Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Temmuz '07

 
Kategori
Gelenekler
 

Şehr-i Van' da Ramazan

Şehr-i Van' da Ramazan
 

Eski Van Şehri Kayeçelebi ve Hüsrevpaşa Camileri


Van’ da oruç ibadeti etrafında şekillenen on bir ayın sultanı ramazan, ebruda dile gelen renk ve figürlerdeki güzelliğe benzer. Unutulmaya yüz tutan değerler yeniden hayat bulur. Şehr-i Van’da günlük koşturmanın, yaşam mücadelesinin hızı, rengi ramazan ile birlikte değişir. Caddelerinde, marketlerinde, fırınında, sokağında, pazarında, kasabında, iş yerinde, mahallesinde, bahçesinde, insan ilişkilerinde yaşanan ve yaşatılan ramazanın Van’a özgü farkı iklim gibi hissedilir. Bu iklim ne yaza ne kışa, benzer. Hissetmek için yaşamak lazım. En azından bir iftar saati, Van’ın sokaklarını, evlerini, ya da Van Kalesinin burcundan gün zevale girerken ezanlar eşliğinde iftar anını gözlemleyerek anlayın. Ve gönülleri coşturan ramazan ayının Vanlılar tarafından şenliğe nasıl dönüştürüldüğüne tanık olun. Unutmayın! Van’da ilk defa ramazan geçiriyorsanız sevgi, merhamet yoğunluklu “hay-huy” sizi de içine alır. Arınmanın, kavrulmanın, savrulmanın, yardımlaşmanın, paylaşmanın, dayanışmanın, nihayet şefkatin derinliklerine dalarsınız Şehrivan ramazanında. Her sofradan ayrı tat, ayrı bir lezzet alırsınız Osmanlının Doğudaki en önemli kentlerinden olan Van’da. Bir devrin benzersiz toplumsal yaşam kültüründen, maharetinden akıp gelen yansımaları bulursunuz bizim ellerde. Ayrıntılar sizi kimi zaman İstanbul’a, kimi zamanda Bursa’ya alır götürür. Uzaklarda yakını, yakınlarda uzağı, yoklukta varlığı, varlıkta yokluğu, açlıkta tokluğu, teklikte çokluğu, merhamette vicdanı, erdemde demi, sükûnette coşkuyu bulursunuz bu şehrin ramazanında.

Vanlılar, geçmişten gelen engin bilgi ve birikim ile bugünün ihtiyaçlarını da karşılayan usul ve kaideler içersinde ramazana yalnız bedenleriyle değil, maddî ve manevî bütün varlıklarıyla hazırlanırlar. Bu hazırlıklar üç aylar ile birlikte başlar. Hazırlıklarda önceliği temizlik alır. Evlerde hanımlar ramazan ayına kısa bir süre kala ramazan bayramını da kapsayacak ölçüde ayrıntılı, genel bir temizlik seferberliği başlatırlar. Başta, halılar, giysiler ve diğer yıkanacaklar yıkanır, silinir, temizlenir, ütülenirken, gerekli olan evler de badanalanır, boyanır. Geleneklerden alınan öğretiyle Vanlı hanımlar yıkama sırasında sessizce üç salâvat okurlar. Burada dile getirilen salâvat, temizliğe verilen manevi standarttır, ruhsattır, mühürdür. Yani; evler arındırılmış, durulmuş, aklanmış ve paklanmıştır. Bu işlem “ Evimiz abdestlidir ” veya “ Salâvatlandırılmıştır ” şeklinde açıklık kazanır. Van’da üç ayların başlangıcından itibaren ramazan ayının son gününe kadar üç ay süreyle oruç tutanlar olduğu gibi, ramazan ayını Umre’ ye giderek kutsal topraklarda geçirenler de olur. Bir kısım Vanlılar ise ramazan ayı boyunca zorunlu olmadıkça uzun süreyle il dışına çıkmaz, ramazanda ailesi ile birlikte olmaya özen gösterir. Bu bağlamda ramazan ayını ve oruç tutmayı olumsuz etkileyecek, güncel, acil olmayan bir kısım işlerde ramazan ayı sonrasına ertelenir. Öte taraftan, kuruluşlarda çalışanlardan bir kısmı da ramazan ayında izinlerini kullanmayı tercih ederler.

