Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Ekim '15

 
Kategori
Güncel
 

Seçime doğru...

Seçime doğru...
 

1 Kasım genel seçimlerine geriye sayım başladı. Seçime az kala oy vereceğimiz partiyi temsil eden kişi ve kişilerin, kişilik bozuklukları olup olmadığını düşünmemiz gerektiği kanaatindeyim. Aklımızın bir köşesinde bulunması için,iki farklı kişilik bozukluğunu genel hatları ile yazmak istiyorum. Narsisistik kişilik bozukluğu ve Sosyopati.

Narsisistik kişilik bozukluğu:

Narsisistlerin kendilerini çok seven ve kendilerine fazla güvenen kişiler olduğu zannedilir; oysa gerçek durum bunun tam tersidir. Narsisist kişiliğin altında, paradoksal olarak derin bir kendine güvensizlik yatar. Narsisistik kişilik bozukluğu olan kişi, herhangi bir şey yapmaksızın kendini sevemediği ve kendisine saygı duyamadığı için, kendini sevmek ve saygı duyabilmek adına sürekli bir şeyler yapma ihtiyacı duyar. Benlik saygısını kazanmaya ve sürdürmeye yönelik etkinlikler, narsisistik olarak nitelendirilir. Bunun için bu kişilerde “Her yol mübahtır!” anlayışı hakimdir. Narsisistler, kendilerinin çok önemli oldukları duygusunu taşırlar, başarı ve yeteneklerini abartır, yeterli bir başarı göstermeksizin üstün biri olarak bilinmeyi isterler. Bütün insanları etkileyecek, herkesin hayranlığını kazanacak, tapılan bir insan olmalarını sağlayacak şeyler yaptıkları çeşitli hayaller kurarlar. Kendilerini bütün dünyayı kurtaracak bir kahramanlığı gerçekleştirmiş olarak hayal ederler. Bu hayallere gerçekmiş gibi inanır ve kendilerini değersiz hissetmekten kurtulurlar. Çok beğenilmek isterler, sadece başkalarının kendilerini beğendiklerini hissettiklerinde kendilerine saygı duyabildiklerinden dolayı sürekli başkalarının beğenisini kazanmak için çabalarlar. Hiçbir şeyle gerçek anlamda ilgilenmez, daha çok beğenilebilmek için çok farklı etkinliklerle meşgul olurlar. Kendilerine özel ya da ayrıcalıklı davranılmasını sağlamak için çaba gösterirler, beklentileri karşılanmadığında da öfkelenir ya da kendisine özel muamele yapmayan kişileri aşağılarlar.

Narsisistler, kendi amaçlarına ulaşmak için başkalarının zayıf yönlerinden yararlanırlar. En başta kendisini iyi hissettirecek şekilde davranmalarını sağlamak olmak üzere ilişkide bulundukları insanları kendi çıkarları ve amaçları doğrultusunda kullanırlar. İlişkide bulundukları insanlar, bu gereksinimleri karşılamamaya başlar veya onlara gereksinimi kalmazsa uzaklaşır, başka insanlara yakınlaşırlar. Kişiler arası ilişkilerinde benmerkezci, kendilerine dönük ve başkalarını sömürücüdürler. Eşsiz oldukları inancı, başkalarına yakınlaşabilme,onlarla özdeşleşebilme, onlarla eşduyum yapabilme yetilerini ketler. Küstah, kendini beğenmiş davranış ve tutumlar sergilerler. Başkalarından gelecek eleştirilere karşı bir savunma olarak, başkalarının fikirlerini önemsemediklerini ileri sürerler. Örneğin kendilerine yöneltilen eleştirilerde kendilerini ”karşı tarafa had bildirme”yolu ile savunmaya gidebilirler.Kibir ve insanları manipüle etme yolu ile başrolünde olduklarını düşündükleri bir kahramanlık destanı bile yazabilirler.

Sosyopati:

Sosyopati, psikopati ile benzer ancak; ufak tefek farklılıklar gösteren bir kişilik bozukluğudur. Sosyopati suça yatkınlıktır. Sosyopatlar kanunlara ve kurallara uymayan davranışlar sergilerler.(Örneğin,anayasayı ihlal eden bir politikacı düşünün...) Sosyopatlar,çok zeki olmalarına ya da öyle görünmelerine rağmen sürekli aynı davranışları tekrar ederler. Sosyopatlar diğer insanları tehtit ve saldırganlıkla korkuturlar; utanma, pişmanlık ve suçluluk duymazlar. Çoğu zekidir ama; zekalarını insanları kandırma amaçlı kullanırlar. Sosyopatlar, sözcükleri çok ustaca kullanırlar ve güçlü bir hayal dünyaları vardır. Duygu sömürüsü yapmak ve yalan konuşma sosyopatların en belirgin özelliklerindendir. Yalan üretmekte o kadar ustalardır ki; yarattıkları hikayeleri birtakım zincirleme olaylara bağlayarak insanları çok kolay etkileyebilirler.Sosyopatların karşısına yalan ve hilekarlıklarını kanıtlayan bilgi ve belgelerle çıkılsa dahi,onlar kendilerine komplo kurulduğunu,iddia ederler. Bazen üstüste söylenen yalanlar işin içinden çıkılmaz hale geldiğinde, mantık dışı söylemleri ve saçmalamaları kaçınılmaz hale gelir. Sosyopatlarda vicdan duygusu yoktur ve insanlara zarar vermekten çekinmezler. Onlar, sürekli bir hikaye yaratıp o hikayeyi canlı tutarak insanları manipüle ederler ve akıl almaz bir mağduriyet edebiyatı sergilerler. Sosyopatlar iyi bir insan görünmekte çok beceriklidirler; ancak; sürekli yalan söyledikleri için daima çelişkilidirler. Bu yüzden onların ne söylediğine değil, ne yaptıklarına bakmak gerekir. Bir sosyopat nekadar zeki ve yetenekli ise sahte kişiliği de okadar ince işçiliktir.

Tarih birçok devletin, imparatorluğun ruh sağlığı bozuk idarecilerle yönetildiğine sahne olmuştur. Anlı şanlı Roma İmparatorluğu’nun hükümdarlarından biri olan Neron, imparatorluğun dört bir yanında ayaklanmalar çıktığında elinde sazı ile insanları etkilemeye, büyülemeye çalışıyor, bizzat kendisinin yer aldığı tyatro gösterileri yapıyordu. Halk düşmanı ilan edilip ölüme mahkum edildiğinde intihar etti. Ölürken şöyle diyordu: "Dünya ne kadar da büyük bir sanatçı kaybediyor benimle!"

Seçim sizin.

Sevgiyle…

Funda Kocatürk

Funda’s

www.facebook.com/fundaa.kocaturkk

https://twitter.com/funndas

 
Toplam blog
: 33
: 406
Kayıt tarihi
: 17.03.15
 
 

Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji. Felsefe Grubu Öğretmeni. ..