Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Ekim '07

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Seçme ve seçilme hakkı..!

Seçme ve seçilme hakkı..!
 

Kadınlara ilk siyasal hakları, 1930 Yılı’nda çıkarılan Belediyeler Kanunu ile verildi.

1934 Yılı’nda Malatya Milletvekili İsmet İnönü ve 191 arkadaşının verdikleri bir yasa değişikliği teklifiyle Türk Kadını „milletvekili seçilme“ hakkını kazandı.

Avrupa ve Amerika’da kadınların böylesine çağdaş haklarının olmadığı yıllar...

1 Mart 1935’te toplanan TBMM’de tam 18, evet “Onsekiz” kadın milletvekili yer aldı.

Atatürk; “Medeni memleketlerin birçoğunda kadından esirgenen bu hak, bugün Türk Kadını’nın elindedir ve onu salahiyet ve liyakatle kullanacaktır.” diyerek bu konudaki kararlılığını ve memnuniyetini dile getirmiştir...

İtalya’da kadınlar 1948’de, Japonya’da ise ancak 1950’de seçme hakkı kazandı.

Türkiye’nin, Medeni Kanun’u aldığı İsviçre’de ise kadınlar seçme ve seçilme hakkını 1971’e kadar alamadı.

İsveç ve Danimarka örneklerinde de durum farklı değildi.

TBMM tarafından 3 Nisan 1930’da kabul edilen bir başka yasa ile kadına ‘belediye seçimlerine katılma hakkı’ tanındı.

26 Ekim 1932’de ise kadına „muhtar, köy ihtiyar kurulu üyeliklerine seçilme ve seçme hakkı“ getirildi.

8 Ekim 1934’de kabul edilen ve 5 Aralık 1934’de yürürlüğe giren son yasayla da kadınlara „milletvekili seçme ve seçilme hakkı“ tanındı.

Türk kadınlarının Cumhuriyet sayesinde kazandığı en önemli hak...

5 Aralık 1934...
Atatürk < türk="" kadınını="" dünyaya="">>; “dünyada hiçbir milletin kadını; Ben Anadolu kadınından fazla çalıştım, milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte Anadolu kadını kadar emek verdim diyemez” sözleriyle tanıtırken, gurur ve inanç ile açıklamıştı...

Hatta! “Belki erkeklerimiz memleketi istila edenlere karşı süngüleriyle, düşman süngülerine göğüslerini germekle düşman karşısında hazır bulundular. Fakat, erkeklerimizin teşkil ettiği ordunun hayat kaynaklarını kadınlarımız işletmiştir” diyerek kesin bir dille vurgulamıştır...

Kadının “Seçme” hakkını bu iki paragraf özetlese de, ikinci paragraftaki “hayat kaynaklarını kadınlarımız işletmiştir” beyanı, “Seçilme” hakkının kullanımının önemli, hem de hayat kadar önemli olduğunun göstergesidir...

Kadın nerdedir?

Üçüncü dünya ülkelerinden bile geride, nerede? Seçilme de..!

Daha da vahim olan, “Gümrüklü emtia” muamelesi, “Kota” talebidir ki, 1934 utanarak izliyor...

Evet, kadın seçiyor...

Hangi okulda nasıl eğitim alacağını, çocuğunun hangi şartlarda eğitim göreceğini seçiyor (?)

Arkadaşlarını, arkadaşlıklarını, hayatına yön verecek insanları seçiyor (?)

Dostlarını, dostluklarını, hayatına dair paylaşımlarını seçiyor (?)

Aşkını, aşklarını, ruh halinin bireysel köşe taşlarını seçiyor (?)

Eşini, eşiyle yaşayacaklarına söz verdikleri, sözü imza altına aldığı akti seçiyor (?)

Çocuklarını, kaç tane olacağını, gelecekleri için sağlıklı sosyal bir hayatı seçiyor (?)

İşini, iş arkadaşlarını, kariyerini, hedeflerini, hangi süre içerisinde hedeflediğine varabileceği yol yöntemi seçiyor (?)

Sosyalliğini, sosyal hayatın gereklerini, kültürünü, kültürüne katkı olabilecekleri ilerlemeyi ve gelişmeyi seçiyor (?)

Kıyafetini, modaya uygun seçenekleri, evini, mobilyasını, tatilini, arabasını ama peşin ama taksit ama kredili seçiyor (!)

Ama ev hanımı ama iş kadını, Annesine Babasına Eşine Akrabalarına danışıyor, seçiyor (!)

Tüketim, tüketimi destekleyen Siyasi-Politik-Sektörel kurgu, kadından üretim olarak çocuk dışında bir beklenti içerisinde değil demek ki, sadece seçiyor (!)

Seçilen/Seçilme hakkı konusuna gelince, kadın...

Saygılarımla

 
Toplam blog
: 72
: 1708
Kayıt tarihi
: 09.08.07
 
 

"Beklentiler denizinde boğulmaktansa, gerçekler ve gerçekleşenler nehrinde yıkanarak arınmayı tercih..