- Kategori
- Şiir
Sana...
Sana yazıyorum, uzaklardaki sana…
Beni sensiz bırakan sana…
İçimin yangınlarını çoğaltan sana…
Bıkmadan, usanmadan acılarımı göğüslemek zorunda kalışımı en iyi bilen sana…
Ellerinden tutmaya, gözlerine bakmaya doyamadığım sana…
Bir hançer gibi yüreğimi yerinden söküp, yüreğine katan sana…
Özleminle her gün dağlanan ciğerime bir damla su serpmeyen sana…
Duyuyor musun yüreğimin haykırışlarını deli yar?
Okuyacak mısın gözlerimden yaşlarla döktüğüm bu satırları tek tek?
İçin sızlayacak mı mesela?
Gözlerinin önünde bir an olsun belirecek miyim acep?
Ellerin ellerimi arayacak mı?
Çaresizliğin girdabında yitip gidecek mi gözlerin bana bakarken yoksa?
Aslında sen yoksun değil mi?
Deli deli bakan gözlerin,
Dokunduğunda içimi titreten ellerin de yok?
Peki, ne gerçek o zaman?
Ezelden beri var olan yalnızlığım mı?
Yani sen hiç olmadın mı?
Canımı hiç yakmadın mı?
Beni benden almadın mı?
Yüreğim ellerinde yitip gitmedin mi?
Yanmadım mı, yanmadık mı?
Duvarları yumruklayıp, çaresizliğimize ağlamadık mı?
Bıkmadan, usanmadan sevgimizi haykırmadık mı birbirimize?
Her yıkılışımızda, yüreklerimizden alıp gücü kuvveti;
Haykırmadık mı bu şerefsiz dünyaya varlığımızı!
İsyanlarımız, çığlıklarımız göğü delip geçmedi mi sonsuz boşluğa?
Engin denizlerin yamacında, sımsıkı sarılmadı mı bedenlerimiz?
Birlikte tatmadık mı çılgınlığın en doyumsuz anlarını?
Bizim de hayallerimizi süslemedi mi mutlu bir yuva,
Bahçesinde oynayan, mutluluk sarhoşu olmuş, sevgiye doymuş çocuklar?
Masmavi bir dünya, kırmızı karanfiller,
Ve dağ çiçekleri,
Ve reyhan,
Ve yitip giden anılarımız…
Hiç olmadı mı?
Olmadı…
Olmadın…
Yoktun…
Kocaman bir yalandın belki…
Ama ben yine de, bir gün gerçek olabilme ihtimalini sevdim!
Bekledim…
Bekliyorum…