Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Ekim '07

 
Kategori
Yurtiçi Tatil
 

Saros büyüsü

Saros büyüsü
 

Gel Saros'a, kendini bulmaya...

Hani, göremesek te hep hayallerimizdeki görüntüsünü yaşattığımız, sevgisini ilk günkü gibi yüreğimizde taşıdığımız eşsiz sevgili vardır, ya da her zaman dinlediğimizde hep içimizi titreten, beynimizin arka planında daima çalan unutulmaz şarkılarımız vardır ya, işte Saros Körfezi bir kez gördükten sonra benliğimizde böylesi bir sonsuz var oluşa damgasını vurur. Saros’un serin sularına değil yorulan bedenimizi bırakmak, uzaklardan turkuaz görüntüsünü seyretmek bile, daha ilk gördüğümüz anda buğulu- sisli güzelliğiyle başımızı döndürür.

Çocukluğumuzun, gençlik dönemlerimizin hiç unutamayacağımız sevgili insanları vardır hep hani, her şeyiyle bizi büyülemiş, yaşamak istediğimiz insan sıcaklığını bizden hiç esirgemeyip, aksine bir insandan görüp- görebileceğimiz en güvenilir, en temiz, en berrak sevgiyi bize yaşatmışlardır; işte Saros Körfezi de hiç unutulmayan bir insan gibi yaşamımızda yer edinir, “Hayatımın, ömrümün denizi” dedirtir artık kendine, sanki sevgili bir insan gibi bedenimizle, beynimizle sonsuzca bütünleşir. Saros altın kumsalları ve deniziyle güvenli, tertemiz, çıldırtan berraklığını ayaklarınızın altına serer. Serin sularına kendinizi bırakınca, o inanılmaz, çıldırtan berraklığı teninizde, ayaklarınızda, avuçlarınızda hissedince, sevinçten çocuklaşıp, kıyıya geri dönmeyi unutursunuz.

Sadece doğal güzelliği değildir Saros’u benzersiz ve büyüleyici kılan, tarihiyle kutsaldır da aynı zamanda. Ege denizinin kuzey-doğusunda, Trakya bölgesinin kuzey-batısında yer alan, Gelibolu yarımadası burnuna kadar uzanan Saros Körfezi, yakın tarihimizde “Çanakkale savaşları”na şahitlik etti. Gelibolu Yarımadası koylarının denizi, Türk evlatları karşı tepelerinde ölümüne vuruşurken, hırçın dalgalarıyla nisan gecelerinde kıyılara vurdu, vurdu…

Çevresinde sanayi kuruluşu, çarpık yapılaşma, atık kirli sular ve zararlı maddeler üreten tesisler olmayışı, bu hak ettiği övgüleri söyleyebilmemizi sağlıyor. Körfezde turizm yatırımlarına henüz izin verilmemesi, kısa süren yaz sezonu, altın kumsallarının tertemiz kalışını, sularının da hayrete düşüren berraklığını korumasını sağlıyor.

Bir hafta sonunda, güzelim yaz aylarında, çıkıp gelin Saros cennetine doğru. İstanbul- Keşan arasında tamamlanmasına az kalan otoban sayesinde artık körfeze ulaşmak cok daha hızlı ve kolay. İsterseniz, Enez kumsallarında uzun yürüyüşlerle, sakin koylarında yüzerek renklendirin tatilinizi. Ya da, Yayla köyü, Vakıf sahilleri, Danışment kıyıları boyunca denizin berraklığını iliklerinizde yaşayarak Erikli sahillerine ulaşın. Saros Körfezi boyunca en fazla konaklama yerlerini ve en hareketli gündüz- gece hayatını Erikli kasabası sunar size. Erikli’ nin canlı ve kalabalık ortamından yorulursanız, 1 klm. ötedeki Mecidiye köyü sahillerine koşmanızı öneririm. Mecidiye sahillerindeki öbek öbek sapsarı altın kumsalı, güvenli ve derinleşmeyen turkuaz denizini, değil Türkiye’de, dünyada bile kolay bulamayacagımız söylenir. Kalabalık olmayan eşsiz kumsalında kitabınızı okurken, martıların ve sevinçle oynaşan cocukların sesleri, usul usul bembeyaz çakılları okşayan dalga sesleri unutulmaz fon müziği oluşturacak beyninizde. Bu seslerin davetine dayanamayıp, kendinizi berrak suyun koynuna serecek ve ayak parmaklarınızla korkmadan oynaşan balıkları hayretle seyredeceksiniz,

