Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

20 Aralık '13

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Sahip çıkamadığımız sanatçılarımız - Aşık Ali Gürbüz

İlk yazdığım yazıda Âşık Hasan Turan’dan söz etmiştim. Bu kez de Âşık Ali Gürbüz’den söz etmek istiyorum.

1924 yılında Darende Balaban bucağının Akçatoprak (Mığdı) köyünde doğdu. Babası köy imamı Molla Mehmet'i bir yaşındayken kaybetti. Daha bir yaşında babasız kaldı ve çocukluk yıllarında şiir söylemeye, yazmaya başladı. Babasızlığın acısını ve yaşamın zorluklarını tadarak büyüdü.

Yaşım bir olmadan giymiştim kara

Bu kara talihe kızıyom baba

Hasretin eyledi sineme yara

İşte deli gibi geziyom baba

12 yaşına kadar üvey babasının yanında kalırsa da daha sonra annesiyle birlikte bir akrabasına sığındı. Bir ara köyünde davar çobanlığı, çerçilik yaparak yaşamını sürdürdü. Ankara’da önce bir kitapçı dükkânı, ardından da Âşıklar Matbaasını açtı. Okuryazar, evli ve dört çocuğu olan Gürbüz, 21 Temmuz 2005 tarihinde aramızdan ayrıldı.

Toplumcu şiirleriyle tanındı. Hani “Ezilenlerdenim”diyordu ya…

Kiminen olursun diye sorsalar

Ezenden olmam ki ezilendenim

Eşkıyalar etrafımı sarsalar

Ezenden olmam ki ezilendenim

Elbette ki ezenlerden olamazdı, çünkü halktan biriydi…

Saz da çalmasına rağmen bazı kaynaklar “kalem şairi” olarak gösterir.

Geçimini sağlamak amacıyla geldiği Sivas’ta Ruhsatî, Minhacî, Serdarî gibi âşıkların kitaplarıyla tanıştı ve özellikle Ruhsatî’nin etkisinde kalarak şiirler söyledi, usta malı şiirler de okudu. Oğlu Hüseyin’den başka Süleyman ve Mehmet Gürbüz adlı iki çırağı daha vardır. Demokrat Parti iktidarını yeren şiirlerinden dolayı kovuşturmaya da uğramıştır. 1974 yılında Ankara’da arkadaşlarıyla birlikte Halk Ozanları Kültür Derneğini kurdu. İş yeri bir süre derneğin merkezi olarak kullanıldı.

1974 yılında Kültür Bakanlığı tarafından açılan bir yarışmada, "Vurmayın Bir Daha" şiiri ile ikincilik ödülü kazandı. "Gelin Dostlar Bir Olalım" şiiri Feyzullah Çınar tarafından seslendirildi. "Değirmenin Postu Dar", "Elinde Şişe", "Mucur'da Tipide Kalanların Türküsü" türküleri Muzaffer Sarısözen tarafından Ali Gürbüz'den derlenerek TRT dağarcığına eklendi.

Yaşam öyküsü ve şiirleri çeşitli gazete, dergi,antoloji ve ansiklopedilerde yer aldı. 1996 yılında İnönü Üniversitesinde Selahattin Topbaş tarafından "Darendeli Âşık Ali Gürbüz" adıyla lisans tezi hazırlandı.

Şiirleri kitap olarak; "Darende Şairi Ali Gürbüz’den Deyişler" (1953; 7. basımı, Darendeli Şair Ali Gürbüz’ün Şiirve Deyişleri, (1963), "Günlümün ilhamları" (1961), "Halk Şairi Ali Gürbüz’ün Hayatı Yeni Deyişleri" (1960),"Bitsin Bu Çile"(1969), "Ata’ya Dilekçe" (1969), Âşık Ali Gürbüz, Şiirlerinden Seçmeler" (Âşık Matbaası, Ankara 1999) adlarıyla basıldı.

"Darendeli Şair Ali Gürbüz'ün Şiir ve Deyişleri", "Geycekli Âşık Hasan Nebioğlu Yeni Şiirleri","Seçme Karacaoğlan Şiirleri" Bütün Kitabevi, İstanbul 1955, Üç kitap bir arada.

Daha güzel ve mutlu bir yaşam isterken,dilerken, "Vurmayalım Bir Daha" diyordu.

