Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Haziran '12

 
Kategori
Siyaset
 

Şamil Tayyar'ın yazısına dair

Şamil Tayyar'ın yazısına dair
 

Sayın Milletvekili Şamil Tayyar'ın 11 Haziran tarihli yazısı şifrelerle dolu. Daha önce kitaplarında şifreleri, örgütleri çözen yazar, bu yazısında  bir çok hatırlatmada bulunmuş. İşin en enteresanı ise geçmişte sık sık celallenen sayın vekilim durulmuş görünüyor.. Gelin yazıyı irdeleyelim.

1-Aslında yazının zamanı çok manidar. Özel Yetkilerin kısıtlanacağı kanun taslağıyla ilgili çalışmaların sürdüğü sırada böyle bir yazının kaleme alınması "tamam Mit Müsteşarı hamlesi fazlaydı ama pire yüzünden yorgan yakmayalım" mantığını yerleştirmeye çalışmış. Cemaatin En etkili kalemlerinden Hüseyin Gülerce'nin "Maalesef bir savcının, özensiz, hatta biraz güç bende tavrıyla attığı adımın getirdiği bir kavşaktayız" sözüne atıfta bulunulmuş ve bu yönde serzenişte bulunan Başbakan'a "haklılığı" teslim edilmiş.

Burada sorulması gereken "Acaba Mit Müsteşarına Başbakan sahip çıkmasaydı ve Mit Müsteşarı şu an da tutuklu olsaydı Cemaatin dolayısıyla Şamil Tayyar'ın, Hüseyin Gülerce'nin tavrı bu mu olacaktı? Yoksa  bugün, Başbakan'a aba altından gösterilen sopanın haklılığı mı dillendirilecekti?

2-Şamil Tayyar ya Başbakan'a ulaşamamış, diğer bir değişle Başbakan köprüleri attığı için kendisini dinlememiş, ya da kamuoyunda " ileri giden savcılar bu işi bilerek ya da bilmeyerek yanlış yaptı, Cemaatte bunu tasvip etmiyor"  fikrini oluşturmak için bir yazı kaleme almış.

3- Ortada bir sorun olduğu itirafını! yaparak, cemaat - AK Parti birlikteliğinin nereden nereye geldiğini ve bu sayede Ülkenin bir çok problemden sıyrıldığını hatırlatmış. Bu aslında ayrılmak istemeyen bir arkadaşın diğerine geçmiş güzel günleri hatırlatmasına benziyor. "Ne güzel günler geçirmiştik hatırlasana"  kategorisindeki bu hatırlatmanın Başbakan'da vefa duygusu uyandırması amaçlanmış!

4-Başbakan'ın din hassasiyeti nedeniyle; cemaatin dini yaygınlaştırarak terörü önlemede büyük bir köşe taşı olduğunu ve hatta bu yüzden dershane ve yurtlarının terör örgütünün hedefi haline geldiğini belirtmiş.

5-Sayın Milletvekili kamu görevlilerini, emniyet ve savcıları da kendince kötülemeyi ihmal etmemiş. -savcılara, diğer kamu görevlilerine karşı bu gücü nereden aldığı bilinmez!-,  aralarında hainlerin bile bulunacağını ima edip "istisnalar kaideyi bozmasın" talebinde bulunmuş.

6-Bu birlikteliğin, istemeyenler tarafından gösterilen çabalar sonucu yara almasının doğal olduğu belirtilip, "herşeye rağmen testiyi kırmadan yola devam etmek lazım, testi kırıldıktan sonra  onarılsa bile su sızıntısı önlenemez" denilerek bana göre bir sonraki seçimler hatırlatılmış.

Cemaat, Özel Yetkili Mahkemelere sahip çıkarken bu işi kendi gücüne sahip çıkmak adına mı yoksa demokrasi adına mı yapıyor orası meçhul.  Belki onlara  sorsanız "Ne alakası var" diyecekler ancak Ak Parti-Cemaat ilişkisindeki gönül köprülerinin atılmasına sebep olarak  savcıların girişimleri gösteriliyorsa buradan bir bir anlam çıkarmanız doğal sonuç olur.

Başbakan bu kanun değişikliğinde geri adım atar mı bilinmez ancak buraya kadar yaşanan süreçte bazı yükü fazla gelenler yüzünden, haklıyken haksız konuma düşen Cemaatin yara alacağı kesin. Şimdi düşünüp "galiba hatalar yaptık" demesi gereken, bazı kamu görevlileri kadar, her davada ortaya zıplayıp haklı haksız demeden antipati toplayan sayın vekil dahil bazı yazar ve medya mensuplarının da, şapkalarını önlerine koyup düşünme zamanı çoktan geldi de geçiyor. Din ve Devlet adına çok iyi işler yapan Cemaati bu şekilde yaralamaya hakları olmadığını anlamaları artık şart olmuştur. Aksi taktirde "ne güzel günlerdi" diye daha çok yazı yazmak zorunda kalacaklar.

 
Toplam blog
: 164
: 672
Kayıt tarihi
: 21.10.10
 
 

İnşaat Mühendisiyim, olaylara anlık değil öncesi ve sonrasıyla bakmaya çaba gösteririm. Dağ havas..