- Kategori
- Güncel
Şehirde ve Kırsalda Mutluluk

Mutluluk bir çeşit tatmin ve huzur duygusudur. Zenginin mutluluğu ve fakirin mutluluğu farklıdır. Şehirdeki insanın mutluluk anlayışı ile kırsaldaki insanın mutluluk anlayışı birbirine benzemez. Bir hint fakiri ile kırsaldaki hint köylüsünün de mutluluk anlayışı ayrıdır. Dünyada yaşanan acıların bir imtihan olduğunu düşünerek, mutluluğu öbür dünyada aramakta bir başka bakış açısıdır. Özetle Mutluluk tanımı nereden baktığınıza, nerede olduğunuza bağlıdır. İnsanın yaşamını etkileyen olaylar bazen mutluluk bazen de acı verir. İnsan doğasına göre bunun böyle olması normaldir. İnsanoğlu dünyada var olduğundan beri bu duygular ile dünyaya bakmış ve yüzyıllardan beri mutluluk kavramı toplumların gündeminde yer almıştır. Bu nedenle hepimizin mutluluk tarifi farklıdır. Sanatın her dalında, edebiyatın her alanında mutluluk farklı şekillerde eserlere yansıtılmaktadır.
Şehirde ve Kırsalda mutluluk diye bir başlığı gördüğünüzde içinizden bu da nereden çıktı diye düşüneceksiniz. Kır ve şehir arasında mutluluk konusunda ne fark var diye soracaksınız. Belki de bu başlığı anlamsız bulacaksınız. TUİK tarafından yapılan Yaşam Memnuniyeti Araştırması sonuçlarını görünce şehirdeki ve kırsal kesimdeki insanları, onların yaşadıklarını şöyle bir düşündüm. Yaşadığım şehirde çevreye, sokaklardaki insanlara, sonra yıllardan beri çalışma alanım olan kırsalda yaşayan insanlara baktım. Sonuçlar karşısında oldukça şaşkındım. Acaba ben mi yanılıyorum diye bu anket sonuçlarını kendimce değerlendirmeye çalıştım. TÜİK’in yaptığı 2010 yılıaraştırmasında 3.440 aileden 18 yaş ve üstündeki 7.027 kişi ile görüşülmüş. Kişilerin mutluluk algılaması, temel yaşam alanlarındaki memnuniyetleri ölçülmeye çalışılmıştı.
Bakın bu araştırma bizlere neleri gösteriyordu. İnsanlarımızın % 61.2'sinin mutlu, %10.7 'sinin mutsuz ve %72,8'inin de gelecekten umutlu olduğunu, kadınların ise erkeklere göre daha mutlu olduğunu açıklıyordu. En ilginci de bireylerin % 22’sinin borcunu ödediği, % 13.1’inin gelirinin arttığı belirtiliyordu. Bir de bu oranlarında önceki yıla göre iyi olduğu ve sonuçta bir ölçüde ülkemizde mutlu ve umutlu insanların çokluğu ortaya konmuştu. http://www.milliyet.com.tr/tuik-ten-ilginc-bir-anket/ekonomi/sondakika/18.02.2010/1200721/default.htm
Bu araştırma haberlerini okuduktan sonra internetten ilgili haberleri taradım. Şehirde ve kırsal kesimde yaşayan insanlarımızın içinde bulundukları durum hiçte bu anket sonuçlarına benzemiyordu. Şehirlerde işsizlik, yoksulluk ve umutsuzluğun yarattığı olaylar gazete başlıklarını ve internet sayfalarını kaplıyordu. Kapanan fabrikalar ve dükkânlar acı bir gerçek olarak karşımızda idi. Eğitimli insanlar bile işsizlik nedeniyle gösteriler yapıyorlardı. Hatta bir haber başlığı şöyle idi, İşsizlik ve yoksulluk kadına yönelik şiddeti de artırıyor. Ailenin geçim sıkıntısı huzuru altüst ediyor ve sonuçta ölüme kadar varan şiddet olayları yaşanıyor diyordu. http://www.egeliyim.net/haber/6412-ege-bolgesi-issizlik-ve-fakirlik-kadina-yonelik-siddeti-artiri.ege
Bu tablodan sonra kırsaldaki durumu düşündüm. Kırsalda şehirlerden daha çok sorun vardı. Ancak şehirlere göre kırsal kesimin haberlerini ulusal yayın yapan yazılı ve görsel basında birkaç kanal birkaç gazete dışında ekranlarımızda fazla göremiyorduk. Bazı haberler de tarıma yatırım yapan sermaye gruplarının yatırımları ve sorunlarını yansıtan haberlerdi. Tarımın kamuoyunun gündemine yeteri kadar taşınamayan sorunlarını şöyle bir gözden geçirdim.
Bu insanların gelir düzeyi düşüktü. Yaşam çalışma koşulları oldukça kötüydü. Kırsalda sağlık ve eğitim altyapısı yetersizdi. Ailelerinin gelecekleri ile ilgili planları adeta yoktu. Üretim yapanların önemli bir kısmı borçluydu. Büyük bir kısmının sosyal güvenliği bulunmuyordu. Çünkü prim ödeyecek kadar gelirleri yoktu. Sağlık konusunda yeşil kart ile sorunları çözmeye çalışıyordu. Kadın ve çocuklarının önemli kısmının sağlık sorunları vardı. Kış şartlarında sorunlar daha da ağırlaşıyordu. Kırsal kesimde gelir düzeyi düşüklüğünden arazi kavgaları yaşanıyordu. Eğitim düzeyi düşüklüğünden töre cinayetleri işleniyordu. Sorunların çözümünde üretici örgütlerinin görüşleri dikkate alınmıyordu.
Yukarıda belirttiğin uzun yıllardır katlanarak gelen bu sorunlar karşısında, büyük bir kısmı küçük işletmelere sahip üreticiler, ormanlardaki kısa süreli ve mevsimlik işler ile geçimini bir ölçüde sağlama çalışan orman köylüleri yeterli gelir elde edemiyorlar, Üretim için borça giriyor. Hayata borçlu olarak devam ediyor. Yarınını göremiyor. Çocuğuna istediği gibi eğitim yaptıramıyor. Bir gün yaşlanınca emekli olacağım diye hayal kuramıyor. Tüm bunların dışında gerek bireysel gerekse örgütsel olarak basın sorunlarına gerekli ilgiyi göstermiyor, Hele birde orman köylüsüyse sorunlar daha da artmakta ve ağırlaşıyor. Ormanlardaki her ağaç kesimin de ölümü yaşıyor. Bu şartlarda nasıl mutlu ve gelecekten umutlu olabildiğimize anlam vermedim.
Kırsalda bir insanımıza sorduğunuzda gerçekte onun için mutluluk Yağışların zamanında ve yeterli miktar yağmasıdır. Bitkisel ve hayvansal üretim döneminin iyi geçmesidir. Ürettiğini değer fiyattan satmaktır. Ormandan iyi şartlarda uzun süreli iş almaktır. Ormanda çalışırken bir ağaç altında kalmadan ağaç kesim dönemini bitirmektir. Bir sonraki üretim dönemi için maddi imkânın ve hava koşullarının olmasıdır. Ailesini zor koşular karşısında hastaneye ulaştırmak, çocuklarını okutmaktır. Geçinmek için az da olsa gelir elde etmektir. Ailesini geçindirmek ve geleceğe güvenle bakmaktır.
İşte bu resim dikkate alındığında kırsalda mutluktan ve umutlu gelecekten söz edebilmek bunlara cevap verebilmektir. Sorarım sizlere milli gelirden en az payı alan kırsaldaki insanların beklentilerine ne ölçüde cevap verebiliyoruz. Bu değerlendirmeler ışığında TUİK'in anketi bizlere ne derece kırsalın gerçeklerini yansıtıyor.