Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Ekim '08

 
Kategori
Blog
 

Sansürlenen sadece bloglarımız mı?

Sansürlenen sadece bloglarımız mı?
 

img.blogcu.com/uploads/nasliname_sansur.gif



Burası benim evim. Yaklaşık 3 ay olmuş taşınalı. Bir güzel yerleşmişim, emek vermişim, varolanların yerlerini değiştirip yeni yeni eşyalar yerleştirmişim, bir sürü misafir ağırlamışım, kimisinde bir kahve içimlik, kimisinde uzun sohbetler eşliğinde kendiminki gibi bir sürü eve misafir edilmişim. Yaşayıp gidiyorum işte böyle kendimce. Derken birgün evime geliyorum, anahtarımı kilide takıyorum ama dönmüyor. Kapı açılmıyor bir türlü. Pek beceriksizim ya bu konularda, söylene söylene birkaç kere daha deniyorum ama yok, her yer kapı duvar. Kendi evime giremiyorum. Sonra kapının altında bir zarf buluyorum. Ve içinde hiçbir açıklama olmadan “artık evime giremeyeceğim” yazıyor. Hiçbir şey anlamadığım için şaşkınlıkla sağa sola, arkadaşlarıma danışıyorum ve onlarında aynı durumdan muzdarip olduğunu öğreniyorum; kimse evine giremiyor. Sonradan “birkaç kişinin vermiş olduğu rahatsızlıktan ötürü” evlerimize alınmadığımız haberi ulaşıyor bizlere. Evet evet sadece “birkaç kişinin hatası” herkese mal ediliyor. Burada mantık nerede?

Kapının kilidini değiştirip, camı kırıp, arka bahçeden dolanıp evime tekrar girebilir, misafirlerimi, arkadaşlarımı bu şekilde konuk edebilirim. Ya da pılımı pırtımı toplayıp başka bir adrese taşınabilirim elbette. Bunlar olası çözümler. Ama çözüm dediğin bir sorun karşısında üretilmez mi? Burada bir sorun olduğu belli ama sorun ben değilsem, benden kaynaklanmıyorsa neden ben kendi evime girmek konusunda böylesine çözümler aramak zorunda bırakılıyorum ki...

Sahi bunun açıklaması nedir? Sadece okuduğumuz, yazdığımız, kendi kendimize karaladığımız, bununla yetinmeyip bu sayfaları “günce” kavramından çıkarıp da, fikirlerimizi, duygularımızı, anılarımızı, deneyimlerimizi paylaştığımız, kurulan bağlarla ve yapılan organizasyonlarla anadolu’da kız çocuklarımızı okuttuğumuz, İzmir’de diktiğimiz fidanlarla kendi adımızı verdiğimiz bir orman sahibi olduğumuz, hasta çocuğu için madden ve manen yapacak hiçbir şeyi kalmadığından son çare olarak bu sayfalar üzerinden bizden yardım eli isteyen bir babanın çığlığı olup yardım edebilmek amaçlı çırpındığımız blog sayfalarımız hangi nedenden ötürü ve hangi hakla karartılabilir? En doğal, en basit, en insani hakkımız olan “iletişim hakkımız” nasıl elimizden alınabilir?

Farkında mısınız sansürlenen, karartılan, elimizden alınan sadece blog sayfalarımız değil aslında, hayatımız ve hatta insanlığımız...Peki aydınlık için birşeyler yapmamız gerekmez mi???


Şu anda tepkilerini göstermek amacıyla irili ufaklı birden fazla topluluk ve platform oluşturulmuş durumda. Bunların arasında gerek içerik ve verdikleri destek gerekse katılımcı sayısınin fazlalığıyla dikkat çeken ilk iki oluşum ise www.bloghareketgunu.com ve www.serbestyazarlar.com.

Aşağıda “Serbest Yazarlar Platformu”yla ilgili bir basın bülteni bulacaksınız. Sizleri de gerek imzalarınızla gerekse yazılarınızla bu iki oluşuma destek vermeye çağırıyorum.

“25.10 2008 tarihinde Digitürk’ün başvurusu ile Diyarbakır 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nin aldığı bir kararla, amacı görünüşte korsan yapılan maç yayınlarını engellemek olarak açıklanan, ancak etkisi, dünya çapında on binlerce kullanıcısı ve izleyicisi olan, Türk blog yazarlarının ağırlıklı çoğunlukla, düşünsel ve fikirsel paylaşımları için kullandıkları BLOGGER.com, tüm Türk kullanıcıları için yasaklandı.

Bu yasaklamanın gerekçesi ne olursa olsun sonucu, binlerce Türk blog yazarının iletişim ve paylaşım özgürlüğünü kısıtlamış, bu toplumda yaşayan bireylerin anayasal hak ve özgürlüklerine darbe vurmuştur.

Bu kısıtlamanın getirdiği zorunluluktan dolayı, daha dün blog yazarı olan bizler, kendimizi “Serbest Yazarlar Platformu” olarak tanımlamış ve www.serbestyazarlar.com yapısı altında, bu haksız ve adaletsiz karara dur demek için bir araya gelmek ve haklarımızı yeniden elde etmeye karar vermiş bulunmaktayız.

“Serbest Yazarlar Platformu” bağımsız blog yazarlarının bir araya gelerek oluşturduğu bir topluluk olduğundan, haklarını yeniden kazanırken de, bir blog yazarı gibi kampanya başlatmış, tüm blog yazarlarına bu çatı altında buluşup yazılarını yazarak, sansüre hayır deme inisiyatifini göstermiştir.

Bizleri ve çabamızı desteklemek isteyen blog yazarı arkadaşlarımız, ister bizzat posta@serbestyazarlar.com adresine başvurarak, isterlerse de www.serbestyazarlar.com adresini kullanarak bize destek verebilirler.
Bütün blog yazarı arkadaşlarımı, bu çatı altında toplanmaya, sansüre, baskıya ve sindirmeye yönelik olan bu kararı, demokratik tavırla ve hukuk kuralları içerisinde protesto etmeye çağırıyorum”


***ARKADAŞLAR BİRKAÇ SAAT ÖNCE "EVRAK EKSİKLİĞİ" NEDENİYLE YÜRÜTMEYİ DURDURMA KARARI ALINMIŞ VE TÜM BLOGLAR TEKRAR AÇILMIŞTIR. FAKAT BU DURUMUN NE KADAR DEVAM EDECEĞİ KONUSUNDA BİR KESİNLİK OLMADIĞI GİBİ ŞU AN İNTERNET ÜZERİNDE HALA EKSİK KANUN VE YANLIŞ UYGULAMALAR YÜZÜNDEN KAPATILMIŞ 1000'İN ÜZERİNDE SİTE VE YAYIN BULUNMAKTADIR.

SERBEST YAZARLAR PLATFORMU GEREK SAYISAL ORTAMDA GEREKSE SOSYAL VE HUKUKSAL ZEMİNLERDE ARTIK HAKLARINI SAVUNAN, TALEPLERİNİ DİLE GETİREN, "DEMOKRATİK HEDEFLERLE" YOLUNA DEVAM EDECEKTİR.

Mert Ataol-Blogspot ve Serbest Yazarlar Platformu Yazarı

 
Toplam blog
: 246
: 980
Kayıt tarihi
: 27.01.07
 
 

30’ lu yaşların ağırlığında geçiyor artık yaşam ama teğet geçerek, ama kurcalayıp didikleyerek...İst..