- Kategori
- İlişkiler
Sapık ruhu bir yerlerde uyuyanlar, uyandırmayın ruhunuzu!

İnsan olmak zor.
İnsanlığı kabullenmek daha zor.
Beden istedikçe ruh sürüklenir, ruh kabullendikçe beden koşar.
Yaşamak böyle birşey olsada, insan yığını içinde zararımız kendimizedir.
Başka tenleri acıtmadan, küçük ruhları köreltmeden boğuşuruz ilkel yanımızla.
Herkes aynı yolda yürürken, sapanlar sapkın ruhunu uyandırma telaşına düşer.
Oysa içimizde her daim var olan vahşi yanımızla yaşamayı başarabilmek, onu ıslah edip, adam olmayı öğretebilmek ne kolaydır.
Bilmezler.
Bir anlık gaflet. Küçük bir adım.
Büyük dünyaları yıkar yok eder.
Yardım çığlıklarına aldırmaksızın, keyif almayı başarabilmek.
Yapmayı başardığı vahşeti, marifetle eş tutabilmek.
Hayatının enkazlarını geri getirmeyecektir. Bilmezler.
Hayat bu kadar acımasız mı? Yoksa acımasız olan insan mı?!
Kullanamadığı beyninden gelen sesleri uçkuruna dinletecek kadar aciz mi?!!
Zavallı bir yaratık olma yeteneğine sahip ve başarabiliyorsa bu durumu, övünülecek neyimiz kalabilir ki bundan sonra.
Dilimizde kelimeler kaldı mı?
Parçalanan duygularımız boğum boğum, kanattıkça ruhumuzu.
Bizim yüreklerimizde yankılanıyor bebelerin sesleri.
Ey bre gafil.
Yolunu bırakmaya değeceğini sandığın alemin ateşi, yaktığın canlardan az.
Isısı seni hiç bırakmayacak, kulağında çığlıklar, elinde yaşlar vicdanını kül edecek herzaman.
Sana yaşamak haram, ölüm eziyet olsun.
Uyanma, kalkma uykundan. Sapkın ruhun ayaklanmasın...