Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

14 Haziran '12

 
Kategori
Siyaset
 

Seçmek, tercih etmek

Seçmek, tercih etmek
 

Demokrasinin gereği.


Benzerleri arasından hoşa gideni almak, ya da yararlanmak için ayırmak, üstün, iyi uygun bularak yeğlemek, ne olduğunu anlamak, fark etmek, kolay beğenmemek, ayrım yapmak, üstün görmek, tercihini bir yönde kullanmak, titiz davranmak, bir şeyi öbürüne veya diğerlerine karşı önemli saymak, birine oy vererek bir görevi yerine getirmek seçmek demektir.

 Tercih etmek hep zor gelmiştir bize. Bundan dolayı bir çok şeyi ertelemişizdir hayatımızda. Aslında çok kolaydır ama ne istediğini bilenler için. Evet sorun şu ki biz ne istediğimizi bilmiyoruz. Ufacık bir eşya da olsa alacağımız mızmızlanır dururuz, karar vermekte zorlanırız. Bunlarda bile problem yaşayan bir toplumun insanları olarak, düşünün, hayatımızın dönüm noktasını oluşturacak kararlar alırken ya da alamazken ki halimizi. Ne istediğimizi bilmediğimizden çok partili rejime geçtiğimizden beri 65 yıldır döndüremedik şu hayatımızın akışını, olanlara kader diyerek avunduk hep.

 Bir taraftan içimizde, bir yerlerde ne istediğinden gayet emin, nereye nasıl varılacağını bilen, kaygısız, huzurlu, benliklerden, beş duyudan, düşüncelerden, dış tesirlerden etkilenmeyen sakin ve sessiz bir şekilde, yüzeyde görülen dalgalara aldırmadan, yavaş ve derinden hareket eden, akla dayalı tercih kriterleri olmalı diye düşünüyorum.

 İpekböceği kozadan çıkarken alın teri ile ördüğü ipeği yırtıp parçalar. Bu yüzden çiftçiler ya ipeği seçerler, ya ipek böceğini. İkisini birden koruyamazlar. Çoğu zaman ipeği kurtarmak için, ipek böceğinin canını alırlar. Bilirmisiniz ki bir tek ipek mendil için yüz ipek böceği can verir. Çiftçinin ipek için tercihi aslında ölümdür.

 Yaşamımız boyunca değişik sorunlarla karşılaşır ve onlara çözüm yolları ararız. Birinin soruna çözüm getirmesi için tercih edilmesi zorunluluğu, geçen zaman içinde öncekine kıyasla daha da karmaşık bir hal yaratabilir. Bu gerçek, gerek kişilerin gerekse yöneticilerin çevresel sorunların giderek artması karşısında, etkin çözüm yollarının bulunması ihtiyacını doğurmuştur. Bu nedenle seçici olan bizler, en etkin hareket biçimini belirlemek için problemlere en uygun optimum karar verme yöntemini seçmeliyiz. Tercih etme, en yalın biçimde, çeşitli alternatifler arasında seçim yapmaktır. Bireysel ve kurumsal olarak, karar vermek, değer sistemleri, hedefler, algılamalar karar verme sürecine yön vermektedir.

 Hayatımızın virajlarında önümüze çıkan, bir karara varmamız gerektiğini, sancılarla hatırlatan seçimler.. Bir aşkla ya da bir olay karşısındaki yaptığımız seçimlerin doğurduğu sonuçlar bir film senaryosu gibi. Tamamen seçimler üzerine yaşamıyormuyuz hayatımızı aslında? Bir şeyi seçerken diğerinden vazgeçmek, bazen aklımız diğer seçeneklerde kalsa bile. Yapılan seçimler, aşılan zorluklar, yapılması gerekenler, verilen mücadelelerimiz hep yaşanılası süreçlerdir.

 Çoğu zaman bazen iyi-kötü, bazen iyi-iyi, bazen kötü-kötü arasından tercihler yapıyoruz. Seçimlerinizi idare edemezseniz, kendinizi idare edemezseniz. Seçimlerinizi idare edin yaşamınızı idare edeceksiniz. Şimdi size şıklar önerilecek, siz tercih edeceksiniz. Tercih hakkını kullandıktan sonra iki tercihte siz sunacaksınız. Tercihiniz ile acı vermek mi? Acıya katlanmak mı?

 Evet hayat seçimlerden ibarettir. Biz insanlar her an seçim yaparız, farkında olsak ta olmasak ta yapacağımız seçimler hayatımıza yön verir. Dolayısı ile yaptığımız seçimlerin sonuçlarına katlanmak zorunda kalırız. Hayattaki seçimlerimiz bize aittir, eşimizi, işimizi, arkadaşımızı biz seçeriz ama her şey kontrolümüzde değildir, bir şey hariç düşüncelerimiz. İnsanlar bize zarar verebilirler, paramızı eşyalarımızı çalabilirler ama biz izin vermeden asla düşüncemizi değiştiremezler. Düşüncelerimizin kalitesini yükseltmek için yapacağımız her şey doğal olarak hayatımızın kalitesini yükseltir.

 Ben bir ergen olarak hayal kurmak istiyorum. Hayal kurun diye denilmiyor mu hep! Hayal etmek istiyorum, ayaklarımın yerden kesildiğini, hem mutlu hem de başarılı olabileceğimi, beni sarıp sarmalayan ailemin de benimle beraber sevindiğini görmek, komşularımın hatta tüm ülkemdeki insanların da hayallerime dahil olduğunu bilmek istiyorum. Aklım duruyor ya olmazsa diyorum, hayalim yarıda kesiliyor, elim, midem kasılıyor, aklım yerle bir oluyor. Ya olmazsa?  Her şey eskisi gibi olursa diye endişelenmekten kendimi alamıyorum. Tüm bunları derleyip toparlayarak okuyabileceğiniz şeyler yazmak için bile kaygılarımı toparlayamıyorum. Çünkü öncelikle çözülmesi gereken sorunların devam ettiğin, insanların yöneten tercihlerini seçerken, sorgulamadan, rasyonel akla dayanmadan, medyatik kültürlü, şekilci, sloganist, dar manada milliyetçi, çıkarcı, düzenbaz anlayışı içerisinde davrandığını görüyorum.

 Tercih ederken şu soruları kendimize soruyor muyuz? Seçim yaparken aklımızı mı, duygularımızı mı kullanıyoruz?  Seçimden sonra, başarısız ve yanlış tercih yapmış insanların söylemi olan “Keşke” yi kullanıp, pişmanlık duyar mıyız?

 Çocukların ve benim gibi hayal kurmak isteyen ergenlerin, hayal kurma yeteneklerinin olmadığı veya olmayacağı, mutsuz bir yaşama devam mı edeceğiz? 

 Refik Halit KARAY’ın “Sizler gezip tozmakta hür olduğunuz halde insan zekası ile bir adım ilerisini sezemiyorsunuz, seçemiyorsunuz” sözünü, sosyal, kültürel ve ekonomik anlamda, bizi yönetenleri yapacağınız tercihiniz ile lütfen çürütürmüsünüz.

 Doğru, akılcı, rasyonel seçimler yapmanız dileğimle.

Nizamettin BİBER
Uzman İnşaat Mühendisi  

 
Toplam blog
: 887
: 2743
Kayıt tarihi
: 06.06.12
 
 

Yeni dünya düzensizliğinde insan olmaya çalışan ve okuyarak ne kadar cahil olduğunu gören, olayla..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara