Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Nisan '09

 
Kategori
Haber
 

Seçim analizi…

Seçim analizi…
 

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Kraliyet Uluslararası İlişkiler Enstitüsü’nde yaptığı <ı>“Küresel Kriz ve Türkiye’nin Rolü” konulu konuşmada, 29 Mart yerel seçimlerinin sonuçlarını değerlendiriyor.<ı>

Başbakan Erdoğan, 29 Mart’ta seçmenlerin verdiği mesaj için, <ı>“Bu, şunu gösteriyor: Biz size güveniyoruz, inanıyoruz, yola devam edin ancak biraz da kendinizi gözden geçirin” diyor.

Başbakan Erdoğan, konakladığı The Dorchester Otel’de de başka soruları yanıtlıyor. Yerel seçim sonuçlarını değerlendirmelerinin mümkün olmadığını belirten Genelkurmay’ın <ı>“Ancak, bu durum, özellikle Güneydoğu Anadolu’da alınan sonuçların nedenleri üzerinde düşünmemize de engel değildir” ifadesini kullanması konusunda soruya ise şöyle cevap veriyor: <ı>“Ben de şu anda yetkili konumdayım ve o bölgede seçim yarışının içinden çıkmış birisiyim. Hangi şartlarda, nasıl bir seçim yaşadığımızı açıkladık. Yani tehditlerle bir seçim yarışı orada yaşanmıştır. Vatandaşlar, evlerinin altından atılmış mektuplarla ciddi tehditler almıştır. Yani demokratik ortamdır buna diyemem. Sıkıntılı bir ortamda ne yazık ki Güneydoğu’da bir seçim yaşanmıştır. Ama buna rağmen birilerinin iddia ettiği gibi, şu anda seçimin oradaki neticesinde, Güneydoğu’da da, Doğu’da da yüzde 34.24 gibi bir oy oranıyla, miktara vurduğunuz zaman da partimiz yine birinci parti olarak çıkmıştır. Güneydoğu’da da Doğu Anadolu’da da, bunun altını özellikle çiziyorum.”

Her iki cevabı yan yana koyduğumuzda gördüğümüz manzara şudur…

Başbakan Recep Tayyip ERDOĞAN, yine rakamlarının dilini okumada ve dolayısıyla da anlamakta zorlanmaktadır.

Geçen seçimleri bir hatırlayalım…

AKP, 2002 seçimlerinde % 34,43 oy almıştı. Yanında %19,41 ile CHP meclise girebilmiş, % 46,16 oranındaki diğer partiler ise baraja takıldığı için mecliste temsil edilememişti.

Baraj % 10 değil de % 5 olsaydı, adlıkları oy oranları ile DYP % 9,54, MHP % 8,25, GP % 7,25, DEHAP % 6,14 ve ANAP da % 5,11 ile mecliste temsil edilecekler idi. Onlar giremediler ancak toplamda % 0,96 oy alan 8 bağımsız bile meclise girdiler.

Dahası, o seçimde katılım oranı % 79,10 idi. Bu son mahalli seçimde ise % 85 katılım oranı var.

Bu tablo başbakanın <ı>“Azınlığın çoğunluğa tahakküm ettiği bir demokrasiyi duydunuz mu” diye sorduğu soruyu anımsattı. Duymak ne kelime, biz Türkiye olarak yaşamadık mı?

Bu tablonun ortaya koyduğu sonuçla ve 365 milletvekili ile mecliste değil miydiniz?

Hatta… Hülle yapıp da Siirt milletvekilliğine CHP sayesinde yapılan anayasa değişikliği ile sahip olmamış mıydınız?

Böylelikle <ı>“Azınlığın çoğunluğa tahakküm ettiği bir demokrasiyi” duymanın da ötesinde yaşamıştık.

Sonrasını da hatırlayalım isterseniz…

Aldığınız % 34,43 oy ve 365 milletvekili ile olmadık işlere kalkışmadınız mı? Bize <ı>“Duydunuz mu” diye sorduğunuz <ı>“Tahakkümü” yaşattınız. Olmadık işlere kalkıştınız, demokratik kurumların ve Anayasa mahkemesinin engeline takılmamış olsaydınız, <ı>“Tahakkümün” gereğini bile yerine getirecektiniz.

Ancak yarattığınız <ı>“Tahakkümü” kendi çıkarınıza kullanmayı 2007 seçimlerinde başardınız, milletin huzurunda <ı>“Mazlum ve mağdur” rolünü çok iyi oynadınız.

O seçimde bu kez size verilen oy % 46,58 idi… CHP % 20,88 ve MHP % 14,27 ile barajı aşarak meclise girmiş, ancak millet <ı>“Tahakkümü” fark ederek bir partiyi daha meclise sokmuştu. Dahası % 5,32 oy alan bağımsızların kurduğu DTP ile mecliste dört parti olmuştu.

Seçim sonrası <ı>“Balkon konuşmanızdan” bir şeyleri anladığınız kanısına varmıştık ama yanıldığımızı anlamak için vakit çok geçmedi.

Asabileştiniz, hırçınlaştınız ve <ı>“Tahakkümü” sağlayamayınca <ı>“Tek adam”lığa doğru yelken açtınız.

Sonunda gün geldi… Sandık tekrar ve bir kez daha ortaya konuldu, yerel yönetimler seçilecekti.

Bu güne gelene kadar ne yaptığınızın farkında mısınız?

Aldığınız % 34,43 oya karşılık 365 milletvekili ile geldiğiniz mecliste <ı>“Tahakkümü” sağlayamadınız. Her türlü abes işleriniz <ı>“Devletin birliğini ve bütünlüğünü” sağlamakla görevli duvarlara çarptı durdu.

<ı>“Mazlum ve mağdur” rolünü oynamanıza karşın oylarınız arttıysa da, bu kez <ı>“Tahakkümü” sağlayacağınız sayıya ulaşamayınca bu kez <ı>“Asabi ve hırçın” oldunuz.

Bu seçimde yeni bir taktik uygulamanız gerekirdi, o oyunu sahneye koydunuz.

<ı>“Bana oy vermeyen benden değildir” anlamına gelecek söylemlere geçtiniz, siz, bakanlarınız ve milletvekilleriniz her gittikleri yerde bunu vurguladılar.

Yani<ı> “…o bölgede seçim yarışının içinden çıkmış birisiyim. Hangi şartlarda, nasıl bir seçim yaşadığımızı açıkladık. Yani tehditlerle bir seçim yarışı orada yaşanmıştır. Vatandaşlar, evlerinin altından atılmış mektuplarla ciddi tehditler almıştır. Yani demokratik ortamdır buna diyemem” diye ifade ettiğiniz ortamı siz yaratmadınız mı?

Siz, bakanlarınız ve milletvekilleriniz tehdit sayılacak anlamlı sözleri <ı>“Kapı altından mektup” atmak yerine açıktan ifade etmediniz mi?

İnsanların serbest iradelerini ifade etmelerini istemek yerine, bazı illerin adını açıkça ortaya koyarak <ı>“Buraları istiyorum” demediniz mi?

Her yerde <ı>“Seçim rüşveti” gibi millete öteberi dağıtmadınız mı?

Sonuç ne oldu?

Millet bu kez oyunu % 38,8 oranına çekerek bakın size ne dedi. Çünkü sizin anladığınız gibi değil rakamların dili.

1. Beni tahakküm altına alamazsın.
2. Tehdit edemezsin.
3. Sana olan güvenimiz giderek azalıyor.
4. Kavga ve dövüş istemiyorum, uzlaşmacı ol.
5. Millete karşı açık ve net ol, IMF ile bize oynadığın oyunu yutmuyoruz, ekonomi alanında dikkatli ol, çünkü perişanım.
6. Bu gidişin sonunda girdiğin çıkmaz sokakta çok hız yapıyorsun, yolun sonunda duvara toslayacaksın. Ama kullandığın aracın içinde biz de varız, tek başına ve tek adam değilsin farkına var.

Daha ve en önemlisi...

7. Devletimin şekli ve nitelikleri ile oynama...

Diyor vesselam…

Anladınız mı Sayın Başbakan?

Rakamları harflere çevirir ve cümleleri doğru kurarsanız, sonuç hiç de sizin okuduğunuz gibi değil.

04 NİSAN 2009

 
Toplam blog
: 1104
: 918
Kayıt tarihi
: 28.01.07
 
 

Emekliyim ama “Tekaüt” değilim. 1961 yılından beri değişik “Anadolu” gazetelerinde yazdım. 1984-8..