Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

06 Ocak '08

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Sanat mı? Hangi sanat? (6) (devam ediyor)

Sanat mı? Hangi sanat? (6) (devam ediyor)
 

Modern sanat anlayışının üzerine oturdugu ikinci temel özellik “yansıma ve misyon” olarak tanımlanabilir. 

Diger bir anlatımla sanatçı içinde yaşadıgı toplumsal koşullar altında konusunu seçecek, bir eleştiri ya da övgüyü içeren bir biçimde bunu ürününde yansıtacaktır. 

Ancak kapitalizmin vardıgı aşamada giderek artan gerilim ve çatışmalar bir taraftan “gerçekligin parçalanması” olgusunu gündeme getirmekte, diger taraftan bu çatışma ve gerilim içindeki sanatçının misyonunu tartışmaya açmaktadır. 

Bir kısım sanatçılar avant-garde sanat anlayışı ile devrimci tutuma ait misyonu örtüştürerek yeni bir açılımın öncüsü olmuşlardır. (örn;Aragon ve Nazım’da oldugu gibi) Bu durum sanatçı kimdir sorusu üzerindeki tartışmalara daha bir yogunluk kazandırmıştır. Bunlardan en ünlüsü Kandinsky ile konstrüktivistler arasında olanıdır. 

Bilindigi üzere konstrüktivistler, sanatın toplum için ve devrimci bir nitelik taşıması gerektigi ortak paydasında görüş taşıyanların platformudur. Onlara göre sanatçının temel misyonu budur. 

Modern resmin büyük ustalarından Kandinsky’e göre ise; sanatçı birinci olarak eserinde bir yaratıcı yetenek ortaya koymak zorundadır. İkinci olarak ise sanatçı bunu yaparken elbette her insan gibi duygu, düşünce ve degişik oluşumlardan meydana gelen bir çevresel ag içindedir ve onun izlerini eserine yansıtacaktır. Üçüncü olarak bu çerçeve içinde yaratıcı özelligini harekete geçirerek ve onu materyali olarak kullanmak durumundadır. Ama ona göre en önemli nokta “misyon ile yaratıcı” özelligin nasıl bagdaştırıldıgıdır. Kandinsky’e göre bu ancak ve ancak “sınırsız bir özgürlük” içinde gerçekleştirilebilirse sanattan söz edilebilir, aksi taktirde sanatın dogası ortadan kalkar ve özgünlük kaybolur. 

Modern sanatın üçüncü özelligi ise kısaca kültürün ve sanat ürünlerinin “metalaşması” na ait olanıyla ilgilidir. Kapitalizmin artan dinamizmi metalaşma sürecini de hızlandırmış, kapsam ve içerigini genişletmiş, bu genişleme sanat ürünlerini de kapsamı içine almıştır.Sanatta sözü edilen “yaratıcı yıkıcılık” sürecinin hızlanması da bu gelişmelere bir paralellik izlemektedir. Neredeyse artık yaratıcı yıkıcılık içermeyen bir eserin, özgünlük kapsamına alınmayacak derecede yadsınma noktalarına varılmış gibidir. 

Sonuncu ve dördüncü özellik ya da öncül ise, modern sanatın “seçkinci olması” sayılabilir. Zira modern sanata göre, sanatçı eserini ortaya koyarken formlarla içeriklerle oynayarak çok boyutlu, karmaşık ve kapsamlı bir gerçekligi kendi algısı içinde yorumlayacak ve sanatsal faaliyetini böyle sürdürecektir. Eger mevcut gelişmeler gerçekligin kendisini zaten karmaşık hale getirmişse, dogal olarak sanatçının sözünü ettigimiz nedenlerle eserindeki soyutlama düzeyi de daha da artacaktır. İşte bu nokta izleyici ile karşı karşıya gelen sanatsal ürün hakkında izleyicinin bir yorumda bulunabilmesi, ancak o izleyicinin konu hakkında bir ön bilgi ya da fikir sahibi olmasını zorunlu kılacaktır. Bu durum da sanatta gelinen noktanın bir "seçkincilik" olgusu ile karşı karşıya oldugunun habercisidir. (Bu konuda Picasso’nun Guernica’sı iyi bir örnektir.) 

Görülecegi üzere modern sanat anlayışı, bir bakıma “sanatın tüketilememesi” gerçegini gündeme getirmiştir. Zira modern sanatın estetik zevkine varabilmek için sanat ya da kültür tüketicisinin de belli bir bilinç ve birikim düzeyine sahip olması kaçınılmaz görünmektedir. 

Neredeyse sanatın bu dayatmasının, insanın düzeyinin yükselmesi için bir katalizör görevi görecegi gibi etik bir olumluluk olarak ta nitelendirilmiştir. 

Devam edecek... 

 
Toplam blog
: 88
: 1115
Kayıt tarihi
: 09.01.07
 
 

Ankara SBF'yi bitirdim. Öğrencilik yıllarında gazetecilik, sonrasında uzun yıllar özel sektörde ü..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara