- Kategori
- Ben Bildiriyorum
Sanat ve demokrasi
Bu iki yaşamsal kavramı tanımadan, aralarındaki ilişkiyi sağlıklı bir şekilde yorumlayamayız. Öncelikle onları tanıyalım:
19. yy sonlarına doğru Avrupa' da sağlıklı bir sanat felsefesi oluştu. Sanat, estetik içinde yorumlanarak, onun toplum için içerdiği önem kuramlarla saptandı. Bu gayretlere rağmen, Dünyadaki tüm ülkelerin sanattan yeterince yararlandıklarını söyleyemeyiz. Dilerseniz, konuya biraz daha yaklaşarak: "Sanat ne işe yarar"? diye soralım. Neredeyse tüm algıların çikarlara yöneldiği günümüzde böyle bir soruyu yadırgamayacağınızı umarım. Sanat, doğrudan bilgilendirmeyi hedef almaz. Yarattığı sanal hayat içinde bizleri de sürükleyerek etkiler. Bu etkileşim sürdükçe kişilerin davranışlarında (bilinç dışı) gelişmeler olur. Onlar, hangi sanatçıdan etkilendiklerini çoktan unutmuşlardır fakat, yeni bir kimlik kazanmışlardır. Bu kimlik, bağımsız düşünme, özgüven, başkalarından etkilenmeme, kendi kendine karar verebilme gibi nitelikleri içerir. Sanat, demokrasinin işlemesi için zorunlu olan nitelikli insanı oluşturur. İnsan zekâsı sanat sayesinde gerçek kapasitesine ulaşabilir. Farklı seçenekler arasından en doğruyu ancak onun rehberliği ile ayırabiliriz. Sanat, bu yaşamsal katkıları, kendilerine "sanatçı" denilen doğuştan yetenekli çağın ilerisinde yaşayan ayrıcalıklı önder kişilerle gerçekleştirir.
Demokrasi: Toplumun kendi kendini, kendi iradesi doğrultusunda yönetmesi olarak tanımlanabilir. Bilindiği gibi demokrasiler bireylere yönetimi belirleme sorumluluğunu yüklemiştir. Demokrasilerin geniş katılımı, çok sesliliği getirmesi, yaratıcı düşünceye verilen önemi gösterir. Bireylerin demokratik sistem içinde görevlerini başarı ile yapabilmeleri donanımı gerektirir. Bu donanımlardan en etkilisi bireylerin özgür iradelerini yansıtabilmeleridir. Demokrasi en az kusuru olan bir sistem olarak toplumun ortak değerlerini korudukca yaşar. Bencillikten arınmış geniş düşünebilen, günü yaşarken geleceğin planlarını yapabilen nitelikli insan ister. Çağdaş yaşamın tüm nimetlerinden yararlanma konusunda demokrasinin sanatı rehber edinmesi, koruması gözetmesi gerekir.
Görülüyor ki; Bu iki kavram birbirlerini tamamlıyorlar. Sanat, sürekli yaşamın fikir ve duygu öncülüğünü; Demokrasi ise, bu hazinenin hayata geçirilmesini sağlıyor. Uygar yönetimler bu duyarlı dengeye saygılı iken, geri kalmış ülkeler iki kavramı da yozlaştırmaktalar.
84 yıl geçmesine rağmen demokraside halen eksiklerimiz varsa; Bunun nedenini, her türlü olumsuzluklara rağmen, yaratıcısından aldığı güç ve ilhamla üretimlerine devam eden sanatçılara kayıtsız kalmamızda arayalım...