Kuruluşlar, şirketler, esnaflar tarafından ücretsiz bastırılan; özlü sözlerin ve hadislerin yer aldığı, oruç yasaklarının başladığı fecr-i sadık, yani tan yerinin ağarma vaktini gösteren imsakiyeler dağıtılır. Kur’an okuyan veya okunan Kur’an-ı dinlemek isteyen bayanlar, ramazan ayı boyunca aralarında tespit ettikleri bir evde toplanarak hatmi indirirler. Bunun içinde ramazana sayılı günler kala hangi evde, kimler, saat kaçta, Kur’an okuyacakları sözlü ortak olarak kararlaştırılır. Kur’an okunacak bu ev, genelde yaşça büyük, ev ortamı müsait olan komşu evi olur. Ramazan’a bir gün kala kabristanlar mutlaka ziyaret edilerek “ Yasin-i Şerif ” okunur. Dualar yapılır. Kabristanlarda fakirlere, çocuklara para, lokum, bisküvi, şekerleme dağıtılır. Ramazanın ilk günleri Vanlıların “ hatırlı ” olarak adlandırdıkları ramazan öncesi yakınları vefat etimş, başından üzücü olay geçen, kalbi kırık, yüreği burkuk, bir yanı yıkık akrabalar, dostlar, komşuların yanı sıra hastalar, yaşça büyükler, komşular, dostların ramazanları kutlanır. Bunlar arasında ekonomik durumları yeterli olmayanlara gizlice onuru kırılmadan çeşitli yardımlar yapılır, gözetilir.

Ramazanın geliş müjdesini veren hilali gökyüzünde arayan Vanlılar “göründü-görünmedi” arayışı " Yevmüşşek " in yani şüpheli arayışın bir parçası olur. Ancak çoğunluk Diyanetin genel kararına uyar. Ramazanın ilk günü önceden belirlenmiş evlerde, bir araya gelen bayanlar Kur’an okumaya başlarlar. Kur’an okuma sonrası hanımlar arasında dertleşme ve sohbet anı oluşur. Giderayak bu sohbette; güncel gelişmeler, yemekler, şehirde, mahallede gelişen olaylar, hastalar, sıkıntılar, sitemler, sevinçler, duyumlar, yardı ve ilgi bekleyenler, ziyaret edilmesi gerekenler, küskünlerin barıştırılması gibi konular dile gelir. Bazı aileler ise ramazan ayı boyunca evlerinde Kur’an okumak üzere “hafız” tutarlar. Bu hafızlar bulundukları evlerde sesinin duyulabileceği odada Kur’an Kerim okur. Evde bulunanlar da hafızı Kur’an okuyarak veya dinleyerek takip ederler. Hafızlar Şehrivan’a ramazan ayında genelde Siirt, Mardin gibi illerden ramazan ayı için gelirler. Hafızlara mukabele sonrası çeşitli hediyeler alınır. Para verilerek gönülleri hoş edilir. Müftülükçe camilerde mukabele okuyacak hafızlar, vaazlar tespit edilir, görev dağılımı yapılır. İş yerlerinde zamanı olan esnaflar da Kur’an okurken, ramazan’ın ilk gününde camilerde, cemaatle kılınan öğle ve ikindi namazları sonrası, Kur’an okumayı bilen erkekler hafızların okudukları “mukabeleyi” takip ederler. Kur’an okumayı bilmeyenler ise “ mukabele ” dinleyerek bu manevi şölene katılırlar. Fırınlardan yayılan Osmanlı sultan sofralarından günümüz sofralarına gelen, susamlı, çörek otlu, yumurtalı pide kokuları ise iştah kabartır. İftara hazırlık yapan lokantaların, varlıklı Vanlı eşrafların, kurumların yolculara, misafirlere, yardıma muhtaç olanlara yönelik açtıkları iftar sofralarından burunlara nükseden yemek kokuları, çiğ köfte ustalarının tebessümleri, fırınlarda kıymalı pide, ramazan pidesi, çömlek, tava bekleyen kalabalıklar da Şehrivan’ın bir başkadır. Van’ın tanınan, nüktedan renkli simalarının çarşı pazardaki sohbetleri, şakalaşmaları, sabırlıların sabırsızlara telkinleri, bağrışmalar, kısa süreli ağız dalaşları ise izlenmeye değerdir.

Nihayet güneş harını Van Gölüne süzerken, ateş suyla bütünleşir, sükûnet hâkim olur. İftar topu es verir, camilerden yükselen ezan sedaları semada düet yapar. Vanlı hanımlar ilk iftar akşamı midede zikir etsin diye hazırladıkları “ Keşkek ” veya tatlı ve yemeklerden bir tabak komşularına gönderir. Bu tabaklar da teşekkür babında nezaketen yine dolu olarak komşuya iade edilir. Damlara, yüksek bir yere çıkarak iftar saatini beklemekte olan çocukların “ ezan okundu, ezan okundu.”, “top atıldı, top atıldı!..” sevinç çığlıkları duygusallığın yoğunlaştığı andır. Hamd ve dualar ile başlayan iftar sofralarında: İftariyelik; Hurma, Otlu Peynir, Zeytin, Sucuk, Reçel, Bal, Tereyağı, Haşlanmış yumurta, Su böreği, çiğköfte, Çorba; Domates, Mercimek, Tavuk, Şehriye, Sebze, Ayran Aşı, Erişte, domates Yemek; Pilavlar, dolmalar, Et kavurma, Kuru Fasulye, Bamya, güveç, Fırın Tava, Kıymalı Pide, Kuzu Fırın, Yahni, Haşlama, Tavuk, Ekmek; Pideler, Lavaş, Tabtaba, Somun, Tandır, İçecek; Hoşaf, Ayran, Cola, Şerbet, Tatlı; Baklava, Komposto, Kadayıf, Baklava, Revanı, Güllaç, Kaşık, Çimdik, Sütlaç, Helva, Ğelbir Tatlısı, Cevizli İşbabyan ( Kaysı kızartması ) Sahurluk; Murtuğa, Van Cacığı, Hoşaf, Kahvaltılıklar, Çorba, Börek Pirinç Pilavı, Soğuk Kıymalı Pide, Kesme Çörek, Van Çöreği, Cevizli Çörek, Bal, tereyağı, Reçel, Tahin, Pekmez, Ceviz, Otlu Peynir, Peynir, Hafif Yemekler, Yumurta, Süt, Çay dan oluşur. Bu yiyecek ve içecekler mevsim ve bütçeye göre farklılık gösterir.

Oruç açılır ve iftar olurken ramazan güneşi gibi evlere doğar, bereket yağar, sofraları imrendiren birbirinden leziziz yemek kokuları bürür. Gurur, kibir, kin, nefret, küskünlük bir bulut gibi dağılır. Sevgi rüzgârı fırtına, damlası deniz olur. Ailelerin en muhteşem birlik, bütünlük tablosunu oluşturan ramazan sofralarında kaşık, çatal, tabak, kap, kaşık ve sürahilerden bardaklara akan su sesi ve hareketlenen eller senfoni orkestrasına dönüşür. Bazı Vanlılar yakarış, şükür ve dua sonrası iftariyeliklerle başlayan iftar yemeklerine akşam namazı için ara verir, namaz sonrası iftar sofrasına devem ederler. Çay tiryakileri orucu bozmalarının ardından öncelikle bir bardak çay içerler. Zira asıl çay faslı yemek sonrası da çerezler, kuru üzüm, limon, lokum, hurma, peynirli şeker, incir, kak, gül şurubu, ayva, akide şekerleri, fokurdayan semaver uğultusu ve demliklerden yayılan çay buharı eşliğinde “Çay dediğin âdeti beldedir, çay ne, say ne, biri demdir, iki gamdır…” denilerek çay saati keyfe dönüşür. Köpüklü Türk kahvesi de tutkunlarının dudaklarında çoktan yerini alır.

İftar sonrası, ışıl ışıl yanan camilere doğru dostlar, arkadaşlar, komşular bir araya gelerek nefsin istirahatı, ramazan gecelerinin ihyası için, teravihe doğru yol alırlar. Teravih namazlarında bayanlar da camilerde kendileri için ayrılan bölümde huşu ile teravihe katılırlar. Kimi Vanlılar ramazan ayı boyunca teravih namazlarını yedi camii gezerek eda ederler. Müftülük tarafından tespit edilen bir iki camide ise teravih namazları cüz ile kılınır. Son yıllarda çok katlı binaların hızla arttığı Şehrivan’ da her sitenin bodrum katlarındaki dairelerden biri mutlaka site sakinlerinin ortak kullanıma ayrılır. ( Taziye nişan, ders çalışma, toplantı, eğitim, ibadet gibi sosyal ve kültürel amaca yöneliktir. Çay ocağı, sandalyeleri, sehpaları ile hizmete hazır halde bulunur. ) Bu dairelerde de ramazan boyunca site sakinleri teravih namazlarını topluca kılarlar. Çocuklar teravih namazlarını büyüklerle camilere giderek paylaşırken, teravih arkadaşlığı süresince çocuklar büyüklerden edep, erkân, gelenek görenek, öğrenirler. Küçük çocukların camilerdeki haylazlıkları, muziplikleri caminin manevi havasını olumsuz etkilese de ikazlar yapılır, bağırılır çağırılır ama sonuçta çocuk hoş görülür.

