- Kategori
- Aşk - Evlilik
Şakanın kaka olduğu vakit aşk...

Ben eşşeğim, ben eşşeğim, ben eşşeğim.... Bunu yüzlerce kez yazabilirim. Hakediyorum çünkü! Çünkü dünyanın en güzel şeyini kırdım, evrenin en nadide çiçeğini kopardım, en yüce anıtını ellerimle temellerine kadar indirdim. Evet, tahmin edebileceğiniz gibi dostlar, ben sevgilimi üzdüm bu gece...
İtiraf etmek istiyorum, hayatımda hiç bu kadar sevmemiştim, hiç bu kadar hissetmemiş, hiç ağlamamıştım. Kendi kendime yemin ettim "kuru" gecelerimde "beni ağlatan kadın, işte o kadın olacak, eminim!" demiştim. Ve işte o kadın geldi, hayatıma girdi. Şimdi aşkın doruğundayım sevgili dostlarım, seviyorum ve seviliyorum. Bir o kadar da iddialıyım ki hayatımda hiç böyle olmadım. Dedim ya dostlar, o kadın hayatıma girdi!!!
Ama ben naptım dersiniz? Bir saçma espri ile kadınımı üzdüm, bir boş laf ile onu kırdım ve kendimden soğuttum. Bu gece iyi geceler mesajı almadım dostlar, şimdi gecem nasıl iyi geçecek? Yarın belki de günaydın mesajı da alamayacağım, şimdi benim günüm nasıl aydın olsun? Sade bir şakaydı benimkisi, birazcık tebessüm ettirmek, günün yorgunluğunu unutturmak ve unutmak için bir latifeden ibaretti söylediğim... Bir an sohbetin arasına gizlenmiş eli bıçaklı bir terörist espri sevgimizi bıçakladı, aşkımıza bir çizik attı. Şimdi kanıyoruz, hem de ne kanamak!!! Sevgilimin yüreği kanıyor, benim gözlerim kan ağlıyor! Pusuya yatmış bir cümleydi benimkisi, durdu bekledi ve çıkıverdi ağzımdan, hiçbir gerçeği olmadan, sadece gülümsetmek için söylenmiş boş bir muhabbet...
O an hissettim bir yara aldığımızı, ama bilmem hatırlarmısınız, çocukken düşerdik heryerimizi parçalardık da sıcağı sıcağına anlamazdık ne olduğunu... Acısı sonradan çıkardı, kanardı, yanardı. İşte benimki de bu hesap, sonradan anladım ne büyük bir halt yediğimi... Biraz yorgunluktan uzaklaştırmak için yaptığım bir haddini aşmış gereksiz espri, bu gece sevdiğimin dilinden hayatımca duymayı arzuladığım kelimeleri öldürdü, bitirdi. Duyamadım, beni sevdiğini zoraki de olsa aldım ağzından, ama bir o kadar derinden ve isteksiz... Kırılmış kalbinin sokağından geçip, üzülmüş sesinin oradan dönüp benim muhitime geldi sevdiğinin ibaresi, ama içi boş geldi. Haklıydı, onu fazlasıyla kırdım, bu konumda güzel söz beklemek şöyle dursun, küfretse yeriydi. Ama o yine büyüklüğünü gösterdi ve affetti...
Ben belki de çocuğum. Belki de sadece onunla çocuğum. Normalde beni olgunluğumla tanırlar, konulara ağır yaklaşımımla bilirler, ciddiyeti severim ama eğlenceliyimdir de... Propaganda yapmayalım şimdi, zaten durum vahim, böyle bir adamın propagandasını yapmak ayıptır, günahtır, terbiyesizliktir!!! Şunu diyeyim; onun yanında birden kalbim kopuyor, içimi çocuksu bir heyecan kaplıyor. Ve yapılabilecek tüm güzellikleri yapmaya çalışıyorum. Ama bazen biraz fazla küçülüyorum ki; adına patavatsızlık dediğimiz bir boş boğazlık senfonisinin baş yazarı oluyorum. Hem besteliyor, hem çalıyorum. Yazık bana, tüh bana, vah bana, yuh bana!!! Artık büyümem lazım a dostlar, belki yaş 23 ama, onun yanında da büyümeliyim. Çünkü aşk dediğimiz düzende 1 yanlış tüm doğruları götürebiliyor. Aman diyorum sınıfta kalmayalım, yoksa okulu da bırakırım.
Bu gece bir şeyi bir daha anladım, dahası sevgilim hatırlattı. Şu kelimeleri gözyaşlarımla ıslatarak dinledim. Bana vur dedi, beni döv, onun yarası nasılsa geçer. Ama, dedi, söylediğin sözlerin yarası geçmiyor, kapanması zor oluyor. Nolur ağzından çıkanlara dikkat et. Çünkü söz ağızdan bir kez çıkar!!!
Dondum kaldım ve şunu dedim kendime: "Aşk dediğin stand-up değil be adam, aklını başına topla!!!" Ve şimdiden itibaren büyüyorum dostlar, sevdiğimi kaybetmedim ama fazlasıyla kırdım. Bana bu kadar değer veren bir meleği yıprattım, Allah'ın gazabı yakındır, beni nasıl biliyorsa öyle yapsın, hakediyorum!
Son söze gelelim sevgili dostlar, siz siz olun bana uymayın! Ama dilerim Allah'tan bu meleklerden bir tane de sizlere versin, bendekini de baki kılsın... Bana ağlatmayı öğreten bu biricik meleği son nefesimde de yanımda istiyorum. Bu yazıyı büyük ihtimal okumayacaktır, haberi bile olmayacaktır. Ama sizin önünüzde tekrar yalvarıyorum, onu üzmemek adına elimden geleni yapacağıma söz veriyorum, af diliyorum ve güzel günlere elele gitmeyi temenni ediyorum, çünkü hakkaten seviyorum!!!
Son not; sevdiği için yalvaran ve savaşan adam aciz değildir, esas aciz olan sevdiğini söyleyemeyendir.
Esen kalın dostlar...