Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

28 Kasım '11

 
Kategori
Çalışma Yaşamı
 

Şarta bağlı istifa dilekçesi ve ikale (bozma) sözleşmesi

4857 Sayılı İş Kanunu ile yürürlüğe giren iş güvencesi  hükümleri sonucu  ortaya çıkan ve giderek yaygın bir hal alan ikale (bozma ) sözleşmesi, işverenleri işe iade davasından kurtaran bir uygulamadır. İkale,  iş sözleşmesinin doğal yollar dışında tarafların iş sözleşmesini karşılıklı anlaşma ile bozmasıdır. Bu bozma sözleşmesinde  tarafların icap ve kabul iradesi bulunmaktadır. İş sözleşmesinin bozulmasını işçi de isteyebilir, işveren de isteyebilir.  Uygulamada bu durum genellikle işverenden gelmektedir. İşçi,  “iş sözleşmesini  ben bozmak istiyorum fakat tazminatlarım ve ekstra şu kadar para istiyorum”  şeklinde işverene beyanda bulunduğu takdirde işveren de “hemen istifanı yaz, istifa ettiğinden ötürü hiçbir hak ve alacak alamazsın” diyerek  beyanda bulunmaktadır. Bu sebeple çalışma hayatında bozma sözleşmelerinde icap genellikle işveren tarafından gelmektedir. Ayrıca  işveren,  psikolojik baskı sonucu  işçiden şarta bağlı istifa dilekçesi (tazminatlarımın ödenmesi şartıyla istifa ediyorum)  almaktadır.

Öncelikle belirtmek isterim ki ikale (bozma) sözleşmesi yasalarımızda yer almamaktadır. Bu hukuki boşluğu Yargıtay, kararlarında yer vererek  uygulamaya sokmuştur. Bu anlamda bozma sözleşmesi,  şekil, kapsam ve geçerliliği Borçlar Kanunu hükümlerine göre saptanacaktır. Buna karşılık ikale sözleşmesi, İş Hukukunu ilgilendirmesi sebebiyle de  sözleşmenin yorumunda İş Hukukunun genel prensipleri dikkate alınarak yorumlanmaktadır. İbranamenin dar yorum ilkesi gibi, ikale sözleşmelerini de Mahkemelerin aynı şekilde yorumlaması gerektiği, Yargıtay kararlarında belirtilmektedir.  Ayrıca  Mahkemeler, bozma sözleşmesini yorumlarken Borçlar Kanununda yer alan hata, hile, tehdit, gabin gibi irade fesadı hallerinin titizlikle incelemelidir. Uygulamada ise  işverenlerin, işçileri “sen bu belgeleri imzala ben senin tazminatını ödeyeceğim” vaadi ile her türlü belgeyi imzalatıp   belgeler imzalandıktan sonra  da söylediğinin tam tersi harekete büründükleri  veya işçiyi suç işledin şikayeti yaparak tehdit  ettikleri, vücut  bütünlüğünü bozulacağı  veya sosyal çevrede iş bulamaması konusunda tehdit ettiği,   işçinin aşırı bilgisizliğinden yararlanıp her türlü belgeyi hile yoluyla imzalattıkları  görülmektedir.  Bu nedenledir ki işçi, aslında imzalamak istemediği belgeyi, işverenin kanun dışı  oyunları yüzünden imzaladığı iddiasını her zaman Mahkemelerde öne sürüp   tanık delili ile iddiasını  ciddi şekilde desteklediği takdirde davasını, kendi lehine çevirebilmektedir.

Bozma sözleşmelerinde hukuken değerlendirilecek  ana kriter MAKUL YARAR unsurudur. İş Mahkemesinde  görülen işe iade davasında, işveren tarafı “işçinin iş akdi tarafların anlaşması ile  sonlandırıldığı ve işçinin şarta bağlı istifa dilekçesi vermesine rağmen  kıdem ve ihbar tazminatının lütuf olarak işçiye  ödendiği” şeklinde savunma yapması durumunda Mahkemelerin, olayı irdelerken   “İŞÇİNİN, İŞVEREN İLE  BOZMA SÖZLEŞMESİNİ  YAPMASINDA MAKUL YARARI VAR MI?” sorusunun yanıtını araştırarak doğru karara  varacaktır.  Bu durumda Mahkeme, icap ve kabul kimden geldiğini de dikkate alarak, kıdem ve ihbar tazminatın dışında işçiye, ekstra bir maaş veya 4 aylık boşta geçen ücretin işçiye   ödenip ödenmediği veya işçiye tanınan başkaca menfaatin sağlanıp sağlanmadığı araştırılıp davacı olan işçiye, işveren tarafından tanınan makul bir yararın varlığına göre karar  vermelidir.  Keza işçi, bozma sözleşmesi ile 4447 sayılı yasa kapsamında işsizlik sigortasından da yararlanamayacaktır. Uygulamada ise kurumsal şirketler,  banka gibi büyük işverenler, işçilerini işten çıkartırken kıdem ve ihbar tazminatlarını tam olarak ödemekte ve ayrıca  4 maaş gibi rakamlarla işçiye ekstra ödeme yapmaktadırlar. İşçi de  işverenin, aniden işten çıkartması sonucu manevi  zarar görmekte ve işverene karşı  hukuksal anlamda mücadele etme isteği artmaktadır. Kıdem ve ihbar tazminatı yanında işverenin  ekstra  ödeme yapması  işçiyi bir nebze olsun psikolojik olarak dizginlemekte ve işe iade davası açma isteğini azalmakta hatta yok etmektedir.  İşveren de bozma sözleşmesi yaparak işe iade davasının sonuçlarından  kendini korumakta, avukatlık ücreti ve mahkeme masraflarından  kurtulmaktadır.  Bozma sözleşmesi,  her iki tarafı maddi ve manevi açıdan  fazla yıpratmayan, çalışma yaşamını barış içerisinde tutmasını sağlayan  Kanunların dışında uygulamanın yarattığı önemli bir hukuksal uygulamadır.

Şarta bağlı istifa dilekçesi vermiş olan işçinin, işçi alacakları  ödenmemiş veya eksik ödenmiş olması durumunda,  işveren, işçi ile karşılıklı anlaşarak bozma sözleşmesi yaptık savunması yapamaz. Bu durumda Mahkeme, istifa konusunu irdeleyerek işçinin istifa dilekçesinde belirtilen hususların mı yoksa başka sebeplerin mi olduğunu yani feshin gerçek sebebini araştırmak durumundadır. Yargıtay’ın istifa konusunda görüşleri de bu doğrultudadır.   

 

www.ismagdurlari.org adresinden iletişim numaralarımıza ulaşabilirsiniz.

suatyurdseven@gmail.com

twitter.com/suatyurdseven

 
Toplam blog
: 80
: 9564
Kayıt tarihi
: 05.07.09
 
 

1978 Lüleburgaz doğumluyum. İlk, orta ve lise eğitimimi Lüleburgaz'da tamamladım. İstanbul Üniver..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara