Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Ocak '09

 
Kategori
Deneme
 

Sarı benizli adam

Sarı benizli adam
 

Kan dolaşımını dahi engelleyen bir zemheri ayazıydı, itaatkâr bir sessizlikten artakalan; sarı benizli adamın, işte yaşam! diye zorunlu tehcire mahkûm edildiği.

Ayaz bir gövdenin donduran kollarında tutsak kalmak, nasıl da acıtmıştı soluğunu! Genzini yakmak neydi ki?
Sabote edilmiş bir stratejiydi, doğanın ona bahşettiği yaşama ihtimali. Kilometrelerce uzunlukta bir plâtonun en uç noktasına savrulmuş bir kar taneciği gibiydi hayatta olabilme hali. Varolan koşullar dahilinde kendi gerçekliğiyle yaşamak, misyonunu yitirmiş bir kayıp iklimdi. Ve kekremiş bir tat gibi zamanın en ücra köşesinde soluksuzdu artık.
Bu ötekilenmişlik salvosuyla, ruhu ayaklanmış bir kederden ibaretti. Bütün can dokularına kirpi dikenleri konuşlandırılmış bir istinat duvarıydı gönendiği değerleri. Her nefesi acıtıyordu onu. Zamanın matematiği ilgilendirmiyor ve aydın olmasına denk gelen değerler yitik birer uygarlıktı artık. Kapkara bir tualin üzerinde
şuursuzca atılan bir fırça darbesi gibi duruyordu olduğu yerde.

Bu duygular içinde yerinden kalktı. Defalarca el sürmemeye yemin ettiği tabakadan çıkardığı bir sigaralık nikotinin ucunu -bütün yaşanmışlıklarına bir kibrit çakar gibi- ateşledi. Bir içim dahi almadan tiksinerek baktığı sigara tümden kül oluncaya dek, yaşamına nefretini kusan ölümcül ateşi seyretti.

Sonra, sarı benizli adam, oturarak değerini o kül kadar tasavvur ettiği ömrünü, filtreden ibaret izmaritle, toprağın bağrına basıp özenle kardı ve bir hiç olmanın dayanılmaz kederini uzun uzun solumaya devam etti. Kimbilir? Bütün bunlar belki de bir intihar senfonisinin bir başlangıcıydı. -Bitti-

 
Toplam blog
: 195
: 404
Kayıt tarihi
: 26.03.08
 
 

1956 Tunceli doğumluyum. 1975 Erzincan lisesi mezunuyum. 12 eylülün anti-demokratik uygulamaların..