Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Şubat '19

 
Kategori
Uzay
 

Sen Uzaylı mısın?

Uzaylılar oldum olası bizlerle beraber mişte bizim mi haberimiz yokmuş?

Olabilir.

Nasıl olabilir denilince geçenlerde bir yazı okudum. Orada diyor ki, en eski resimlerde özellikle Hristiyanların tablolarında UFO’lar var.

Evet, ben de var diyorum.

Bu konuda birkaç yazı da yazmıştım.

Çok önemli bir resim, bakıyorsunuz ressam arka planda havada uçan daire resmi çizmiş.

İyi de bu nasıl olur?

Sonra o yazıda diyor ki, ressamlar resimlerini çizmiş, iyi de yazılı hiçbir kaynakta niye yok?

Öyle ya niye yok?

Yazı şöyle diyor; Hafıza resetinden çok bu varlıkların normal hayatın bir parçası olarak görülmesi olabilir.

Gelin de aklınız karışmasın diyeceğim lakin benim aklım asla karışmıyor.

Uzaylı denilen, aslında boşlukta hepimizin uzaylı sayıldığı yaşamamızda, aramızda uzaylıların olması oldukça normal.

Bizler yani dünyalılar gezegenler arası seyahat edemiyoruz diye bu onların da etmiyorlar anlamına elbette gelmez.

Nasıl bir başka şehre gidiyorsak, taşınıyorsak ve yerleşiyorsak, onlarda dünyamıza gelmiş, beğenmiş, burada yaşamaya karar vermiş olabilirler.

Bunun yanı sıra gezegenler arası seyahat edebilecek kadar teknik anlamda ilerlemiş olanların akılları da bakışları ve düşünceleri de bizlerden ileri olduğuna göre içimizdeki dâhiler neden uzaylı olmasınlar ki,

Belki ben de uzaylıyımdır, belki sen ya da onlar. Kim tam bilebilir?

O kadar çok yoksa diyeceğimiz konular var ki;

Yoksa nasıl piramitler yapılsın,

Yoksa, hangi teknikle yer altı şehirlerini yapmışlar?

Yoksa o muhteşem yapılar, garip yer şekilleri, bilinmeyen güneş kapıları, tonlarca taşları dağın tepesine taşıyan ve orada neredeyse şehir kuranlar asırlar asırlar öncesinde bunları nasıl yapmışlar?

Ve uzaylılar var mı?

Var. Kur’an-ı Kerim’den ayetleri okuyunuz lütfen.

Kur’ân’ın 16’ncı sûresi olan nahl sûresinin 49’uncu âyeti:
“ve Allâh’a secde eder ne (var) göklerde ve ne (var) yer (yüzün)de dâbbeden (kımıldayandan, canlıdan) ve melekler ve onlar büyüklenmezler.”

Kur’ân’ın 42’nci sûresi olan şûrâ sûresinin 29’uncu âyeti “ve O’nun (Allâh’ın) âyetlerinden (belirtilerinden) , yaratılış (tarz)ı gökler ve yer(yüzünü)n ve ne yaydı o ikisinde dâbbeden (kımıldayandan, canlıdan) ve o (onların)toplanmalarına dilediğinde kadîr (çok iyi ölçüler koyan) .”

*

Bu iki ayette bahsedilen gökler, uzaydır.

Gökler kelimesi her ikisinde de çoğuldur, bu da bildiğimiz evrende her yerde hayat olduğuna delildir.

İkinci ayetteki yaydı kelimesi tozun yayılmasını ifade eden “besse” fiilidir.

Bu fiil ile ifade edilen yayılma, tozun yayılması gibi, üste, alta, öne, arkaya, sağa, sola, her yöne yayılmayı anlatır. Öyleyse ayette bu fiille anlatılan, göklerde, uzayda yayılmadan anlaşılan, evrenin her bölümünde hayatın varlığıdır.

24’üncü sûre olan nûr sûresinin 45’inci ayetinde, bu iki âyette Bahsi geçen “dâbbe” kelimesi tarif edilmiştir.

Bu âyette anlatılan dâbbe tarifi:
1- Her dâbbe (kımıldayan, canlı) Su’dan yaratıldı.
(öyleyse uzayda her yerde su var)
2- Dâbbenin (kımıldayanın, canlının) bir kısmı karnı üzerinde gider, yâni sürüngendir.
3- Dâbbenin (kımıldayanın, canlının) bir kısmı iki ayağı üzerinde gider.
4- Dâbbenin (kımıldayanın, canlının) bir kısmı dört üzerinde gider. (Dört ayaklılar ve iki ayak, iki kol üzerinde giden maymun türleri gibileri)
Kur’ân’da tarif edilen dâbbe (kımıldayan, canlı) tarifi budur. Göklerde, uzayda var olan hayat budur. Yâni dünyadaki hayat gibidir uzaydaki hayat. (Alıntı)

Ve asırlar öncesinden duvar resimlerinde gördüklerimizde UFO’lar yok mu var, astronot kıyafetli insanlar, uzay araçları ve daha neler neler…

Aklımızın almadığı, şaşkınlıkla baktığımız, duyduğumuz ve gördüklerimiz var…

Ben diyorum ki, uzaylılarla birlikte yaşıyoruz da onların uzaylı olduğunu bilmiyoruz. Siz ne dersiniz?

Nazan Şara Şatana

 
Toplam blog
: 1731
: 4678
Kayıt tarihi
: 09.12.10
 
 

Turizmci; Genel müdür Yazar ; Romanlar, senaryolar müzikkaller... Sinema filmleri, TV filmleri.....