Sağlık Bakanlığına Duyurulur!

İnternette; Facebook, Twitter ve Friendfeed de paylaşıyoruz paylaşmasına ama paylaştıklarımıza ne kadar duyarlıyız ? ...

Bundan bir iki gün önceydi, Sevgili (Dost) Muzaffer Cellek, o her zaman ki ustalığıyla kaleme aldığı yazı serisinde, biz; Milliyet Blog Yazarlarına, ''Bunları Biliyor muydunuz?'' diye yine soruyordu.

Hemen, hemen, her zaman sorduklarını biliyor olsam da arada bir bilmediklerimde çıkıyordu. O gün yine aynı şey oldu ve sorduklarından birini bilmiyordum.

İçimizden birinin; Sayın Yılmaz Çetingöz Beyefendinin ''Sağlık Bakanlığına Sesleniyorum'' adlı bloğunu ne yazık ki okumamıştım. Okumadığım için de içinde neler yazdığına dair en ufak bir fikrim yoktu.

Sayın Cellek'in blog kategorisinden bizlere seslendiği, kısacası duyurmaya çalıştığı, ''Bunları Biliyor muydunuz?'' un içinde ne kadar doğru tespitler olduğuna bir kez daha karar kıldım.. Teşekkürler Sayın Cellek..

İşte o son; ''Bunları Biliyor muydunuz?''

Aslında Muzaffer Bey; ''Bunları Biliyor muydunuz? (XIII)''http://blog.milliyet.com.tr/Bunlari__biliyor_muydunuz____Xlll_/Blog/?BlogNo=279692 diyerek, bilmediklerimizi, (bizlere) okuyucusuna sorarak duyuruyor!

Ve bilmediğim o bilgi;

& Yılmaz Çetingöz isimli Blogcumuzun bacanağının bacağı, kesilme aşamasına gelmamişken, daha ilk başta, blog’da çekilen acıları anlattım. Yazım, 300 küsur okunduğu halde, gelen yorum sayısının 1 adet oldu” diye de yakındığını, biliyor muydunuz?

İçimden; ''bilmiyordum'' dedim.

Bilmediğim için de doğruca, aşağıda linki bulunan Yılmaz Beyin bloguna yöneldim.

Yılmaz Çetingöz; ''Sağlık Bakanlığına Sesleniyorum!'' http://blog.milliyet.com.tr/Saglik_Bakanligina_sesleniyorum/Blog/?BlogNo=277242

Ne yazık ki hiç birimizin bir ''geçmiş olsun'' bile ''demediği'' veya ''diyemediği,'' (300 okunmaya bir yorum gelen) bloğunun ardından yayına verdiği yazısında ''Duyarlılık Nedir?'' http://blog.milliyet.com.tr/Duyarlilik_nedir_/Blog/?BlogNo=279473 diye, haklı olarak bizlere soruyordu..

Ne yalan söyliyeyim; utandım. Tabii ki insanlığımdan. Nasıl ki bir yakınımız veya komşumuz hastalandığın da gayri ihtiyari; ''geçmiş olsun'' diyoruz Kİ bu çok normal bir şey. Ama biz bu normal olan bu şeyi, buradaki blog komşumuza acaba çok mu görmüştük?

Hiç sanmıyorum. Hepimiz kendi telaş ve sıkıntılarımızdan (benim gibi) ya okuyamadık, ya da okuduk ama o an için sonra geri dönmeyi düşünsek de malesef yine kendi dalgınlıklarımıza yenik düşmüştük..

Buraya kadar tamam.

Şimdi ben ne yapmalıydım?

Hemen ilk iş olarak Yılmaz Beye ve yakınına, ne kadar üzgün ve mahçup olduğumu bildirme gayretine girdim.

Tamam da bu kadarla mı kalmalıydı?

Elbette hayır.

Bu, bizimde bir yakınımız olabilirdi. Biz-de olabilirdik. Hatta olmıyacağımız ne malum? Hele de ben bir yakınımı, rahmetli amcamı aynı hastalıktan kaybetmişken! (Allah rahmet eylesin canım amcam) :(

Ne yapabilirim diye düşünmeye başladım.. Bir yerlere ulaşma çabasına girdim.

