Şaka yapacak halimiz mi kaldı?

Geçtiğimiz Cuma günü “1 Nisan” idi… Bilirsiniz, her yıl “1 Nisan” günkü gazete sayfalarımızda güncel bir şaka yapar, sizleri biraz umutlandırır, terletir, şaşırtır ve sonra da o haberi yalanlayarak, kuzu kuzu eski halinize dönmenizi sağlardık ya? İşte bu yıl o şakaları yapacak halimizi bırakmadıkları için, bu ‘özel ve güzel günü’ kös kös oturup, normal işlerimizi yaparak, o tür şakaları da pas geçtik… 

Efendim; geçtiğimiz yıllardaki bir “1 Nisan Balığı” haberimiz şöyleydi: “Beypınarı’nda, Tam Yatağan ile Milas Sınırında Petrol Bulundu. (O zamanki) Milas Belediye Başkanı Fevzi Topuz ile Yatağan Belediye Başkanı H. Haşmet Işık, Petrol Kuyusunun Kendi Sınırlarında Olduğu İddiasıyla 30 Şubat Günü Petrol Kuyusu Başında Kavga Ederek, 31 Nisan’daki Sınır Tespit Keşfi İçin Hukuk Savaşı Başlattılar!..” demiş, dikkatsiz okuyucularımızı şaşırtmıştık. Bir başka şakamız şöyleydi: “Kazan Göleti ile Geyik Barajı’nda Balık Avlayan Vatandaşlar, Bu Göletlerde Timsah Gördüklerini Söylediler” dedik, bazı meraklıları aynı gün oralara koşturtmuştuk. Bir önceki yıl da; “Yatağan Festivaline Madonna ile Shakira Geliyor, Pınarbaşı’nda 31 Haziran’da Ortak Konser Verecekler!” demiş, milletin ağızlarının sularını akıtmıştık… Bu sene elimizi - kolumuzu kaldıramadık, zati içimizden de gelmedi. 

Peki neden? E biliyorsunuz ki; ülkenin gündeminden başımız dönüyor, gözlerimiz kararıyor!.. Tunus, Mısır, Libya ve Suriye karıştı… Ülkenin dört bir yanından cinayet ve tecavüz haberleri yağıyor… Nedim Şener’den sonra, Ahmet Şık’ın, daha basılmamış kitabı ile kendisi derdest edilip, gözaltına alındılar… Japon radyasyon bulutları tepemizde… Zekeriya Beyaz Hocamızın evi arandı, kendisi direkten döndü… Sayın Başbakan kadar güven duyduğumuz Özel Yetkili Savcı Zekeriya Öz bu görevinden alınıp, terfien pasif bir göreve atandı. Kılıçdaroğlu ise, böyle özel günlerde halden anlamıyordu ki ve şöyle diyordu: “Savcıların biri gider, biri gelir. Ama ‘Ben Ergenekon Davası Savcısıyım’ diyen Başbakan hâlâ oradaysa, hiçbir şey değişmez’ dedi… 

Ya Ahmet Hakan’a ne demeli? “Zekeriya Öz’ün görevden alınması, pasif göreve atanması filan, beni zerre kadar ilgilendirmiyor” diye yazdı. Ba ba baa… Zati bu gazeteci kısmı böyledir, nankör kedi seni!.. Bunların hepsini atacaksın içeri ki, memleket seçim sürecinde rahat bir nefes alsın, iktidarımız da “Durmak Yok, Yola Devam” sloganıyla memleketin âlî menfaatleri için çalışabilsin, değil mi? Ama olmuyor ki; hukukmuş, basın hürriyetiymiş, insan haklarıymış, AB’ymiş… derken, bunlara bir şey de denilemiyor ki? Hem şu “Başkanlık Sistemi” halk oylamasıyla bir gelsin var ya; görecekler günlerini!.. Babalarının şarap çanağını şa’apmaya az kaldı, azzz!… 

Bak gördünüz mü, durduk yerde benim ayranımı yine kabarttılar! Bu halde – amalde iken, ben nasıl 1 Nisan şakası düşünüp de, size yutturmaya çalışayım ki? Moralim sıfır, keyfim kaçık, hava açık, ama güneş ortalarda yok!.. Seçime gidiyoruz, ama seçimi bile konuşamıyor, partileri ve iktidarı tartışamıyoruz!.. Neyse, o önemli günü kaçırdık, ama size bir sırrımı açıklayayım: Ben kimselere söylemeden ‘Bağımsız’ milletvekili adayı oldum. Seçimden sonra iktidara geldiğimizde; memur, işçi, emekli, engelli, dul, yetim demeden, hepsinin maaşlarına hemen ve hiç kesintisiz “1.000 (Bin TL.)” zam vereceğim! İş bulamayanlara “9.00 TL Şanssız Vatandaşlık” maaşı bağlayacağım. Artık ülkede işsiz ve maaşsız kimse kalmayınca, bir derdimiz de olmayacağı için; sesi güzel ve biraz ritim kulağı olanları Milas / Selimiye – Dibekderesi’ne, MUZKAD-DER Başkanımız sayın Dursun Girgin’in yanında davul ve zurna kurslarına, bir kısmını da arazide top koşturmaya Afrika’ya göndereceğiz. Göreceksiniz ki; kısa sürede ülkemizde ne müzisyenler ve ne futbolcular yetişecek? Bunları İspanya, İngiltere ve İtalya gibi futbol delisi enayilere ihraç edip, dünyanın en zengin “G – 8 Ülkeleri” arasına biz de gireceğiz… 

Haa, nasıl iktidar olacağımı mı soruyorsunuz? Ondan kolay ne var; Milletvekili seçilince, iktidara hangi parti gelirse, Kubilay Uygun büyüğümüz gibi o partiye kapağı atar, kolayca iktidar olurum yahu, onu bilemeyecek ne var? Benim, o kırk parti değiştiren büyüklerimizden bir eksiğim mi var? ‘Üzüm üzüme bakarak kararır’ derler, siz hiç duymadınız mı?