- Kategori
- Deneme
Şekersiz çikolata . . .

. . .
Bir fotoğrafa ...
Esaslı duruşuna, büyüklük egosuna karşı müthiş bir olgu olmalıydı bu “şey”.
Çoğu kez göründüğünde alaşağı etmeliydi bütün kâinatı ve kâinatın suallerini.
Dudaklarda çok daha anlamlıydı.
Hele yürürken asice salınması, hoyratça esmesi derin handikaplar yaratıyordu kişi gözlemlerinde.
Bazen yanılıyordunuz ve büyük filozofların bile sırrını çözemediği muammalara gömülüveriyordunuz.
Yok, yok, başka bir “şey” di bu…
Uzaktı düşlerden; hatta kâbuslar getirebilirdi yatağınıza.
En acı iksirdi gözlerde, herkesten uzak. En buruk, kıvamsız tattı ağzınızda.
Açılması zordu, keskindi, devasa, dehşet ve yedi kapılı handı.
Kimi zaman bir ölünün kireç benzinde, o ölüye su dökülürken gördüğünüz ve şaşırdığınız bir ünlemdi!
Bu kadar acı oluşuna şaşırdığınızdı.
Sonra ölünün etrafına geçen birkaç aşina yüz oluverirdi.
Çoğunlukla ilk karşılaşmaların ilk replikleri kadar sade ve durağandı.
Onu duyumsayabilmek olağanüstü bir yeti, hazmedebilmek yüreğinizin duvaksız gelini kadar usulsüzceydi.
Vızıltı şimşekleri yağdırırken gecenize, sizi ansızın loş ışıklı bir çoban yıldızının altına itecek kadar romantik ve cömertti.
Şarap kırmızısı bir gecenin koynunda, düşünce sarhoşluğuyla gözlerden, dudaklar üstüne yağan bir damla hüsran yağmuruydu.
Elleriniz arşa uzanmışken tutamadığınız yıldızınız, yalnızca size uzaktan göz kırpan bir incir yaprağınızdı.
Umuttu en nihayetinde, uğruna yollar arşınlayacağını bildiğin bir sevgili…
Sana geç de olsa gelen buruk bir mutluluk, buruk bir zaferdi.
Kim bilir evcilik oynamaktı belki. Pabuçlarını fırlatıp delicesine koşmaktı.
Unutmamaktı aşkı; aşık bir yüzde, görüp göreceğin en keskin uzvun tek hareketiydi ve yüzünü başkalaştıran sonsuzluktu o.
O bir avam, bir başka eylemdi.
Anlamlı, olgundu çoğu kez. Bazen arsız, bazen somurtkandı…
Düştü mü yüreğine bir kere müptelası olduğun bela…
Gözlerinde savaş kokan, yüreğinde şekersiz çikolata özlemi duyan esmer bir çocuktu ...
TEBESSÜM!
Kemosmalist-2009
Nisan 18/Pazar