Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

07 Haziran '10

 
Kategori
Öykü
 

Sefil baykuş

Sefil baykuş
 

Baykuş


"Sen de Hıfzı gibi tezden uyandın
Uyandın da taş yastığa dayandın
Aslı hanım gibi kavruldun yandın
Yeller mi savurdu, küllerin hani
?

KH 

Anonim diyebileceğimiz, öyküleri dilden dile dolaşan Hıfzi ile Suna'nın trajedik aşklarını ya da yazınımızda belirgin yeri olan Kağızmanlı Hıfzı'nın Sefil Baykuş adlı şiirini okurlarımla paylaşmak istedim. 

Sefil baykuş ne gezersin bu yerde
Yok mudur vatanın illerin hani
Küsmüş müsün selamımı almazsın
Şeyda bülbül gibi dillerin hani 

Ecel tuzağını açamaz mısın
Açıp da içinden kaçamaz mısın
Azat eyleseler uçamaz mısın
Kırık mı kanadın kolların hani 

Aç mısın, yok mudur ekmeğin aşın
Odan ne karanlık, yok mu ataşın
Hanidir güveyin, hani yoldaşın
Hani kapın bacan, yolların hani 

Kara yerde mor menevşe biter mi
Yaz baharda ishak kuşu öter mi
Bahçede alışan, çölde yatar mı
Uyan garip bülbül güllerin hani 

Burda yorgan döşek, yastık var mıdır
Bu geniş dünyada yerin dar mıdır
Dalın tahta duvar, önün yar mıdır
Yeşil başlı Suna'm güllerin hani 

Körpe maral idin dağlarımızda
Dolanırdın solu sağlarımızda
Taze fidan idin bağlarımızda
Felek mi budadı dalların hani 

Düğününde acı şerbet içildi
Gelinlik esvabın dar mı biçildi
İlikle düğmele göğsün açıldı
N'oldu kemer-beste belleri hani 

Alışmış kaşların var mı karası
Ala idi gözlerinin binası
Kocaldın mı on beş yaşın Suna'sı
Yok mudur takatin, hallerin hani 

Aç kapıyı emmim kızı gireyim
Hasta mısın halin sual edeyim
Susuz değil misin bir su vereyim
Çaylarda çalkanan seslerin hani 

Yatarsın gaflette gamsız kaygusuz
Ninni balam ninni kalma uykusuz
Hem garip, hem aç, hem de susuz
Felek fukarası malların hani 

Her gelip geçtikçe selam vereyim
Nişangâh taşına yüzüm süreyim
Kaldır nikabını yüzün göreyim
Ne çok sararmışsın alların hani 

Civan da canına böyle kıyar mı
Hasta başın taş yastığa koyar mı
Ergen kıza beyaz bezler uyar mı
Al giy allı, balam şalların hani 

Daha seyrangâha çıkarmaz mısın
Çıkıp da dağlara bakamaz mısın
Kaldırsam ayağa, kalkamaz mısın
Ver bana tutayım ellerin hani 

Bir kuzu koyundan, ayrı ki durdu
Yemez mi dağların kuşiyle kurdu
Katardan ayrıldın, şahin mi vurdu
Turnam, teleklerin tellerin hani 

Sen de Hıfzı gibi tezden uyandın
Uyandın da taş yastığa dayandın
Aslı hanım gibi kavruldun yandın
Yeller mi savurdu, küllerin hani? 

Hıfzı sorar da Suna durur mu? 

Suna'nın yanıtını da şöyle dillendirir halkımız: 

Emmioğlu küsmemişim ben senden
Ölüm lal eyledi, dillerim yoktur
Eğdi kametimi, büktü belimi
Kalkamam ayağa hallerim yoktur 

Haber edin kuşlar çeksin yasımı
Yuva yapsın püskülümü fesimi
Koymadılar doldurayım tasımı
Havuzdan ayrıldım, sellerim yoktur 

Bende Hıfzı gibi tezden uyandım
Uyandım da taş yastığa dayandım
Aslı Hanım gibi, kavruldum yandım
Sam yeli savurdu, küllerim yoktur. 

Anonim 

 
Toplam blog
: 782
: 1295
Kayıt tarihi
: 18.08.08
 
 

Kırşehir Erkek İlköğretmen Okulu'nu, İzmir Buca Eğitim Enstitüsü Türkçe Bölümünü, İstanbul Çapa M..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara