- Kategori
- Anılar
Saraylı teyzenin asil kedisi
Latife teyzeden bahsetmiştim, hani şu son saraylılardan…vefatından sonra Eyüp’teki iki katlı bahçe içinde perili köşk muadili evine biz taşındık.
Çocukluğumun en güzel yıllarını o evde geçirdim.
Yüksek duvarlı, meyve ağaçları olan, demir kapılı bahçede kardeşimle kendimize ait bir dünyamız vardı.
Eve ilk taşındığımızda Latife Hanım'ın kara kedisi karşılamıştı bizi.
Onun yadigarıdır kalsın bahçede dedi annem.
Hem bize de arkadaş.
Gerçi kediler girebilir miyiz, kalabilir miyiz bahçenizde? diye sormuyorlar ya hoş…o karakedinin dışında kafasına göre yüksek duvarlardan atlayanlar zıplayanlar kedi cenneti mübarek.
Çok severiz ama annem eve sokmaz.
Bahçede bakmak koşuluyla doğan yavrularında kalmasına izin verirdi, bir dişinin peşinden tüm varlığını, kariyerini
terk edip gidenler, ya da genç bir erkeğe gönlünü kaptırıp yavrularını bile terk edip giden dişilerle zaman zaman
kedi nüfusu azalsa da, bol yemek vaadiyle kanıp yerleşenlerle nüfus korunuyordu.
Evden içeri girmeleri yasak ya, kolluyoruz, kaçan olur da anneme sağdan sağdan gelir topyekün kapı dışarı eder kedilerimizi diye.
Ama bu kara kediyi kafasına göre günde birkaç kez içerden çıkarken yakalıyoruz.
Anneme çaktırmıyoruz babam da suç ortağımız :) bir değil iki değil, özellikle tuvaletin önünde falan rast geliyoruz.
Derken bir gün annemin çığlığıyla tuvaletin önüne koşunca ne görelim, bu kara kedi alaturka tuvaletin bir taşına bir ayağını, diğer taşına da öteki ayağını koymuş gerine gerine ihtiyaç gidermekte.
Gözlerimize inanamadık.
Resmen bizim tuvaletimizi kullanıyordu.
Önceleri çok şaşırsak da bir müddet buna izin verdik, biz sonradan gelmiştik, garibimin kurulu bir düzeni vardı.
Çok prensipli bir kediydi rahmetli, hayatta bahçede falan görmezdi işini, bizden biri ordayken kapıları tırmaladığına çok şahit olduk.
Yaşlıydı.
Çok da yaşamadı sahibesinin ardından…saraylı teyzenin asil kedisi…