Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Eylül '09

 
Kategori
Sanat Tarihi
 

Sanat ve sanatçılar 1

Sanat ve sanatçılar 1
 

rubens


Bedrettin Cömert’in dilimize kazandırdığı E.H. Gombrich’in eseri olan Sanatın Öyküsü, tam anlamıyla sanat hakkında yazılmış en iyi kitapların başında gelmektedir. Bu nedenle, internet ortamında yazılı olarak bulunmayan eserin bazı bölümlerini bu yazı dizisinde sizlerle paylaşmak istiyorum.

“ Sanat” adı verilen bir şey yoktur aslında, yanlızca sanatçılar vardır; yani bir zamanlar renkli toprakla bir mağaranın duvarına becerebildiklerince bizon resimleri çiziktiren, bugünse boya satın alıp reklam afişleri yapan ve yüzyıllardan beri daha çok başka şeyler üreten insanlar. Tüm bu etkinlikleri sanat diye tanımlamakta hiçbir sakınca yok, yeter ki bu sözcüğün yer ve zamana göre birbirinden değişik anlamlara gelebileceği unutulmasın ve günümüzde neredeyse bir korkuluk veya tapınç aracı haline gelen ve büyük S ile başlayan Sanat’ın var olmadığının bilincinde olunsun. Bir sanatçıyı, ona göre güzel olmasına karşın, yaptığının sanat olmadığını söyleyerek, yıkıma sürükleyebilirsiniz. Aynı biçimde, bir tabloyu güzel bulan herhangi bir kimsenin, bu tabloda Sanat değil de başka bir şey sözkonusu olduğu söylenerek, kafası pekâlâ karıştırılabilir.
Bir tablo veya bir heykelden tat almanın yanlış yolları olduğuna gerçekten inanmıyorum. Birisinin manzara hoşuna gidebilir, çünkü ona evini anımsatabilir. Buna kimsenin bir diyeceği olamaz. Bir tablo gördüğümüzde, tepkilerimizi etkileyebilecek sayısız şeyler gelir hepimizin aklına. Bu anımsamalar, gördüğümüzden tat almamıza katkıda bulunduğu sürece, endişelenecek bir şey yok demektir. Ama ne zaman ki, pek de önemli olmayan bir anımsama bir önyargıya dönüşür, ne zaman ki dağı konu alan övülesi bir tablodan sırf dağcılığı sevmediğimiz için güdüsel olarak uzaklaşırız, işte o zaman tadabileceğimiz bir hazzı engelleyen bu karşı oluşun nedenlerini kafamızda araştırmamız gerekir. Çünkü bu durumda bir sanat yapıtından tat almayı önleyen yanlış nedenler var demektir.

<ımg height="250" alt="" src="http://lh5.ggpht.com/_lj-a2SX2upM/SrNQcJOpIxI/AAAAAAAAA-c/KdgcfUMl3us/s400/02_durer_mother.jpg" width="176">

(Resim-2) Dürer'in annesi. 1514

Birçokları, gerçeklikte görmekten hoşlandıkları şeyleri tablolarda da görmek isterler. Elbette çok doğal bir yeğlemedir bu. Doğanın güzelliği hepimizin hoşuna gider ve bunu yapıtlarında koruyan, dolayısıyla bizim beğenimizden yakınmayan sanatçılara sevecenlik duyarız. Büyük Felemenk ressamı Rubens, küçük oğlunun resmini yaparken (Resim-1), oğlunun güzelliği ile övünç duyuyordu ve ona bizim de hayran kalmamızı istiyordu. Ama hoşa giden ve etkileyici konulara duyulan bu eğilim, eğer bizi, daha az çekici konuları yadsımaya sürüklerse, bu durum, gerçekten önümüzü kapatabilir. Büyük Alman ressamı Albrecht Dürer de annesinin resmini (Resim-2), kukusuz Rubens’in tombul yavrucağına duyduğu eş bir sevgiyle çizmiştir. Yaşlı kadının ve onun eriyip gitmekte olan yaşamının gerçekçi çizimi bizi belki etkileyip itebilir, ama bu ilk tiksinti duygusunu yendiğimiz takdirde, resim yeterince katkıda bulunacaktır bize, çünkü Dürer’in bu çizimi, acımazsız içtenliği ile görkemli bir yapıttır.

Bir tablonun güzelliği, onun konusunun güzelliğinden gelmez.

Sanat ve Sanatçılar 1

 
Toplam blog
: 106
: 4561
Kayıt tarihi
: 28.03.09
 
 

Ayhan Demiral ..