- Kategori
- Siyaset
Şehitler "ölmez"
Dün askeri konvoya ateş açıldı ve 11 askerimiz şehit düştü. Yani 11 Ocağa ateş… Yani hepimiz biriz falan hepsi hikâye.
Bir süredir görüyoruz ki ateş sadece düştüğü yeri yakıyor.
Yok, sadece o evleri değil, diğer evleri de yakmış olsaydı ya da biz bu ateşin kendi ocağımıza da düştüğünü hissetseydik, sanıyorum ki terörle ilgili mücadelede böyle ayak sürünmez…
Ve günden güne artan şehit haberlerini sessizce geçiştirmezdik.
Sadece 1 günde 11 şehit, bakın diğer ayları falan saymak istemiyorum, çünkü artık bunları duyunca sabır falan kalmıyor.
Yaklaşık olarak son bir ayda şehit düşen askerlerimizin sayısı 40’ı buldu
Anlaşılıyor ki eğer bu konuda gereken yapılmazsa, biz bu giderek artan şehit haberlerini duymaya devam edeceğiz…
Aslına bakarsanız sadece şehitler konu değil…
Bir süredir siz bunu yaklaşık 8–10 yıldır anlayın, devlet terörle mücadeleden vazgeçmiş ve adım adım özellikle o bölgenin bağımsızlığına giden sürecin yolunu açmaya çalışmıştır.
Yoksa 2000’ li yılların başında, neredeyse sıfıra düşen terör olaylarının giderek artan şekilde hız kazanmasını başka nasıl açıklayabiliriz ki…
Adamlar bölgede güpe gündüz istedikleri yerde yol kesebiliyorlar…
İstedikleri yerde iş makinelerini yakabiliyor… Hatta bununla da kalmayıp ordunun askerini bile kaçırabiliyorlar…
Bırakın ülkenin o bölgesini, memleketin her tarafında terör eylemi düzenleyebiliyorlar…
Ve tüm bunlar olurken…
İnsan ülkemizi yönetenlerin konuyla ilgili açıklamalarını da duyunca şok geçiriyor, kulaklarına inanmakta zorluk çekiyor
“Şu mübarek Ramazan ayında yavrularımız şehit ediliyor. Şuanda sabırla devam ediyoruz.”
Bu sözün üzerine ne denilebilir ki, el insaf…
Ancak elbette sadece yaşananlara değil de, olaylara daha geniş bir açıdan bakılması konuyu daha anlaşılır kılacaktır.
Yani bugün uygulanan açılım politikasıyla, ordunun komutanlarının, bu güne kadar ortaya konulamamış asılsız suçlamaklarla bertaraf edilmesini…
Suriye konusundaki…
Hatta,
Daha önce izlenen Irak konusundaki tutumunu bile göz önünde bulundurmak gerekmektedir.
Aslında işin doğrusu olayların bu kadar hızlanmasının en önemli nedeni, bölgeyi yeniden düzenlemek isteyenlerin acelelerinin olduğunu göstermektedir.
Çünkü ABD bölgede yaptığı tüm bu konudaki faaliyetlerinde başarısızlığa uğramaktadır…
İşte adım adım, etnik kimliğe özgürlük şeklinde süren açılım gibi çabalar toplumda hala var olan birlik duygusunu ortadan kaldıramamış…
Üstelik tam tersine toplum bunu büyük bir sağduyuyla karşılayarak birlik duygusunu daha fazla pekiştirmeye başlamıştır…
Hatta ordunun tasfiye edilip, yerine paralı ordunun kurulması çabaları hız kazanmış olsa bile süreç istenilen hızda yürütülememektedir…
İşte onun için toplumdaki bölünmeyi hızlandırmak ve kutuplaşmayı keskinleştirmek…
Bunu düşmanlık boyutuna kadar sürdürmek gerekmektedir.
İşte olayların hız kazanmasının ve bizimkilerin sabır göstermelerinin nedeni budur…
Adamların acelesi var…
18–08–2011
Nusret KEBAPÇI