Yaz aylarına denk gelen ramazan gecelerinde teravih sonrası erkekler genelde oyunsuz ve oyunlu kahvehanelerde bir araya gelir, geç saatlere kadar çay eşliğinde derin muhabbetler yapılır. Hanımlar da ev gezilerine çıkar, akraba ve dostlarıyla bir araya gelirler. İftar sonrası açılan iş yerleri ramazan gecelerine canlılık kazandırır. Musiki çevrelerinde olan Vanlılar ise, “ Van Oturma Gecelerinde ” ilahiler, Türk Sanat Müziği, Halk Müziği ve şiirler ile bir araya gelirler. Kültür Merkezi Salonunda Tasavvuf Müziği konserleri, Tiyatro ve varsa diğer sanatsal etkinlikler izlenir. Kış aylarına denk gelen ramazan geceleri genelde ev veya kapalı ortamlarda geçer. Sahura kalkacakları davulcular manileriyle, kurulan saatler ziliyle uyandırır. Bayanlar genelde sahur vaktine değin hem sohbet ederler hem de sahur hazırlığı yaparlar. Şehrivan’ da ramazan ayı boyunca bazı umuma açık lokanta, kahvehane, pastane gibi yerler kapalı olur. Bu iş yerleri kapalı oldukları ramazan boyunca iş yerlerinin genel bakım, temizlik ve onarımını yaparlar. Açık olanlar ise mekânlarının içi görünmesin diye vitrinlerinin camlarını kapatırlar. Ancak Van’da oruç tutanlarda tutmayanlara da birbirlerine karşı anlayış, saygı içersinde geçer. İftar davetleri ile zenginleşen, güzelleşen ramazan paylaşmaya vesile olur. Akrabalar arasında davet kuralı, yaşça küçükten büyüğe doğru işler. Davetlerde oruç tutan tutmayan ayrımı yapılmaz. İftara davet edilenler de hediye olarak tatlı veya farklı bir hediye götürürler. Özellikle oruç tutan çocukları sevindirmek, gönüllerini hoş etmek üzere çocuklara mutlaka itfaiyelikler alınır. İftariyelik geleneği büyükler arasında da olur. Oruç tutamayanlar bir iftar öğünü tutarı kadar bir fakire yardım yapar.

Van’a özgü bir çok gelenek, göreneği geçmişten günümüze taşıyan Vanlılardan İbrahim Aslanoğlu, çocukların oruç tutmalarını teşvik etmek amacıyla ramazanın gelmesine bir iki gün kala çocukları kebapçıya götürdüklerini. Ali LALECİ ise yaşamının ilk orucunu tutan küçük çocukların büyükler tarafından sırtlarda gezdirildiğini, ödüllendirildiğini, Fevzi LEVENTOĞLU ise oruç tutmaya niyetlenen ancak bir süre sonra acıkarak yiyip, içen küçük çocuklara “ tabak orucu tutun ” denilerek, çocuklara tutukları orucun da makbul olacağı anlatılırken, Münevver KALİ, ramazan boyunca Van’da iftar sofralarında bir misafirin bulunmasının arzu edildiğini, Sadettin ÇABUKER, zekâtını eksiksiz dağıtıma titizliği taşıyan bazı Vanlı tüccarların mallarını tek, tek ayrıntılı olarak saydıklarını, Yalçın KİTAPÇI, çocukluğundaki yaz ramazanlarında meyve sularının bulunmadığı dönemlerde evlerde yapılan şerbetlerin şişelere doldurulduğunu, akan “ Kehriz ” suyunda soğutularak iftarda içildiğini anlatıyor.

Hiç dinmeyen bir neşe, bitmeyen bir zevk, eksilmeyen bir aşkla, tütüp giden bir ay varsa o da ramazandır. Bir sene içinde geçen bütün nazlı mevsimlerin, ayların özünü, ruhunu, gerçek manasında toplayan, en tatlı bir şive ile sunan ramazanda herkes payına düşeni yaşar ve yaşatır. Şehr-i Van dediğimiz Van’da kabristan ziyareti ile başlayan ramazan, yine arife günü kabristan ziyareti ile son bulur. Geriye, onarılmış kalpler, huzur bulan gönüller, tükenmeyen ümitler, ramazanı taçlandıran ve ödüllendiren coşkulu bayram kalır.

 
Toplam blog
: 41
: 2320
Kayıt tarihi
: 22.06.07
 
 

Van'da doğdu. Anadol Üniveristesi Sosyal Bilimler, İşletme Fakültesi mezunu. Gazeteci,araştırmacı..