Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

29 Mayıs '09

 
Kategori
Deneme
 

Yaşlanan çocukluklar

Yaşlanan çocukluklar
 

Güneydoğu'da çocuk olmak...


Ağıtların yükseldiği, acıların, halaylara gölge düşürdüğü bir coğrafyanın; allı pullu kına gecelerinde kalmış bir yürek çırpıntısıdır çocukluğumuz...

Ellerinde, birbirinden güzel kına motifleriyle çefiyeli kadınlar, hızmalı gelinler... Sürmeli bakışlar altında gizlenmiş yağmur yüklü bulutlar...

Kapkara bir keleşe kurban gitmiş kara yazgılar... Uçurum kıyısında asılı kalmış ala yazmalar... Dilek ağaçları ve adaklar... Susturulmuş sevdalar eşliğinde söylenen türküler, yarım kalmış şiirler... Bir köşede boynu bükük, boyalı şekerini yeme çabasındaki çocuğun bakışlarındaki masumiyet kadar saf ve temiz aşklar... Verilmiş sözler, yeminler...

Bir ses duyulur inceden inceye... Hepsi birbirine benzer nice yitirilmiş yaşamla dolu kırmızı toprakların ezgisidir bu çınlayan ses... Duyulur çok uzaklardan ve bir o kadar da yakından... "Oy oy lımın, xeribe lımın..." der ciğeri dağlarcasına...

Yastık altı yapılmış hayaller ve idama mahkum umutlarla süslüdür uzaklardaki reyhan kokulu dağ etekleri... Keklikler uçuşur, ceylanlar korkarak kaçar alabildiğince uzaklara...

Fırat coşar... Aldığı canların sayısıyla daha bir heybetlenir adeta...

Kaderleri mavi önlüklerin yakalarına iliştirilmiş, körpe kızlar geçer mayın tarlalarından... Ölüm duygusuna alışmış küçük bedenlerin hayatla ilk mücadelesi değildir bu zorlu okul yolculuğu; son da olmayacaktır... Zira hayatın her merhalesi ayrı bir mayın patlamasıdır onlar için... Ve her bir patlamada yüreklerin bir parçası kurban gider...

Yaşanmamış, eksik kalmış, yitirilmiş, hatta paramparça olmuş oyunlar, oyuncaklar... Yaşlanmış, vakti geçmiş, mazide kalmış çocukluklar...

Elma şekeri tadında kırmızı, rengarenk uçurtmalarla dolu mavi bir gökyüzü ve alabildiğince özgür yaşanılabilen yıllar, umutla beklenir yine de...

Çocuklar doğar, adları "umut" olur... Her bir umut, bir kuşun kanadına takılır ve yükselir semaya doğru... Çoğalır, sığmaz enginliklere... Yağmur olup yağar bin yıllık bereketli topraklara... Umut tohumları ekilir, umut yağmurlarıyla sulanır... Herşeye rağmen, umut filizleri boy verir yağan yağmurun ardından... Ve böyle sürüp gider...

Yaşlanan çocukluğumuz ise, yastık altlarında ölümü bekler... Titreyen elleri, kanı çekilmiş damarları, çöken gözleri ve bakışlarındaki hüzün dağlarıyla...

 
Toplam blog
: 20
: 1095
Kayıt tarihi
: 18.09.08
 
 

"Hayat mı çok acımasız, yoksa insanlar mı diye düşünürken henüz toy zamanlarımda, aslında tüm zaliml..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara