Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

02 Nisan '09

 
Kategori
Siyaset
 

Seçim hikâyeleri…

Seçim hikâyeleri…
 

Bu konuda bir kaç yazı daha yazarsam, Ezop gibi "Masalcı" olur muyum ki?


Tilki, uzanamadığı üzüme koruk dermiş.

Şimdi <ı>“Seçim hikâyeleri” diye yazacağım ya, acaba <ı>“Koruk” olarak algılanabilir mi yazacaklarım?

Varsın olsun, isterse okuyan <ı>“Koruk” desin, ben yine de bildiğimi yazacağım.

Siyaset ya da politika, aslında birbirinin içinde ama birbirinde farklı tanımlamalardı. Ne var ki<ı> “Saha” aynı sahadır. Bir tarafta <ı>“Tercih” yapacak olan millet vardır, öteki tarafta da <ı>“Tercih yapılacak” kişiler vardır. Aralarından birini seçeceklerdir.

Sonuç olarak <ı>“Bizi” diyecekler <ı>“Gel beş yıl süreye yönet, derdimize çare ol, bizi huzurlu et” diyecekler.

Buraya kadar her şey normal, cumhuriyet yönetiminde, demokraside insanların hep beraber <ı>“Sahaya” inmesi mümkün olmadığına göre, aralarından bir <ı>“Takım” seçecekler ve sahaya sürecekler. Başlarına da bir <ı>“Teknik direktör” koyacaklar <ı>“Hadi kazanın” diyecekler…

Maç başladıktan sonra, orta hakem, yani düzen, yasalara göre maçı yönetecek, millet de <ı>“Gözlemci” sıfatıyla izleyecek, bakalım takım nasıl oynuyor diye…

Bu ara teknik direktör, takım oyuncularını değiştirebilir.

Amaç?

Amaç kazanmak ve seyircinin, yani milletin sonuçtan mutlu olması, takımın ortaya koyduğu oyundan tat almasıdır.

Diyeceksiniz ki <ı>“Abi… Maç gibi anlatmasan olmaz mı?”

<ı>

Olmasına olur da, önceki gün akşam Türkiye-İspanya arasındaki milli maçta kaldığı için aklım, bu yönde anlatıyorum ki, sonucu gördünüz, anlayasınız diye…

Maçın başı hep <ı>“İyi” gider genellikle…

Taraflar birbirlerini denerler. Sonra <ı>“Hücum” faslı başlar, fırsatlar kollanmaya çalışılır. Tam bu arada bir gol atar da öne geçersen, sanma ki maçın sonucu belli oldu.

Aynen dün akşamki gibi…

Kaleci, harika iki kurtarış bile yapar, çıkması neredeyse imkansız iki golü çıkarır…

Ama…

Öyle bir zamanda öyle bir hata yapar ki, artık maçın geri dönmesi mümkün değildir. Hatta yine benzer bir hata ile de penaltı noktasında ve arkasından da filelerde görürsün topu…

Sonuç?...

Dün akşamki gibi…

Maçtan sonra teknik direktör konuşur…

<ı>“Biz iyi oynadık ama, olmadı…” der nasılsa!...

Ama olan olmuş, hedefe varmak için biraz daha kemerleri sıkmak gerekir duruma gelmiştir.

Vallaha <ı>“Seçimler” de aynen böyle…

Biz, aday olduğumuz partiyi <ı>“Lig”e döndürelim derken birkaç puan aldık, ama yine de düşme potasından kurtulmuş değiliz.

Ne dersek diyelim, ligi göğüsleyen takım da yara aldı almasına da, sonunda kupayı da aldı. Şimdi maçın rövanşını izleyeceksiniz önümüzdeki süreçte…

Her ne kadar başbakan <ı>“Karlıyız” diyorsa da, sadece bir kupa aldı, daha arkası var. Eğer taktik değiştirmezse, gelecek seçimlerde millet yeniden bir takım oluşturup, başına da <ı>“Taze” bir teknik direktör getirir.

Diyorum…

Aynen böyle düşünüyor ve diyorum da, seçim süreci boyunca etrafımızdaki birçok kişinin <ı>“Başkanım” diye dolaşmasına da bir anlam veremiyorum doğru.

Seçim geçeli bir hafta oldu, ama halen herkes <ı>“Başkanım” diyor.

Üzerimize mi yapıştı ne…

İşte anlayamadığım bu… Bunun içinde o kadar çok <ı>“Seçim hikâyesi “ var ki, anlatsam mı olur, anlatmasam mı, orasına daha karar vermedim.

Bakalım gelecek günler ne gösterecek, belki bir ucundan yazarım, azar azar…

02 NİSAN 2009

 
Toplam blog
: 1104
: 918
Kayıt tarihi
: 28.01.07
 
 

Emekliyim ama “Tekaüt” değilim. 1961 yılından beri değişik “Anadolu” gazetelerinde yazdım. 1984-8..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara