Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Ağustos '07

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Şehvet köleleri

Şehvet köleleri
 

İnsanı kavuran güneş, ışıklarını turkuaz denizin üzerinden adaya yollamaya başlamıştı. Limanda adaya turist getirecek olan geminin heyecanı, sevinci olanca açıklığı ile hissediliyordu. Pansiyonlara müşteri taşımak isteyen el arabalı çocuklar, turistlere bir şeyler satmak isteyen seyyar satıcılar limana doluşmuşlardı. Gemi, limana yanaştıktan sonra yolcular yavaş yavaş gemiden inmeye başladılar. Arabacı çocuklar zorla turistlerin bavullarına yapışarak arabalarına çekmeye, seyyar satıcılar bağırarak üç beş parça mal satmaya, turistler ise bu karmaşadan sağ salim çıkmaya çabalıyordu.

Gemiden çıkanlardan biri, hatalı bir evliliğin günahsız kurbanı olan Fahriye idi. 1.70 boylarında dar kalçalı, yuvarlak yüz hatlarına sahip olan ve üzerine yapışan tişörtü ile erkeklerin ilgisini kolaylıkla çekebilen biriydi. Elinde ufak bir bavulla gemiden çıktı; bavulu bir arabacıya vererek onun gösterdiği pansiyona gitti.

Pansiyon sahilde bulunan üç katlı, beyaz, bakımlı bir binaydı. Adanın sakinliği, belki yetersizliklerini başkalarını suçlayarak üzerinden atmaya çalışan büyük görünüşlü küçük kocasını aklından atmasına yardımcı olabilirdi. Özgürlüğünü kısıtlayan ahlaki kuralların ortadan kalkmasını istemekte, ama olmayacağını bildiği için bedensel isteklerini ve ihtiyaçlarını bir kenara atmaktaydı.

Pansiyon sahibinin oğlu Hakan, 28 yaşında 1.80 boylarında atletik yapılı bir gençti. Pek çok kız arkadaşı ve sevgilisinden kadınların ihtiyaçlarını, erojen bölgelerini, tahrik edilebilen noktalarını en ince ayrıntılarına kadar öğrenmişti. Fahriye, pansiyona geldiğinden beri ikisi de birbirlerini arzulamışlar, ama anlamsız ahlak kuralları nedeniyle kendilerini tutmuşlardı.

Buram buram arzu kokan vücudu, şehvet duygularından yanan Fahriye geceleri Hakan’ı rüyalarında görüyor, günah ve ahlak ikileminden dolayı Hakan’dan uzak durmaya çalışıyordu. Ahlak ile günah arasındaki araftaydı. Ne ahlak yanına geçebiliyor, ne de şehvetle bezenmiş günah bahçelerine adım atabiliyordu.

Hakan da başından beri seksi vücuduyla dikkatini çeken Fahriye’nin diğer kadınlardan farklı olduğunu ve seks açlığını yoğun biçimde çektiğini anlamıştı. Daha önce hiçbir kadın bu kadar ilgisini çekmemişti.

İlk iki gün ikisinin gelgitleri, ahlak kurallarının altında ezilmeleri ile geçti. Üçüncü gün Fahriye sabahtan denize gitmiş, birkaç saat güneşlendikten sonra denize girip biraz yüzmüştü. Vücudunu kurulamadan sahilde pansiyona gidip duş almak istedi. Odasına gittiğinde odasını Hakan’ın sildiğini gördü. Genelde oda temizliğini bir bayan yapardı.

Şaşkınlıkla sordu.

Fahriye: “neden Ayşe temizlemiyor?”

Hakan: “Ayşe’nin başka işleri varmış, ondan ben temizlemeye geldim”

Fahriye’nin arzu ateşleri içinde yanan vücudunu minicik bikinisi artık saklayamıyordu. Hakan bunu anlamıştı ve Fahriye’nin yanına gelip ellerini tuttu. Fahriye kendini tutamadı ve iki genç kendilerini arzularının emrine bırakıverdiler.

***

Birkaç saat sonra Fahriye kendi kendine hesaplaşmaya zorlanıyordu. Daha önce hiç tatmadığı zevk sınırlarını aşan tutku dolu seks ile kocasını aldatmanın pişmanlığı arasında bocalamaya başladı. Araftan çıkmış, kızıl ateşlerin olduğu şehvetle saklanmış olan günah bahçelerine adım atmıştı. Şimdi ise sağ tarafı günah işlediğini, sol tarafı kendisinin de ihtiyaçları olduğunu ve bu ihtiyaçlarının kocası tarafından değilse başkaları tarafından karşılanmasının normal olduğunu söylüyordu.

gelecek bölüm: Fahriye ne yapacak?

 
Toplam blog
: 28
: 3592
Kayıt tarihi
: 12.08.07
 
 

Yaşadım özgür olduğumu düşünerek... Zincirlerimi görmeyerek... Düşlerim kaldı yadigar... Bir de sevd..