Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Temmuz '06

 
Kategori
Sinema
 

Selvi boylum al yazmalım ya da aşkın matematiği

Selvi boylum al yazmalım ya da aşkın matematiği
 

Belki yirmi defa seyretmiş, bütün sahnelerini ezberlemişizdir. Ama ne zaman bir kanalda rast gelsek bir daha bakmaktan kendimizi alamayız. Türkan Şoray’ın en güzel, Kadir İnanır’ın en bıçkın, Ahmet Mekin’in en olgun, yönetmeni Atıf Yılmaz'ın en usta yıllarına denk gelmiştir. Cengiz Aytmatov’un gerçekten güzel romanından Ali Özgentürk tarafından saat gibi tıkır işleyen bir senaryoyla sinemaya uyarlanmış, Türkiye’nin en güzel yerlerinden Orta Toroslarda çekilmiştir. Cahit Berkay tarafından bestelenen enfes müziği ise neredeyse oyuncularından rol çalacak derecede hafızalarda yer etmiştir. Filmin bütün unsurları tek başlarına çok iyidirler; bir araya geldiklerinde oluşturdukları bileşim ise mükemmeldir.

Hikayesi artık sanırım herkesin ezberindedir: Köylü kızı Asya (Türkan Şoray), köyünün yakınlarında inşa edilen barajda çalışan şoför İlyas’a (Kadir İnanır) aşık olur. Evlenirler, bir de çocukları doğar (Samet). Ancak bir süre sonra İlyas Asya’yı yüz üstü bırakıp gider. Asya küçük çocuğuyla baş başa kalır. Bu zor günlerinde yolunun kesiştiği Cemşit’le (Ahmet Mekin) yakınlaşır, bir süre sonra da evlenirler. Herşey yoluna girmiş gibi görünürken Cemşit bir gün köyün yakınlarında meydana gelen kazada yaralanan birini kurtarıp eve getirir. Bu kazazede Asya’nın eski aşkı İlyas’tan başkası değildir. Cemşit İlyas’a iyileşinceye kadar evinde bakar. İlyas Asya’yı hala sevmektedir, Cemşit'in evinden ayrılacağı zaman Asya'dan kendisiyle beraber gelmesini ister. Asya, İlyas’ın kalbinin derinlerinde yatan aşkı ile Cemşit’in sevgisi arasında zor bir seçim yapmak zorunda kalmıştır.

İlyas ve Cemşit’in o anda çaresizce Asya’nın kimi seçeceğini beklemekten başka yapabilecekleri hiçbir şey yoktur. Çocuğunun biyolojik babası ve ilk aşkı İlyas’ı unutamamıştır, ancak İlyas onu yüz üstü bırakıp gitmiş, Cemşit ise en zor günlerinde ona sahip çıkmıştır. Üstelik Cemşit de Asya’ya aşıktır. Sonuçta Asya’nın sevgisi aşkına üstün gelir. Duyguları onu İlyas’a itmesine rağmen o vicdanının sesini dinler. Cemşit’in fedakârlığına, sevgisine ve emeğine vefasızlık edemez.

Selvi Boylum Al Yazmalım’ı sevmek için zaten çok neden vardır ama en çok Asya’nın bu tercihinden dolayı severiz. Asya’nın vicdanının ve mantığının sesini dinleyip duygularının sesini bastırması hoşumuza gider. Bir başka deyişle, Asya’nın Cemşit’i seçmesiyle adalet yerini bulmuştur. Asya’nın seçimi bizi aşkın denetlenebilir bir süreç olduğu sonucuna ulaştırır. Cemşit aşkı için emek vermiş Asya’nın da sevgisini kazanmıştır, İlyas ise sadakatsizliğinin cezasını hem sevdiği kadını hem de oğlunu kaybetmekle ödemiştir. “İki kere iki dört eder” gibi matematik bir sonuçtur bu.

Film çekilirken Türkan Şoray ve Kadir İnanır’ın finalin değiştirilmesi, Asya’nın İlyas’ı seçmesini istedikleri, buna karşılık Atıf Yılmaz ve Ali Özgentürk'ün ısrarlarıyla finalin izlediğimiz gibi kalmasına karar verildiği söylenir. İyi ki de böyle olmuştur. Filmin bu biçimde bitmesinin sanırım dönemin sosyopolitik atmosferiyle de yakın ilişkisi vardır. Dönem, sosyalizm düşüncesinin etkili olduğu bir dönemdir. “Emek”, o zamanlar, şimdiki gibi sadece ekonomik bir parametre değil, hayatın temel kavramlarından biridir.

Aşkın emekle kazanılabileceği düşüncesi bizi rahatlatır. Seviyorsak çabalar, emek verir, sevdiğimizin de sevgisini kazanırız. Oysa gerçek hayatta bu çok çok istisnai bir durumdur. Günlük hayatta Asya’ların tercihi çoğu zaman Cemşit’lerden değil, İlyas’lardan yanadır. Herşeyden önce aşk ve adalet, aşk ve matematik birbirileriyle pek de uyumlu kavramlar değildir. Zaten “aşk” denen şeyin lanetliği de büyüsü de buradadır. Denetlenemez, dizginlenemez, hesaplanamaz. Böyle olduğu için de gerçek hayatta emek verenler değil bırakıp gidenler, sevenler değil sevilenler kazanır. Selvi Boylum Al Yazmalım, bize adımız gibi bildiğimiz ve karşısında çaresiz kaldığımız bu katı gerçeğin öyle olmayabileceğini önerir. Filmin sonunda gözümüzden boşanan yaşlar bu yanılsamanın sevincidir. Aşkın emekle kazanılabilme ihtimalini severiz.

 
Toplam blog
: 431
: 3853
Kayıt tarihi
: 30.06.06
 
 

Anahtar kelimeler: Antep, İstanbul, Haziran, İkizler, Beşiktaş, MÜ İletişim Fakültesi, Gazetecilik. ..