''Aahh ahhh, Ankara'da bir amcam veya bir dayım da yok ki'' dedim!

Ama durun!

Bütün gün, ama facebook'ta ama Twitter'da sanal hayatı paylaşıyorduk bizden insanlarla.. Adı üstünde paylaşıyoruz.. Sadece lak, lak'ı mı? Hayır!

Birden, facebook'ta ve Twitter da listemde olan nüfuslu kişiler aklıma geldi.

Kimler yoktu ki; bütün dünyadan ve ülkemden üstün kariyerleri olan değerli insanlar.. Bunların arasında Başkanlar, Başbakanlar, Krallar, prensler, değişik mesleklerden kişiler ve dünyanın her yerinden gazeteciler ...

Ben bu ülkede yaşadığıma göre bu ülkemdeki ilgili mercilere ulaşmalıydım. Öylede yaptım.

Önce; Twitter ve facebook listemde olan ve bütün mütevazilikleriyle beni listelerine alan bürokratlara ulaşmaya çalıştım.

(Unutmadan! Beni takip edip okudukları için, buradan bir kez daha devletimizin bütün büyüklerine teşekkür ediyorum.. İnşallah okumalarınıza layık olurum..)

Kimlere mi ulaşmaya çalıştım?

Başta; Sayın Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül, Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan, Sayın Bülent Arınç, Sayın Mehmet Emin Ekmen, Sayın Necdet Ünüvar, Sayın Mehmet Şimşek, Sayın Diyaettin Uçar, Sayın Mehmet Yılmaz, Sayın Hamza Yerlikaya, Sayın Halide İncekara, Sayın Mehmet Sarı, Sayın Salih Kapusuz, Sayın Metin Kasikoglu, Sayın Zelkif Kazdal (atlamışlarım olabilir kendilerinden çok özür diliyorum) ve T.C. Sağlık Bakanlığına, Sayın Yılmaz Çetingöz'ün seslenişini duyurmaya çalıştım...

Çalıştım diyorum!

Rahmetli ninem; ''Allah çalışanın yanında olur'' kızım derdi. Öyle de oldu hamdolsun.

Sesimize ilk ses veren; AK Parti Batman Milletvekili Sayın Mehmet Emin Ekmen oldu.

Twitter'dan verdiği cevap da şöyle diyordu Sayın Vekilimiz Mehmet Emin_Ekmen ; ''Bu talebinizi bakanlık ile görüşeceğim selamlar''

******

Özel Teşekkür:

Sayın Mehmet Emin Ekmen Beyefendiye!

Sayın Vekilim, özelinize yollamış olduğum mesaja duyarsız kalmayıp, nazikçe geri döndüğünüz için, size çok teşekkür ediyorum.. Sizden ve diğer büyüklerimizden bu konuyla ilgili, olumlu gelişmeler beklediğimi, yinelemek istiyorum.. Saygılarımla..

*****

Daha ne isteyebilirdim ki Allah'tan?

Seslendik ve bu kadarcık da olsa, duyurduk sesimizi. Yerden göğe şükürler olsun..

Şimdilik bu seslenişimizin ilgili bakanlığa bir an önce ulaşması için duacıyım..

İNŞALLAH bu işi Sağlık Bakanlığı onaylar da; işte o zaman Milliyet Blog olarak, bir sorumluluğu yerine ulaştırmanın o anlatılmaz ama yaşanır huzurunu, hem yaşar, hem de yeniden, yeniden, paylaşırız inşallah.. Tabii yine hepbirlikte...

Sayın Yılmaz Çetingöz,

Nazik jestinize ( http://blog.milliyet.com.tr/Acik_tesekkur/Blog/?BlogNo=280185 ) ayrıca teşekkür ediyorum..

Temennim bu girişim sonucunda kimseye mahçup olmamamız..

******

Melekler Yüreğinizden Öpsün Efendim.

Saygılarımla.

Sabiha Rana