Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Eylül '08

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Samur ve ayı!

Samur ve ayı!
 

İrish Guards;362 sene sonra bu güzel dengeyi yakalayabilmiş! www.stern. de


Bakkimkene (Buckingham) adlı şaşalı sarayı herkes tanır!

“O ülke topraklarında güneş batmaz!”

Derlerdi; çok eskiden.

Batmaz: Sözcüğünün ne anlama geldiğini, yeni fark ediyorum!

Güneş artık, bu ülkede de yatmaya gidiyor.

Gece karanlığıyla tanışmak onlara da nasip olunca; halkını aydınlatmak için, dünyadaki çıraları yakmaktan başka çıkar yol bulamıyorlar!

Meziyetleri saymakla bitmeyen, sevgi dolu asil bir millet!

Dünya onların dilini konuşuyor! Yetmiyor!

Her savaş tezgâhında renkli renkli bezler dokuyorlar!

Tabii ki kanayan yaraları sarmak için!

Sınırsız hayvan sevgisi; paha biçilmez boyutlarda. Adaletini temsil edenlerin cüppe yakaları pösteki ile süslenmiş!

Pösteki ne biçim bir sözcük! Lortlara yakışır mı?

Kürk denir onun adına; Lordun yakasını süsleme şerefine nail olmuşun adı neydi Yarabbi? Samur! Adı samur olmalı! Olsa, olmasa ne fark eder?

Sevimli talihsiz varlığın“Ye kürkümü ye Sayın Lordum” dediğini, kim duymuş olabilir?

Samurdan gayrı; ayı da postunu kaptırmış, asillere!

Şikâyet edip duruyor, askerin başına örtü olmak istemiyor!

Hâlbuki bu milletin ordusu siyah ayıları baş tacı etmek istiyor, kırmızı üniformaya da bir güzel yakışıyor!

Ayı yine de ayılığını yapıyor; ne olacak ayı işte! “Yetişin a dostlar, bizim kökümüzü kurutuyorlar, ipeksi kıllarımız bize lazım, şapka olmak istemiyoruz” diye haykırıyorlar! “ Kaba, kara ayı sen de!”

Ne olacak şimdi? Medya kokuyu almış, işsiz güçsüz hayvan severler; zaten mızıkçılık yapmak için bahane arayıp duruyorlar.

Bakkimkene sarayına teklifler yağıyor, çözümler sunuluyor! Laf olsun diye pelüşten yapılanlar deneniyor; nafile, yağmuru eksik olmayan ülkede, yağmurdan ıslanan ağırlaşan, şekli biçimsiz şapkalar altında ıslık sıçanına dönüyor, kapıda nöbet tutanlar!

Anlayacağınız; başı ayılarla büyük dertte bu ülkenin! Ve part time dostlarının!

Ayı yaşlı olabilir, kan kaybetmiş olabilir! Küçümsenmemeli! Şakayı sevmez çünkü! Herkesten fazla iri, gizli aşikâr nükleer pançakları var!

Kene küçük; kan emiyor! Adamı hasta ediyor!

Şu anda bir köydeyim, interneti yok ama çanaklar sayesinde dünya televizyonlarını izleme imkânım var! Gürcistan konusu gündemde, bu ülkenin adını kullanarak hesaplaşıyorlar! Çıkarlar listesinde geri plana düşmemek için “Ambargo” kelimesini ağızlarından düşürmüyorlar! Avrupalı silahşorlar!

Rengârenk ayıların ülkesi “Ambargo dolmasını” havyarla bile yemeği tercih etmiyor!

Rusya’nın su gibi Almanca konuşan, çok şık giyinmiş ataşesini, Avrupalı sözcüler sözüm ona “Annewill” adlı programda sözleriyle kıskaca alıyorlar!

Wladimir Kotonek hazırlıklı! “40 yıldır Avrupa’yı kışın biz ısıtıyoruz! Şimdiye kadar musluğu kapatmadık! Korkmanıza gerek yok! Biz ne Roma imparatorluğu ne de Nazi modeli bir ülkeyiz! Bizi rahatsız eden unsurların başında Amerika’nın Nato’yu siper ederek, sınırlarımızı abluka altına almak istemesi ve Hazar denizindeki cevherlerin ağzının suyunu fazlasıyla akıtmasıdır.

Bize lâyık gördüğünüz “Demir perde, soğuk savaş yanlısı” gibi yakıştırmaları artık bir kenara koyun. Karşınızda, seksenli doksanlı yılların hasta titrek adamı yok!” ( Gorbatschow? Yelzin? Kimi kastetti acaba?)

Egon Bahr Almanya için konuşuyor “Rusya Gürcistan’ın iç işlerine burnunu sokamaz, keyfine göre özgürlük dağıtamaz, tanklarınızı geriye çekin”

Kotenek sakince “Kosova” özgür buna kim karar verdi diye soruyor!

Benim o anda aklıma neler, neler gelmiyor!

“Tencere ….. kara! – Hadi oradan seninki benden kara!”

Lüksemburg’un Başbakanı Jean Claude Junker: “Ben Rusya korkusuyla büyüdüm, çocuklarımız torunlarımız bu korkuyu tatmamalı” tezini savunuyor!

Gürcistan, Ukrayna kimin umurunda? Ukrayna’nın yüreğinin yarısı kızıl, yarısı portakalımsı NATO mavisi! Kararsızlar! Yaşlı, günden güne fakirleşen Avrupa ve ona akıl verenler farklı elementlerin peşinde! “Kılıç kalkan oynasınlar, belki kazara ellerini kollarını kaybederler biz de hazıra konarız” ümitleri taşıyorlar!

Bizim Lozan’ımız; onu destekleyen ve tamamlayan Montrö sözleşmemiz var.

Kimin için ne uğruna kor ateşleri yalın elle mangaldan çıkarmak isteyelim ki!

Gönlümüzde: Aslan, Kartal, Kanarya yatıyor! İyi niyetli seveceniz!

Ayının postuna bürünmek, kafamıza takmak gibi takıntılarımız yok çok şükür!

Başkalarının çıkar seline kapılmadan, biz kendi çıkarlarımızı koruyalım yeter!

Beni kara ayının zifiri talihi ve mağdur samurun akıbeti ilgilendiriyor!

Bizim tencereler kanla sulanmış topraklarla ovuldu!

Bakkimkene! Seninki yüzyıllardır kara! Adam gibi bir şapka tak başına!

3.Eylül.2008 İnternetsiz Çanaklıköy

Tarafsız kalmanın ve olmanın zorluğu; taraf tutmanın verdiği güven! Hâkimler, hakemler mesai saatlerinde kayıtsız şartsız tarafsız olmalıdırlar! Bu tür meslekler taraf tutmayı kaldırmaz! Faturası çok ağır olur! Allah onları şaşırtmasın!

Resim hakkında bilgiler:

İrish Guards, Nöbet tutan askerler:

Martyn Walters (21 yaşında) Boy şapkasız 2.20- şapkalı 2.74 yağmurlu günlerde, kulübeye sığmadığı için nöbet tutmuyor!

Matthew Else (25 yaşında) Boy şapkasız 1.57 Walters'in mesai arkadaşı.

 
Toplam blog
: 584
: 853
Kayıt tarihi
: 01.03.07
 
 

Dinleyenin olmadığı yerde anlatmanın önemi! Nasıl YAZAN oldum. 'Yalnız doğar, yalnız göçer' eskile..