Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

23 Temmuz '07

 
Kategori
Antalya
 

Sahil kentlerinde yeni bir nesil!

Sahil kentlerinde yeni bir nesil!
 

Sahil kentlerinden bir insan portresi

Artık devasa bir metropol olmuş tatil kentlerinin barlarında cafe’lerinde hep aynı stereotip insanlar görülmeye başlandı.

Bunlar genç, gösterişçi ve canı sıkılan insanlar!

Alabros tarzı kesilmiş jöleli saçlar, illa da alında-saçlar kazıtılmışsa kafanın üzerinde- siyah gözlükler!

Sürekli kebapçıda beslenmekten öyle yapılı ve kilolular ki, sanki onları bodyguard sanırsınız.

Ama nasıl rahatça para harcadıklarını görünce onların kara para sahibi olduğunu da düşünebilirsiniz.

Kendilerinden daha az varsıl arkadaş veya akraba eşliğinde gelip, tanış kafelerde oturuyorlar, çevrede eşleri ile oturan turistleri görünce rahatsız oluyorlar, uluorta telefon açıp bazı arkadaşları davet ediyorlar. Sonra o esnada işi olmayan; sarışın uzun boylu, güzeller güzeli bir Slav güzeli geliyor ve bira içerlerken onlara eşlik ediyor.

Nedense herkesin turist olduğunu düşündüklerinden olacak, teklifsizce bir konuşma tutturuyorlar; delikanlı jargonunda, basit saf ve küçük el şakaları ile desteklenen bir iletişim bu.

Sarışın Slav kadın ise aksanlı da olsa, Türkçe’ yi kavramış, konuşmalara bir lise talebesi seviyesinde oyuncu tavırla iştirak ediyor!

Arada bir telefon geliyor: genç irisi güya özel alanında sakınır gibi sırtını dönüyor, iki büklüm eğiliyor ama ses tonuna hâkim değil, yine hepimiz yani turistler dışındaki tek tük yerliler olan bizler yine de duyuyoruz:

‘Beni ulu orta arama demiştim!’

(.)

‘Arkadaşlarla beraberim’

(.) Tanımazsın!

(.)

‘Akşama yemeğe belki gelirim, şimdiden bir şey diyemem!’

(.)

Sen çocuğu okuldan alırsın!

(.)

‘Hıı!’

(.)

‘Bakarız’

(…)

‘Hııı!’

Anlıyoruz karşıdaki eş ne kadar sızlansa da, tavır koyacak durumu yok, hatta durumundan memnun bile denebilir! En pahalı beyaz eşyalarla bezenmiş, hiç kullanılmayan Amerikan barlı misafir odası olan bir evde oturuyor, hatta bu öğleden sonrası arkadaşlarını çağırdı, onlara şehrin en ünlü pastanesinden ısmarladığı bir tepsi börek ısmarladı.

Diğer arkadaşlarının bazıları da, kocalarının Kuzeyli yabancı kadınlarla birlikte olduğunu biliyorlardı ve konu neredeyse kimin kocasının metresinin daha güzel olduğunu konuşmaya kadar varıyordu!

Kadınlar, kocalarının para harcamalarından övündükleri gibi, metresi olmasıyla da övünür gibiydiler! Kayınpederi vefat ettiğinden beri artık kocası ekonomik serbestliğe kavuşmuştu.

O kahvehane- bahisçi arasında gidip gelen hayattan kurtulmuş; kendisine harcarken, eşi ve çocuklarına da bolca harcamaya başlamıştı!

Bu arada, yan masada oturan o küçük grup yine bizim işitmememiz olası olmayan, bir ses yüksekliğinde bazı arkadaşlarıyla ünlü bir otelin havuzunda buluşma planları yapıyorlardı.

Sonra üçlü kalktı, kafe’ nin hemen önünde bizim hiçbir şekilde bırakmayı düşünemeyeceğimiz şekilde ikinci sırada park edilmiş lüks bir araca binerek ayrıldılar.

Bizler ağır bir eğitimin ardından yıllarca profesyonel yaşamda çalışan insanlar olarak, bu altyapısız ama varsıl yaşamlara şaşıp kalmıştık.

Bu kesinlikle kıskançlık değildi, yaşamın adil olmadığını, bazılarına daha bol varlık dağıttığını bilecek yaşlardaydık. Bizimkisi sadece meraktı.

Anladığımız kadarı ile on yıl öncesine kadar tatil kentlerinin hemen dışında yaşamakta olan çevre köylüleri, önce arazilerinin belediye sınırları içinde kalışını yaşamışlar, sonra imar çıkınca ellerinde kalan arazilerini kat karşılığı müteahhitlere verdiklerinde ise birdenbire rant zengini olup çıkmışlardı.

Böyle hayatlar ülkenin bütün Güney sahillerindeki şehirlerde vardı ve eğer üçüncü nesillerini okutup eğitmezler ve üretken kılmazlarsa, ne yazık ki kısa sürede ellerinden kolaylıkla kayıp gidecek olan bir servet üzerinde sürdürülen hayatlardı.

 
Toplam blog
: 19
: 884
Kayıt tarihi
: 08.08.06
 
 

Bu ülkenin meraklı, toplumsal sorumluluk sahibi, zeki,aydın, duyarlı, yeniliğe açık insanları ile ha..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara