- Kategori
- Mizah
Salon çocukları

Düğün salonları, malumunuz hepimiz biliriz; bir pist gerisinde küçük çaplı orkestra, sahnenin sağında yada solunda içinde kola fanta yada su olan iki bardakla gelin damat masası.
Düğün saati gelir. Kız erkek tarafı gelmeye başlar, özellikle sahneye yakın yerde masa seçilir. E yoksa kim nasıl oynuyor, nasıl izlenir uzaktan? Yakından bakıp analiz etmek gerekir olayı ki düğün sonrası konuşacak malzeme olsun. Derken sarkıcı anons edilir ve solanda bir şak şak kopar, hadi bir oyun bir halay havası. Bunlar klasik bilindik şeylerdir. Bu salonlarda en çok ortada dolaşıp duran, koşturan ufak sevimli çocuklardır ama bunlardan bazıları -özellikle mi yapıyorlar anlamam sevimsizleştirmeye çalışılır; küçük gelinler, damatlar, abiye elbiseler ah ne fena! Nedir yani çocukları bu hale getirme cabası, bırak çocukları çocuk gibi giyinsin öle giyinince de ne oluyor yani, küçük cüce insan haline geliyorlar e çocuk müsameresi de değil ki yani.
Çocuk aslında feci bir olaydır düğünlerde. Oynamaya çalışırsın gelir çekiştirir, halayın sonunda kapar elini serce parmağını, onun parmağını daha küçük olan, deveden cüceye misali sıralanırsın. Bide ara ara anos edilir “lütfen çocuklarımızı pistten alalım” derki evlere şenlik.
Bu düğünler de çocuk olayına bir çözümüm var aslında ama salon sahibine maliyet getirir. Salondan açılan bir odayı çocuk odası yapacaksın, koyacaksın oyuncakları oynasın dursunlar, anne babalar da rahatça eğlensin. Yok yok ama rahat edemeyiz öle onları orada bırakmaya ne yapıyor, nasıl diye merak eder dururuz içimiz rahat etmez en iyisi halayın sonuna geçip serçe parmağı çocuğa teslim etmek ....