- Kategori
- Şiir
Sen git, "üstadın" gelsin!

ıslak öyküleri avucumda yine______________________________________________________________________
Büyüdük de;
Gözde, kanatta yaşlı, sırtta yük ...bi ayağımız burkuldu, kaç ezgi saçıldı? Sarıldım yeşil dalına, sarındı yeşil yaprağıma...İçtik saf düşünden o ağladı ben ağladım ...
...
Köpürür durur…
1000 yıllık beşiğimizi sallar akyel
Dünden geçtik yarını diriltmek üçün
Güneşi görür, sevdalı çırpınır Karadeniz yine
Çıkıyorum ortaya…
Gönül borcudur, hatırlanmaz sanılır ücrada kalan
O mağara, o mahzen, o kızıl bölük, dolu şarap
Yüreğimizde yaşam düğümü, düdüğü çalar yine
Yağmur sonrası doldur su kabını canciğerim
Sözler içerim, kapansa da o meyhane, belli adresim
Mezarım da kim bilir, kaç bağ kurulu, Akdeniz yakın
Bilinç ovası, bilmez miyim bozkırı, hâk yeşerir yine
Bir güvercin kanat çırpar, cemreler düşer ruha
Kılcal damardan yol bulur-uz, hayat bu derler!
Köklerim-iz uzanır, çiçeğim-iz açar
Yıldızlar serpilir yatağımıza, ben yanarım yine
Şimdi;
Sen git, "üstadın" gelsin! Her çiçeğin adı GÜL konsun
Hemen dikenleri kes, geç, türler arası tutuşsun kanın
Saklamam, yazarken “vefa”dan gözlerim sulandı yine
Nil