Cahili yolundan şaşıranların

Vurgundan karnını şişirenlerin

Halkı birbirine düşürenlerin

Gülü olsa dermeyelim bir daha

"Gelin Dostlar Bir Olalım" diyen Ali Gürbüz, 5 Eylül 1980 tarihinde ülkemizin durumunu değerlendirirken de şöyle diyordu:

Şu güzelim vatan ne hale geldi
Güzel Allah bir Atatürk sal gayrı
İnsanlık kayboldu ahlar yükseldi
Güzel Allah bir Atatürk sal gayrı

Yunus Karaca âşıkları dile getirdiği şiirinde Ali Gürbüz'e de yer verir:

Darendeli Âşık Ali Gürbüz’ü,

Ahmet Kutsi Tecer, Âşık Hüzni’yi,

Şekip Şahadoğru, Âşık Hükmi’yi,

Saymadan olur mu, yazmasak olmaz.

Yazımı, Eskişehirli şair Halil Gürkan’ın ona yazmış olduğu şiirle bitirmek istiyorum.

Darendeli Ali Gürbüz'e Sesleniş

Ali Gürbüz derler bir ozan vardı,

Gönül sofrasında aştı o Gürbüz.

Vade doldu, ömrün sonuna erdi,

Dal gibi toprağa düştü o Gürbüz.

 

Ömür ikliminde karayel esti,

Ruhları okşayan nağmeyi kesti,

Ufuktan öteye bir akşamüstü,

Güneşle beraber aştı o Gürbüz.

 

Darende-Mığdı’nın açan gülüydü,

Takip ettiği yol Hakk’ın yoluydu,

Yüreğinde bitmez sevgi doluydu,

Sığmadı kabına, taştı o Gürbüz.

 

Âlimle âlimdi, arifle arif,

Kabaya kabaydı, zarife zarif,

Anlatması çok güç, yapılmaz tarif,

Gökte meleklere eşti o Gürbüz.

 

Bir gülüşü can bulmaya yeterdi,

O gülüşle gam, kasavet biterdi,

Her kusuru hoşgörüyle örterdi,

İnsana hizmette baştı o Gürbüz.

 

Örnekti herkese vakur haliyle,

Uzandı düşeni tuttu eliyle,

Her yaraya merhem oldu diliyle,

Başlar dayamaya döştü o Gürbüz.

 

Destan sata sata ülkeyi gezdi,

Dağarcık dolunca kendisi yazdı,

Güçsüzden yanaydı, zulmü sevmezdi,

Adalet yolunda koştu o Gürbüz.

 

Ozanlar içinde yeri yücede,

O’nu bulmak mümkün her bir hecede,

Mazlumun düştüğü ıssız gecede,

Yürek ferahlatan düştü o Gürbüz.

 

Onunla yaşadı örf, âdet, töre,

Şiirini duydu hemen her yöre,

Atadan aldığı ahlaka göre,

Gençliğin haline şaştı o Gürbüz.

 

Hızır gibi koştu nice düşküne,

Kılavuzluk etti yolda şaşkına,

Bütün insanlara barış aşkına,

Zeytin dalı sunan kuştu o Gürbüz.

 

Gününü yaşarken yarını gördü,

Yalanı hiç yoktu, sözünde durdu,

Haklının hakkını haklıya verdi,

Haksızın başına taştı o Gürbüz.

 

Tarlada oraktı, harmanda yaba,

Evlatlar içindi verdiği çaba,

Zeliş, Mehmet, Ahmet, Erol’a baba,

Emine Hanım’a eşti o Gürbüz.

 

Ayrılık acısı kor oldu tende,

Kalpler kan ağladı, tüm başlar önde,

Bırakıp gittiği matemli günde,

Gözlerden dökülen yaştı o Gürbüz.

 

Emir böyle, giden gelmez bilirim,

Gidenlerin yeri dolmaz bilirim,

Halil’im sevilen ölmez bilirim,

İyiydi, güzeldi, hoştu o Gürbüz.

 

KAYNAKÇA:

 

* İnternet kayıtları

* Geçmişten Günümüze Malatya Şairleri, H. Kavruk-M. Özer, Malatya Belediyesi Yayınları, Malatya 2006, s. 320

 
Toplam blog
: 38
: 621
Kayıt tarihi
: 03.12.12
 
 

1953 yılında Hekimhan-Ballıkaya (Mezirme) köyünde doğdu. Akçadağ İlköğretmen Okulunu 1972'de biti..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara