- Kategori
- Şiir
Şebnem

Şiir bir boş veriştir, boş olanı doldurmaktır, aldırmamaktır çoğunca...
Bir şiiri yazabilmek ya da okuyabilmek için O'nun mutlaka içerisinde bulunmanız gerekir. Duygularımızı günlük yaşantımızın şekillendirdiği düşünülecek olduğunda, günübirlik duygulardan damıtılarak ortaya konulan eserlerde ise muhakkak surette kendimizden birşeylerin yer almasını bekleriz.
Bazı insanlar sırf denemek için, bazıları ise kendisini ispatlamak adına birşeyler karalayarak başlar aslında şiire.
Tarzı, ölçüsü, hissiyatı ne şekilde olursa olsun, o eser artık yazarından çıkmış, onu okuyanın dünyasında bir köşe tutmuş olur. Yazar ve okuyucu elindeki kitaptan mutlaka bir çıkarımda bulunur. Yazanın duygusu genele yayılırken; genel okuyucunun hissiyatı da ilgili eserin iç dünyasında yoğrulup gider.
Aşk, sevgi, ihanet, hüzün, aldatılmışlık, sevgili, nefret... Ucu nereye kadar uzanır veya genişlerse...
Ama tüm bu duygular yaşamın kaynağıdır.
Otobüste yolculuk ederken, memleket özlemi çekerken, sevdiklerimizin gelmeyeceğini bile bile pencerelere başımızı uzatırken, küçük bir belediye bankında elimizle kırdığımız simidi kuşlara yem atarken....
Zamanın, mekanın kaybolması gibidir şiirin nakaratları.
Tutkudur, tutulmaktır, tutucu olmamaktır şiir, hayata tutunmak, kalıpları kırmak, kırdıklarının farkında bulunmaktır belki.
Şiir bir boş veriştir, boş olanı doldurmaktır, aldırmamaktır çoğunca...
Mustafa Muhiddin' in " Şebnem" isimli şiir kitabından tuttuğum (!) bir şiiri sizlerle paylaşmak istiyorum...
ALDIRMAZ
Kucağında unuttum ruhumu
Yıllarca
Anılarınla oyalandım
Yıllarca
Çekmem gerekeni çektim
Kederler benimle yarışamıyor
Bu meydanda
Kendimle kavgalıyım
serapları geçiyorum
Aldırmazlık
Giysisini giydin
Bu da senin
Tek oyuncağın
Mustafa Muhiddin' in yeni kitabına ulaşmak için:
www.bozkiryildizi.com