Dalış sporuyla ilgiliyseniz, zaten İbrice Limanı ve Uzunkum Plajlarına uğramadan geçemeyeceksiniz. Çeşitli dalgıç okulları, bu plajlarda dalış eğitimi verirken, geceleri de kurslara katılan kişilere unutulmaz kamp ateşi eğlenceleri sunar, doğanın eşsiz koynunda kurulan çadırlarda huzurla uyumanızı sağlar. Uzunkum plajından az ötedeki “İtalyan Koyu” adıyla bilinen benzersiz koydaki bembeyaz kumsal, beyninizdeki tüm ağır sesleri, huzurunuzu bozan sorunları silip atacak. Bu kumsalda birkaç saat uzanıp, bembeyaz cam gibi kumlarının avucunuzdan akıp gidişini seyretmek, teninizde kumun sıcaklığını tatmak, kendinizi yeniden doğmuş gibi hissettirecek. Zaten tatilde bunu yaşamak değil mi, bunca yol zahmetinin, maddi-manevi emeklerimizin amacı?

Uzunkum sahillerinden istemeyerek te olsa ayrılıp, benzersiz yeşilliğiyle Korudağ ormanları arasından Gelibolu yönüne giderken, sağda Güneyli Köyüne uğramadan geçmek olmaz. Anayolun sağında, aracınızdan inip te, tepenin en yüksek yerinden bir müddet Güneyli Koyunu seyrederken, “ İnci tanesi” benzetmesi zihninizden su gibi geçecek. Yol boyunca, Çanakkale Boğazı kıyısında, irili-ufaklı koyları görüp, “elimi uzatıp bu koyları cebime koysam, her gittiğim yere götürsem” duygusuna kapılacaksınız. Eceabat’ a varmadan, Kabatepe Limanına uğrayıp, Milli Orman Kampına uğramadan geçmemeli. Orman Kampı, tatilcilere çadırlı ve ucuz konaklama imkanı sunarken, hemen kumsalın dibindeki çam ağaçlarının gölgesinde de piknik vs. yapma imkanı sunar. Gökçeada’ ya giden vapurların çalıştığı bu limanın hemen solunda, nefesinizi kesecek manzaraya sahip ve tertemiz kumsalıyla, berrak deniziyle bir koy vardır. Saros gezisine, Çanakkale Şehitlikleri Milli Parkı ziyaretiyle son noktayı koymadan önce, Eceabat şehri içinde, kordon boyunca yürüyüş yapıp, çay içebilir, yöresel yemekler ve lezzetler sunan sahil restaurantlarında mola verip, vapurlarla karşıdaki Çanakkale şehrine geçiş yapanların telaşını izleyebilirsiniz.

Saros, sapsarı, sımsıcak kumsallarına koşarak gelip, “bir parça huzur almaya geldim” diyen yorgun şehir savaşçılarını berrak sularında kucaklayıverir, daha ilk dakikalarda o kutsal serin suyuyla sizin tüm yorgun dış kabuğunuzu adeta soyup atar; teninizi saten yumuşaklığında tazeler. Yaşadığınız şehir karmaşasında, kış ayları boyunca caddelerde, sokaklarda, okullarda, işyerlerinde, hatta evinizde kendinizi bunalmış hissedip, kaybolmaya yüz tutmuşsa benliğiniz, yeniden kendinizi bulmanın zamanı geldi demektir:
Haydi, koşun Saros’a!.

 
Toplam blog
: 28
: 3603
Kayıt tarihi
: 07.10.07
 
 

Edirne, Trakyalıyım. Emekli öğretmenim (yab. dil- Almanca). Okuma, müzik, gezi, doğa, yürüyüş... ..