- Kategori
- Gündelik Yaşam
Sarsıcı bir sessizlikle, 1 Ocak 2013 sabahı İstanbul

.
Hayat karşılaşmasında ikinci yarıyı oynayan birisi olarak, hele ki yeni yıl gibi böyle suni özel günler, sıkıştırılmış mutlu geceler pek keyif vermiyor artık bana.
Aslında birçoklarının da benim gibi aynı şeyi hissettiğini düşünüyorum bazen.
Evrensel mutluluk dalgasından bir rüzgârın, ılık meltem tadında da olsa, nedense yüzlerine vurmasını bekliyor insanlar.
Çünkü buna ihtiyaçları var.
Dün gece de aslında böyle oldu. Yeni Zelanda’da başlayan soyut mutluluk dalgası, coğrafi saat dilimlerini aşarak İstanbul’a da ulaştı.
Dün gece insanlar çılgınlar gibi eğlendiler, coştular, hopladılar, taklalar attılar. Sonra hayat karşılaşmasının ilk yarısındaki ‘ben’ geldi aklıma.
Nasıl da sahadaydım ? Tıpkı dün geceki insanlar gibi.
Şimdi ise tribünlerde olup izlemenin hazzı çok daha anlamlı geliyor artık…
İstiklâl’ de İstanbul’un Aralık soğuğu bile vız geliyordu insanlara. Bir İstanbul klasiği her zaman ki gibi devam ediyordu…
Saatler gece yarısını gösterdiğinde geri sayım başlıyor ve herkes 2013’e merhaba diyordu.
Sonrası mı?
Bir kısım eğlenmeyi biliyordu ama, bir kısım ise, sabaha karşı mide fesadı geçiren, yol kenarlarında yediğini içtiğini tabiata geri vermek için çırpınan, geçici şuur kaybına uğramışlar olarak yeni yıla hoşgeldin diyordu.
Bense bir gece öncesinden erkenden uyumanın ödülü olarak 1 Ocak 2013 sabahı Boğaz sahillerindeydim. Yollarda sadece temizlik işçileri vardı… Bir de sırf açık olmak için açık olan küçük burjuva işletmeleri.
Fayton süratinde sembolik bir tane minibüs, belediye otobüsü hiç yoktu bile…Boğaz’ın bıçkın sularındaki ‘kıyı emniyeti’ bir donanma edasıyla dalgalarını gönderiyordu sahile…
Benden başka hangi şizofren bu soğukta sabah yürüyüşü yapar ki? diye düşünürken karşıdan bir ses beni ismimle çağırıyordu.
O da ne ?
Bizim meşhur İstinye’li Metin daha erken kalkmış, yürüyüşten dönüyordu…Benden daha erken kalkıp yürüyüşten döndüğüne göre onun durumu daha klinikti kesin.
Hülâsa; bu sabah çok erken kalkıp sokaklara çıksaydınız, gerçek İstanbul ile bir kez daha yüzleşebilirdiniz.
Herkes uykudayken, İstanbul binyıllardır yaptığı gibi, aynı kararlılıkla yeni bir yılı daha korkusuzca göğüslemişti.
Herkese ‘daha az hatalı’ geçireceği yeni bir üç yüz altmış beş gün diliyorum.
Sabrın sonu ile