Sapla saman....

Tokalaşın, öpüşün barışın!

Öpüşmek neyse de bu tokalaşma işi nereden çıkmış.

Roberto Carlos, bizim yan hakem Hüseyin Fidan’ın üzerine suyu boca etti.

Arkasından da maç bitiminde, bakalım “yarabbi şükür” diyecek mi diye yanına gidip elini uzattı da, yardımcı hakem ona küçük bir hayat dersi verdi ya!

Kafam takıldı!

Gazeteler; “hakemin yaşadığı çelişki şaşkınlıkla karşılandı” diyor..

***

Müfit’in sekiz aylık bir oğlu var.

Yağız!

Sekiz aylık ama yaklaşık on iki kilo, dişler falan çıktı, emeklemenin son aşamasında, evin altını üstüne getiriyor.( Maşallah)

Akşam oturmasına gittik, hatunlar yan odaya dedikoduya geçince.

“ Müfit dedim, aç bakalım bu kızanın pipisi büyümüş mü?”

Yağız kat kat, küçücük bir şey göreceğiz diye soyduk çocuğu, bezini de çıkarttık..

Gevşedi çocuk tabii

Yüzümüze işedi!

***

Hani bu Hüseyin Fidan belki de ciddiye almamıştır, Carlos’u.

“ Carlos bu yapar” demiştir. Ondan rapor etmemiştir... Kim bilir belki de gülüp geçmiştir..

***

Hüseyin Fidan, Carlos’u bankaya arkasından da simit almaya göndersin ödeşsinler bence!

***

Gelelim toklaşamayaaaa!

Efendim;

Çok eskiden tüm erkekler bir silah taşır. Silahı da genellikle sağ elleri ile kullanırlarmış. Solaklar da varmış ama az.

(O yüzden şövalyelere değil de, Japon bilgelere özenirim ben. Onlar kılıcı iki kürek kemiğinin arasında saklar. Bakarsınız ayağında terliklerle el kadar kı.ı kırık Japon, gidip dayı’lanırsınız..Ne kılıcın omuzların arasından çıktığını, ne de kellenizin gittiğini anlarsınız.. Yapma, etme birader de demez onlar...)

Bir erkek diğerine dost ve zararsız olduğunu göstermek için sağ elini uzatıyor diğeri de aynı şeyi yapıyormuş.

İki tarafta kendini emniyete almak diğerinin de aniden silah çekmesini engellemek için birbirlerinden emin olana kadar birlikte ellerini hafifçe sıkarak duruyorlarmış...

Daha sonra bu olay dostluk ifadesi olmuş..

Kıssadan hisse;

Her tokalaştığını dostun, her yüzüne işeyeni düşmanın sanma!

Foto: http://en.wikipedia.org