya hazırlar. Başladığı işi bitirme; kolektif çalışılan yerlerde diğer çalışanların da motivasyonunu, iş gücünü artırır.
Başladığı işi bitirme; zihinlerde bitirilmemiş işlerin birikmesini, dikkatin başka tarafa odaklanmasını engeller, işleri bitirdiğimizde kendimize de zaman ayırmamızı, tatil yapmamızı kolaylaştırır.
Zamanında bitirilen her iş, o işle ilgili başkalarının da işini kolaylaştırır ve bu aynı zamanda hayatın kolaylaştırılmasına vesile olur. “Her zor iş, vaktinde bitirilmemiş ve yarım bırakılmış küçük işlerin birikmesinden oluşmuştur.” diye çok güzel bir söz vardır. Aynı şekilde; “büyük işleri başaranlar küçük işleri titizlikle yapanlardır.” sözü, işin büyüklüğünü değil ona verilen önemi vurguluyor. “Taşı delen suyun gücü değil damlaların sürekliliği” (sabrı) dir. Küçük büyük demeden başlanılan bir işi bitirmek daha büyük işleri de başaracağının kanıtıdır. Dolayısı ile bir işe başlayıp bitirmek, insan zihninin başarı katsayısını artırır, bu da kendisine güvenmesine, değer vermesine ve saygı duymasına ciddi anlamda katkı sağalar.
Her yarım bırakılan iş, bir sonraki işe başlama azmini, enerjisini azaltır. Yarım kalmış işler yılgınlık ve bıkkınlık oluşturur. Yarım bırakılmış bir iş, zihnimizin bir tarafında sürekli olarak tutulur ve başarısızlık bilgisi ve duygusu taşıdığı için de unutkanlığa sebep olur. İşleri yarım bırakmayı alışkanlık haline getirmek, zamanla insanda normal davranış haline gelir. Bu da bitmiş bir işi görmenin gururundan, kazancından mahrum kalmak demektir. Bu tür yarım işler toplumun hemen hemen tüm kesiminin ortak sorunudur. Özellikle bu köşenin amaçlarından biri olan “öğrencilere rehberlik” açısından son derece önem arz eden bir durumdur. Yarım uyulan bir program, yarım çalışılan ders, yarım öğrenilen konular, sınavın yarısında sınavı terk etme, öğrencilerin en büyük handikaplarıdır. Sonunda ne oluyor? SBS veya LYS’de de kendilerine yarım puanlar veriliyor. Ya kazanılamayan bir sınav veya istemedikleri bir bölüme kayıt yaptırma zorunluluğu ortaya çıkıyor. Koskoca bir hayat yarım işerden dolayı heba olup gidiyor. “Yarım doktor candan, yarım âlim (!) dinden eder” misali hilkat garibesi bir yaşam ortaya çıkıyor. Bu durum; anne babanın, toplumun, siyasilerin gençlere kötü örnek olmasının sonucudur. Kişisel ve toplumsal olarak ihtiyaç duyulan doğru bir iş tutuş biçimi için, yüksek motivasyona ihtiyacımız var. Bunun var olması için inancımızın çok kuvvetli olması gerekir. Bir iş başarılabiliyorsa kuvvetli bir motivasyonla o iş herkes tarafından başarabilir. İşleri sıralamada ve bitirmede gerekli iradeyi, kararlılığı ve sabrı göstermeniz dileğiyle.

 
Toplam blog
: 137
: 1557
Kayıt tarihi
: 23.06.08
 
 

1963 yılı Trabzon Of doğumluyu. Emekli Öğretmenim Eğitimle ilgili konulara ilgim uzun yıllar önce..