Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

19 Mart '13

 
Kategori
Siyaset
 

Sahibinden satılık, hazır kurulu örgüt-1

Sahibinden satılık, hazır kurulu örgüt-1
 

Barış süreci ya da görüşme süreci;  adına her ne derseniz artık bir süreçtir başladı gidiyor. Umudumuz bu süreç sonucunda, Ülkemizde terör adına faaliyet kalmaması.

Süreci daha iyi anlayabilmek için öncesini ve sonrasında gelinen noktayı iyi analiz etmek lazım ki, süreç sonunu da daha net görebilelim.

Terörün 1984-2012 yılları arasındaki bilançosuna baktığımızda şu rakamlarla karşılaşıyoruz (T.B.M.M. Komisyon Raporuna göre):

Şehit edilen kamu görevlisi: 7.918

Şehit edilen sivil vatandaş sayısı: 5.557

Öldürülen terörist sayısı: 22.101

Özellikle terör örgütünün büyük darbeler alıp belki de en aciz duruma düştüğü 2012 yılında ise toplam ölü-yaralı ele geçirilen terörist sayısı 1558 oldu. Bana göre Pkk ile silahlı mücadelede 2012 yılına ayrı bir parantez açmak lazım. Çünkü  2012 yılında Pkk yapmaya çalıştığı her sızma ve baskın hareketinde darbe alıp hüsrana uğrayarak geri çekilmek zorunda bırakılmıştı ve bu örgüt belkide kurulalı beri ilk kez kendi içinde de bu denli çatışmaya girmiş ve eylemlerinde hüsrana uğramıştı. Bu durumlara düşen terör örgütü için aslında Barış Süreci bir kurtuluş olarak mı cereyan etti ileride irdeleyeceğiz.

21 Mart Nevruz kutlamalarında Bdp ve Öcalan adına çeşitli mesajlar verildi. Mesela Aysel Tuğluk Kck ve Karayılan'la yapılan görüşmelerde "2013 e ciddi hazırlandık gerekirse savaşarakta sonuç elde edebiliriz" mesajını alıp meydandaki halka ileterek galeyana getirmeye çalışsa da aslında Pkk'nın ilk kez bu kadar aciz durumda kaldığını yöreyi ve bu terör örgütünü biraz tanıyan herkes biliyor.

BDP tarafından nevruz kutlamalarında dillendirilen 2013 sloganı  "Öcalan'a Özgürlük, Kürdistan'a Statü" olarak,  özellikle Aysel Tuğluk tarafından Şırnak'ta dile getirildi. Aysel Tuğluk ayrıca barışın gerçek mimarının da bu yörelerdeki halk olduğunu belirtmiş ve Öcalan'a yaklaşımın Kürt halkına yaklaşım olarak görüldüğünün de altını çizmiş.

Şırnak ilçelerinde yapılan nevruz programlarında ise Pkk'nın Suriye uzantısı Demokratik Birlik Partisinin bayrakları asılmış. Yani bölgesel Kürt birlikteliği  gösterilmeye ve Suriye'nin desteğinin altı çizilmeye çalışılmış.

Şimdi bu Nevruz mesajları ışığında ve barış sürecinde yaşananlara bakıldığı zaman nedenleri ve sonuçları pkk ve Ülkemize göre farklı yorumlayabiliriz:

Pkk bu duruma nasıl geldi? Bu sürecin ortaya çıkarılması bir köşeye sıkışmışlıktan kurtulma mı, yoksa Öcalan'ın kafasına dank eden "Bu cezaevinde çürüyüp gideceğime kendimi kurtarayım" hamlesi mi?

Bence ikisi de! Terör örgütünde özellikle tabandaki zavallı dağ kadrosu artık "gidin canınızı verin dava kutsaldır, biz daha kutsalız!" diyen kaşarlanmış, Suriye ya da diğer ülke gizli servislerinin kölesi haline gelen üst kademelerine güvenlerini yitirmiş durumda. Dolayısıyla örgüt içinde başgösteren itaatsizliği sindirmek için başvurulan canice metotlar su yüzüne çıkınca, herşeyi şartsız itaata bağlı bu tür marksist, daha doğrusu inanç tabanlı olmayan taşaron örgütlerde işin sonu gelmiş demektir.

Öcalan ise yıllarca kaldığı cezaevinde,  göbeğini kaşırken "sizi kendimleştireceğim" diye fantezi yaptıklarını bulamayınca ve "Burada çürüyüp gideceğim, bir şeyler yapmam lazım" refleksi ve korkusuyla, MİT'i de ikna ederek düğmeye bastı.  Aslında MİT mi ikna oldu, yoksa Öcalan mı ikna edildi kısmı biraz meçhul, ama bana göre Öcalan'ın özgürlük hasreti, Örgütün düştüğü çıkmaz ve Hükümetin olaya ilk kez cesaretle yaklaşması, belki de Terörü ve Terörle mücadele edenleri iki tarafında beklemediği bir yola soktu.

İşin özü Öcalan'a 30-35 yıl önce kurdurulan bu örgüt önce kendini dış güçlere, Türkiye ile mücadeleyi terörü destekleyerek yapmak isteyenlere satıyordu. Şimdi ise içereden kurtulabilmek uğruna kimseyi inandıramayacağı bir iyi niyet gösterisiyle Örgütü Devlete satıyor. Satmak terimi yanlış anlaşılmasın kendi menfaati doğrultusunda güya davayı bir kenara iterek kullanıyor diyelim.

Şimdi Diyarbakır'da Nevruz gösterilerindeki kalabalıkla Devlete mesaj vermeye uğraşacaklar. Ama bu barışa, Devlet değil kendileri muhtaç, bunun gerekliliğini de 2012 yılında başlayan çözülme ve dağılma süreciyle gayet iyi gördüler. Belki 2012'de ki Devletin organize mücadelesi 2013'te de devam etse anlaşabilecek ya da üzerinde pazarlık yapabilecek örgütte kalmayacaktı. 

Kimin ne dediği, kimin karlı çıkacağı bir kenara, terör bitecekse gerisi bana teferruat geliyor. -Devleti ayağa düşürmeden- Bu sürecin teferruatlara takılmadan ilerlemesi lazım. Teferruatlar umarım sadece yazılarda kalır.

 
Toplam blog
: 164
: 672
Kayıt tarihi
: 21.10.10
 
 

İnşaat Mühendisiyim, olaylara anlık değil öncesi ve sonrasıyla bakmaya çaba gösteririm. Dağ havas..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara